Sigarasını bitirdi. Daha doğrusu dördüncü sigarasını bitirdi. Minderin üzerinden tam kalkarken "Kalk sende yat." Sonra koluma dokundu. "Lan buz gibisin içeri geç." Uzaklara bakındım. "Üşümüyorum ben." Dik dik baktı. "Saçmalama istersen Ada." Yine uzaklara baktım ve düz ses tonumla "O çocuğu neden dövdünüz?" Sadece dediği şey "Öyle gerekiyordu. Öyle oldu." Yüzüne baktım. "Nasıl öyle gerekiyordu öyle oldu? Neden dedim Kerem?" İç çekti sonra yüzüme baktı. "Eymen bize söylemese biz fark etmedik bile. Yani o söyledi. Sonra biz şey diye düşündük. Sen ayık olsan asla böyle bir şeye izin vermezsin. Demek ki bir bokluk var. Bizde biraz el attık." Cümlesi bittikten hemen sonra odasına gitti. Saat baya gecikmişti. Saatlerdir burada oturuyordum. Gün doğumuna az kalmıştı.
Tam kalkıp mutfağa giderken Eymen mutfağa girdi. "Günaydın." O aynı şekilde gülümserken ben düz bir ses tonuyla "Günaydın." dedim ve yanından geçmeye çalıştım ama izin vermedi. Kolumu nazikçe kavradı. Kolumun soğuk olduğunu fark etti. "Sen ne zamandır ordasın?" Gözlerinin içine baktım. "Sen odana gittiğinden beri." O da gözlerime baktı. "Yani üç buçuk veya dört saattir." Kafa salladım. "Kızım sen manyak mısın?" Gözlerimi onun çikolatalı süt misali gözlerinden ayırdım. Kolumu onun elinden aldım. Tam kapıya doğru yöneldim derken Eymen "Açsın demi sen?" Umursamazca "Hayır." dedim ve arkasından zamanlamam çok kötü gelişti. Evet. Karnım çok feci bir şekilde cevap verdi. Eymen güldü. "Gel buraya gel. Seni küçük yalancı." Ona doğru döndüm. Muzipçe gülümsedim. "Yakalandım galiba." Eymen tekrardan güldü. Sonra gülümsedi. "Beraber kahvaltı hazırlamaya ne dersin?" Etrafa bakındım. "Açım ama yemek istemiyorum." Eymen benim buzdolabına göz gezdirdiğimi gördü. Bir bana bir dolaba baktı. Sonra elini benim kafamın üzerine koydu. "Direnme. Hadi yardım et." O an canım pankek istedi Böyle çikolatayı süreceksin.. Oh mis. "Pankek yapalım mı?" Cevap vermedi. Sadece dolaptaki pankek malzemelerini çıkarttı. "Al bakalım. Ama dur sen yapma. Biraz da benim el lezzetim bulaşsın. Hep sen olmaz." Malzemeleri kaba boşalttı. Arada unu boşaltırken biraz döktü. Tezgahtaki unu sıyırdı ve burnuma sürdü. "Pislik ya." Tam silecektim ki "Yapma yapma çok şirin duruyor." Allah kahretmesin yine gülümsedi yine o çikolatalı süt misali gözlerini benim gözlerime kilitledi. Elime yine yukarda olan mikseri verdi. Dolaptan başka malzemeler almaya gitti. Mikseri havada çalıştırmaya başladım. "Hamarat Ada Hanım diye diye yeteneklerini kaybetti kız." diye söylendim. Her taraf battı. Özellikle suratım. Ama farkında değildim. Eymen bana tam kızgın gibi bakacakken güldü. "Ya tamam ben temizlerim şimdi. Gülme." Eymen bir yandan gülümserken bana bakıyordu. Her yeri sildim. Tam mikseri açacakken "Bir şeyi unuttun." Etrafa baktım. "Yo. Hayır aslında tamam." Eline peçeteyi aldı. Ben hala etrafa bakıyordum. "Ben göremiyorum." Bana yaklaştı. Hafifçe çenemi iki parmağının arasına aldı. "Göremezsin çünkü ayna yok." Yüzümü silmeye başladı. Onun gözleri tüm yüzümde gezerken ben onun çikolatalı süt misali gözlerine kilitlendim. Adeta bir ayna gibilerdi. Kendimi çok rahat görüyordum. Ne kadar salak gibi baktığımı görsem de gözlerimi ayıramıyordum. Çok hoşlardı ya. Nefes kesici gözleri vardı. Ayrıca benim gözlerime çok yakınlardı. Sonunda gözlerimiz buluştu. Ama ben hemen geri çekildim. Elinden peçeteyi aldım aynanın karşısına geçtim ve kendi yüzümü kendim sildim. Her tarafımı sildim ama burnumdaki unu silmedim. Bir süre sonra Eymen arkadan kısık sesle açtığımız şarkıyı mırıldanmaya başladı. Sesi aslında hoştu. İyice dinledim. "Dünyanın en güzel kızı. Hem kalpsiz, hem kalp hırsızı. Göremezsem o güzel yüzünü, Ölücem." Çok hoştu bence sesi. Huzur veriyordu En az çikolatalı süt misali gözleri kadar güzeldi. Çok tok ve sakin geliyordu. Melodiyi bile seslendiriyordu. "Eteğinde kırmızı çiçekler. Göğsünde açan kelebekler. Sen beni öptüğünde hayata, Dönücem." Bir yandan masayı hazırlarken dinliyordum. Sırf sesini duymak için ses yapmamaya çalışıyordum. Mesela her şeyi yavaş yavaş koyuyordum. "Ya da geri dönme, düşünme Aşkından ölürken Bile bile kandık dünyaya bu kadar kötüyken Evinin içinden bir kedinle yapayalnız uyurken Bir odada senle ben neler neler Aşkından ölürsem..." Birazdan sahneye çıkacak gibiydi. Sesi gerçekten huzur veriyordu. Dinlemek güzeldi. İnsanın eşlik edesi geliyordu. Ama ben bu sesle o sesin katili olmak istemedim. Benim ona baktığımdan habersizdi. Ben sofrayı hazırladım. Şu peçeteyi de koyarsam tamamdı. Ben tam peçeteyi masaya koydum ardından kapı açıldı. Aleyna geldi. Gözü kapalıydı. Susan Eymen ve ben ona bakıyorduk. Ben "Günaydın." dedim ama duymadı sanki. Gözü kapalıydı. Ama direk raftan bardağı aldı. Aşırı normal bir şekilde balkon kapısının hemen yanındaki damacanadan suyunu aldı. İçti ve kapıya doğru ilerledi. Aynı anda kapıyı kapattı ve gitti. "Uyur gezer mi?" Anlamsız gözlerimle Eymen'e baktım. Sonra kafamı olumsuzca sağa sola salladım. "Bende değil diye biliyordum ama."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEK HİSSİ
Roman pour AdolescentsÜniversiteye yeni geçen bir genç kız, lisedeki arkadaşlarıyla buluşacağı gün onu buluyor. Ama o sadece bir arkadaş değil. Hayatının aşkı. Birbirlerine kelebek hissi yaşatan iki aşık. Onlar bir olmayı seçti. Onlar sadık olmayı seçti. Onlar birbirini...