4. Bölüm *Platonik aşk konuşmayı bilmeyene dert anlatmak gibidir. Yanıtsız..*

233 99 0
                                    

 Bir yandan kek yaparken bir yandan onunla sohbet etmeye karar verdim. "Nerden başlayayım o zaman?" "Harbi mi?" dedi mutlu olduğunu anlamamak imkansız olan yüzü ve ses tonuyla. "Harbi." derken raftaki miksere ulaşamadığımı fark etti. Yukarıdaki duran mikseri hiç zorlanmadan bana verdi. "Bilmem. Mesela kaç kardeşsin oradan başla." "İki. Bir tane de erkek kardeşim var." Sorar gözlerle "Gündüz?" Hafif güldüm. "Ha Gündüz o yok ya arkadaşım ama ben onu abim olarak görüyorum. Liseden beri öyle. Hem zaten bakarsan ben aşiret gibi bir şeyim. Gündüz abim, Peri büyük ablam, Gizem küçük ablam, Kerem ikizim, Aleyna kız kardeşim bir de lisede bir tane çocuk vardı Kerem'in arkadaşı ilk başta kardeşimin ismiyle aynı diye kardeşim diyordum sonra baktım hakikaten tipi filan da benziyor o da kardeşim." Dikkatlice yüzümü inceledi. "Evet gerçekten Kerem'le benziyorsun bu arada." Bende heyecanlı gülümsememle "Dimi dimi. Lisede daha çok benziyorduk aslında. Neyse başka soru." Tezgaha dayandı. Gülümseyerek gözlerimin içine baktı. "Bilmem söyle işte bir şeyler ben seni dinlerim."  "Kitap aşığıyım. Genelde baş karakter Star Boy ise aşık olurum. Hatta buna karşı çıkan sevgililerim olduğu için bir süredir sevgili yapmıyorum." dediğimde sözümü kesti. "Ha yani sevgilin yok yani. Güzel." derken gülümsedi. "Güzel mi?" Panikle kıvrılan dudakları inerken. "Şey yani güzel derken senin için hani bu tür şeylere karşılar ya ondan." Dudaklarım hafif bir şekilde yukarı doğru kıvrıldı. "He evet güzel o bakımdan." dedim ve devam ettim. "Neyse sonra fanatik Beşiktaşlıyım." dedikten sonra o daha çok gülümsedi. "Oha helal ya. Çak bakayım." Havada duran kocaman eline çaktıktan sonra bir süre daha konuştuk. 

 Ben masada oturmuş senaryo okurken Eymen de tezgaha dayanmış bir şekilde telefonuna bakıyordu. Kalkıp keki fırından alacaktım, aklım senaryoda olduğu için dalgındım. Bu dalgınlığım pekte iyi sonuçlanmayacağı belliydi. Aynen tam tahmin ettiğim gibi oldu. Keki o dalgınlığımla eldivensiz almaya çalıştım ve doğal olarak elim yandı. Bir anda bağırdım. Sesim çok çıkmadı. Yani en azından Eymen duydu sadece "Ne oldu? İyi misin?" dedi. Gerçekten korkmuş olan yüz hatları belirgindi. "Elim yandı. Neyse o kadar önemli değil." dedikten sonra Eymen daha da panik oldu. "Nasıl önemli değil Ada saçmalama. Dur Kerem'e yanık kremini sorayım." diyerek cevabımı beklemeden yukarı çıktı. Abartılacak bir şey olmadı aslında. Sadece anlık acı olduğu için biraz bağırdım. Acısı hala vardı ama kreme gerek duyduğumu sanmıyorum. Ardından Eymen yanık kremiyle beraber arkasında Gündüz ve Kerem'i de getirdi. Kerem düz bir sesle "Ne oldu lan iyi misin?" Oha Kerem ve Gündüz bile buraya geldiyse Eymen'in telaşını düşünemiyorum. Şaşırdım. "İyiyim ya. Eymen abartıyor." Kerem ve Gündüz ardından gözlerini Eymen'e dikti. Eymen onlar bakınca biraz tırstı ama savungan ve tok çıkan sesiyle cevap verdi. "Ben mi abartıyorum az önce neden bağırdın o zaman?" Bu seferde Kerem ve Gündüz gözlerini cevap beklercesine bana dikti. "O anlık bir tepkiydi sadece."  

Daha sonra Kerem, Eymen lafa girmeden cümleye başladı. "Her neyse şuan iyi misin?" Bu bir ilgi değildi konu bitsin diye sorulan bir soruydu. Kısaca "Evet." dedim. "Heh şimdi olay ne?" dedi Kerem garip ses tonuyla. "Biz kek yaptık ve pişince fırından aldım alırken aklım senaryoda olduğu için eldivensiz almaya çalıştım ve azcık canım yandı ve geçti kremlik bir şey yoktu yani." Sonra bu sorgunun komik olduğunu fark ettim ve devam ettirdim. "Ay ne saçmalıyorsunuz ya. Ne tartışıyoruz şuan? Şu saçma muhabbeti bir an önce bitirin. Eymen bağırarak "Kek!" derken beni kenara çekti ve fırından keki aldı. Kek yanmıştı.. "Of ne yaptınız ya?" dedim. Çok üzüldüm. Gündüz'ün onca yaşanan olaydan sonra tek derdi kek olduğu için bize sövdü. Kerem Gündüz'e güldü ve "Aga bu mu yani? Boşverin ne uğraşıyorsunuz. Çıkalım dışarı bir şeyler ısmarlarım ben." Gündüz buna sevindi. Beleş her şeyi severdi. "Hadi o zaman olum ne boş muhabbet yapıyorsun." Salona gidip herkese haber verdiler.  O kadar modum düştü ki gitmek istemiyordum. Odama çıktım. Peri sevinçle yanıma geldi. "Ne giyeceksin?" Düşen modumu gizlemedim. "Gelmeyeceğim." Peri işte şimdi sinirlendi. "Ada kalk çabuk. Şakanın sırası değil. Hızlı ol. Al şu şort etek ve crop güzel." Yine aynı ses tonuyla konuşmuştum mutsuz, huysuz ve tok "Gelmiyorum Peri size iyi eğlenceler. "Peri modumun gerçekten düşük olduğunu fark etti ve bana terlik fırlattı. "Ama Eymen'de geliyor." ve aynı gülümsemeyi yaptı. "Peri hadi üstünü giyin ve çık yalnız kalmak istiyorum." Yüzü asıldı "Ne oldu aşağıda Ada Askim? Neden moralin bozuk senin kuzum." Gözlerinin içine bakmam yetti. Bana sımsıkı sarıldı. Onun sarılması farklıydı. Peri farklıydı. O bana her sarıldığında lisedeki Peri ve Ada gözümün önüne geliyordu. Hiç unutmuyorum bir gün okulun bahçesindeyiz. Peri'nin morelinin bozuk olduğunu anladım ve ona sımsıkı sarıldım. Peri "İşte ihtiyacım olan şey buymuş." dedikten sonra en az 10 dakika öyle durmuştuk. Evet koskoca bahçenin ortasında. Peri yine yapacağını yaptı ve morelimi yerine getirdi.

Zorla bana beğendiği kıyafetleri giydirdikten sonra aşağıda kapının önünde bizi bekleyen tahminen bir beş çift gözün filan bize dik dik baktığını fark ettik. Kerem bana dik dik baktı ve sonra beklemediğim bir şey söyledi. "Aga yine Peri dokunmuş gibisin hayırdır?" Peri övündü. "Çünkü gerçekten peri dokundu." Ama kerem devam ettirdi. "Hayır ya onu demiyorum güzel olmuşsun." Şimdi hatırladım. 10. sınıfta Kerem bana aynısını demişti. Ufak bir gülümsemem ile anladığımı belli ettim "Uf Kerem ya bende diyorum ne diyor? Salak salak konuşma yürü." Kerem güldü ve kolunu omzuma attı "Aga ya makara yapıyorum anlasana." Sonra imalı bir bakış atarak elini omzumdan çekmesini sağladım. Ama aynı bakışımı onun gözlerinden çekerken gözüm başka bir çift göze takıldı. Eymen bir bana bir Kerem'e bakıyordu. Ona baktığımı fark edince gözlerini kaçırdı ve etrafa bakındı.

KELEBEK HİSSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin