Gözlerimi kapatan kişinin sadece Eymen olmasını şuan o kadar istiyordum ki. Ama arkamı dönünce o korkunç yüzle karşılaşınca şok oldum. Evet amipti. "Hayırdır beni gördüğüne sevinmedin mi Ada?" Yalandan güldüm. "Hm. Havalara uçtum sevinçten." Düz yüz hatlarımla bu defa lafa girdim. "Ne işin var senin burada?" Salak gibi karşımda sırıtıyordu. "Hiç bir aramam ve mesajım cevaplanmadığı için yüz yüze konuşmak istedim." Sesim normal ama sinirli çıkıyordu. "Kalk. Kalk git şuradan. Gözüm görmesin seni. Ayrıca gecenin köründe arıyorsun salak nasıl açayım." "Ha sabah arasam açacaksın yani." Gittikçe çöktüğü masada bana yaklaşıyordu. Bunu fark edince geriye doğru yaslandım. "Hayır açmayacağım. Kalk dedim sana." "Yoo. Kalkmam ki." Bu sefer daha çok sinirlendim. "Kalk yoksa güvenlik çağırırım." Geriye doğru yaslandı ve oturduğu sandalyede yayılmaya başladı. "İstersen bütün karakolu çağır kalkmayacağım." Ayağa kalktım tam soluma doğru dönüp adım atacaktım ki birine çarpmam duraksattı. "Eymen." "Ada yanlış bir zamanda gelmedim umarım." Bu sefer gözleri bende değil o gereksizdeydi. "Yo. Hatta doğru bir zamanda geldin. Bu da zaten kalkıyordu." Yine bana karşılık vermişti salak. "Yo. Hiç bir yere gitmiyorum." Eymen sonra bana baktı. Tepsimi elime alıp Eymen'e döndüm. "Tamam biz gideriz o zaman hadi canım." Eymen arkamdan geliyordu.
Bu sefer yemekhanenin diğer ucuna gittik. Yine tam lokmamı ağzıma alırken Eymen konuştu. "Kimdi o." "He boş ver ya. Liseden gereksiz bir herif. Adını bile unuttum." Eymen eğildi yüzümü incelerken aşırı sakin ve narin sesiyle "Seni rahatsız edecek bir şey yapmadı değil mi?" Bende şaşkın ve sakin sesimle cevapladım. "Yo. Aslında bir şey yapmadı. Zaten çok geçmeden sen geldin." Geriye doğru yaslanırken sesini tok çıkarttı. "İyi canını seviyormuş." Zaten bir gıdım olan yemeğim bitmek üzereydi. Bir anda karşısında yemek yiyip ikram etmediğim aklıma geldi. Aşırı şirin çıkartmaya çalıştım sesimi. "İster misin." O da gülümsedi, yüz hatları yumuşadı ve çatala doğru eğildi. Omletimin son parçasını da ona verdiğimde yemeğim bitmiş oldu. Çatalı ağzından çekerken. "Sen bana az önce canım mı dedin?" bunu derken kaşlarını çatıp gülümsüyordu. Ben de yeni fark ettim söylediğimi ve konuyu geçiştirmek için ortaya bir şeyler dedim. "Ağzında yemek varken konuşma." Gülümseyerek yuttu. Yutkunma sesini bilerek çıkardı. "Şimdi söyle." Sadece şaşkın şaşkın suratına bakıyordum. "Galiba öyle bir şey demiş olabilirim." derken gözümü kaçırdım. Hala masumca gülümseyerek bana bakıyordu. "E, sen ne yaptın dün? İşlerini yapmadığını biliyorum. Çünkü erken uyumuştun. Bana yalan söylemene gerek yok Ada. Artık bunu anlaman lazım." Lafa girmemi bekledi birkaç saniye. "Evet İşim yoktu. Sadece çok yorgundum ve bir an önce yatağıma sarılarak uyumak istedim." Dürüst olduğum için gülümsedi. "Hadi kalk." "Nereye?" "Seni okula bırakacağım." Bunu dediği gibi kalktım.
Yol çok güzel geçiyordu. Çok fazla gülüp eğleniyorduk. Bu çocuk beni her hareketinde güldürmeyi başarıyordu. Çok komik olmasına gerek yoktu. Sadece onunla gülmek hoştu. Falan filan derken okul yakın olduğu için anı sepetim dolmadan yol bitmişti. "Dersten kaytarmak falan istersen telefonum senin için her zaman açık." Buna gülmüştüm. Komik olmayabilirdi ama bunu Eymen söylemişti. "Tamam." "Hatta. Hatta kaytarmayacaksan da istersen çıkışına gelebilirim. İster misin?" Gülümsedim "Olur. İsterim." Hala bakışıyorduk. "Hadi gitsene." "Olmaz sen gir giderim ben." Kafa salladım. Girene kadar bana gülümseyerek baktı en az üç dört kere kafamı çevirip ona baktığımda el salladı.
Ders başlamadan bir tuvalete gitmek istedim. Açelya da ordaydı. "Günaydın Ada'm." dedi gülen gözleriyle. Sanki dün yaşanmamış gibiydi. Bende karşılık verdim. "Günaydın." Açelya her zamanki gibi panikteydi. "Neyse kanka molada yanıma gel derse gidiyorum." yanağıma minik bir öpücük kondurup hızlıca tuvaletten çıktı. Bende gönül işlerini bir rafa kaldırdım. Elimi yüzümü yıkayıp sakinleştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEK HİSSİ
Fiksi RemajaÜniversiteye yeni geçen bir genç kız, lisedeki arkadaşlarıyla buluşacağı gün onu buluyor. Ama o sadece bir arkadaş değil. Hayatının aşkı. Birbirlerine kelebek hissi yaşatan iki aşık. Onlar bir olmayı seçti. Onlar sadık olmayı seçti. Onlar birbirini...