27. Bölüm *Hayallerimin yarısı artık gerçekti.*

45 13 0
                                    

Eymen'in yanından ayrılınca Batu'yla buluşup ajansa gittik. Sözleşmeye imzamı attım. Ama ellerim çok fena titriyordu. Bir gecede başrol olduk. Aslı bize araba ayarlayacağını söyledi. Sorun şu ki ben daha araba ehliyeti almamıştım. Bunu söylediğim zaman motor ehliyetim olduğu için benim araba işini motor olarak değiştirdi. Cidden hala biri kamera şakası falan yapıyor gibi. Ajanstan çıktığımızda magazincileri gördük. Hemen arka kapıya doğru dönüp hızlı adımlarla çıktık. Ama gülümsemeden duramıyorduk. "Batu cidden hala inanamıyorum. Şuan ciddi dimi?" O da benimle aynı durumdaydı. "Ada sus sus. Bende inanamıyorum hala. Ama gerçek herhalde ya." Birbirimize bakıp heyecanla gülümsedik. 

"Ada gel. Bunu kutlayalım. Kendimizi ödüllendirip tatlı yiyelim." Çocukça gülümsedim. "O zaman ben puding yiyeceğim." Batu ofladı. "Kızım şu fakir vizyonundan çıksana ya. Sen nerede gördün başrol birinin puding yediğini? Aynı şunun gibi. Paran var ama sen hala karşında Antep fıstığı varken leblebi istiyorsun." Güldüm. "Oğlum ben ne bileyim? Şuan ünlü olduğumuzun ikinci günü farkında mısın? Tamam o zaman çikolatalı pasta istiyorum." Batu yine ofladı. "Senin vizyonuna ya. Neyse en azından pudingden iyi. Hadi gidelim. Buraya yakın lüks bir pastane var gel gidelim." Bu çocukta hemen adapte oldu he. Hemen kabullendi gerçek olduğuna. 

Neyse gidip tatlımızı yiyip kahvemizi içtik. Ben yine dediğimi yapıp çikolatalı pastamı yedim. Batu da traliçe yedi. Yine çıktığımızda mahallenin başında magazinciler vardı. Bir anda yere bakıp ters yönden gittik. "Biz en sonunda yakalanacağız bak görürsün." Kaşlarımı çattım. "Batu sus ve devam et." Batu beni üşendiği için yurda bırakmadı. Zaten ikimizin yurdu arasında çok bir şey yoktu ama baya bodoslama bir şekilde 'Ada üşendim hadi sen gidersin.' deyip gitti. Neyse bende yurda gittim. Zaten bitmesine üç bölüm kalan kurgumu yazmak için kendi kendime cam kenarındaki koltuğa alan yaptım. Arkadan motive edici bir şarkı açtım ama şarkıyı duymuyordum. Yazmaya odaklandığım için şarkı arkada akıp gidiyordu. Bir bölüm daha bitirdim iki saat içinde. Son kalan iki bölümü de iki gün içinde yazacaktım ama yayınlamayacaktım. Çünkü direk kitaba basılacaktı son üç bölüm. 

Ben kurgumu yazarken kapı çaldı. Açelya'nın kartı vardı. Deren miydi acaba? Neyse düşüneceğime kapıyı açayım. Ayağa kalktım. Bir an kapıya ulaşmak zor gelse de gittim. Canan ablaydı. "Efendim Canan abla?" Canan abla bana bakıp gülümsedi. "Kuzum hayırlı olsun. Motorun gelmiş." Şaşırdım. Daha konuşalı üç saat olmuştu. Cidden çok hızlıydı bu Aslı Balca. "Canan abla ciddi misin?" Kafasını salladı. "Tabii ki ciddiyim kuzum. Şaka yapar gibi bir halim mi var?" Haklıydı. "Tamam üzerimi değiştirip hemen geliyorum." Allah'ım neler oluyor? İçeri girip üstümü değiştirdim. Siyah dar paça pantolon beyaz uzun kollu crop ve üstüme siyah deri ceket giydim. 

Aşağı indiğimde beyaz küçük bir scooter vardı. Bu motorların en sevdiğim modeliydi. Üstünde de not vardı 'Adacım güle güle kullan tatlım. Daha iyisini kullanabilir miydin bilemediğim için bundan gönderdim. Eğer bir sıkıntı çıkarsa hemen ara. Aslı Balca.' Çüş. Teşekkür mesajı. Teşekkür mesajı atmam lazım. Kısa da olsa teşekkür mesajını gönderim. Sonra babama motorun fotoğrafını attım. Babam profesyonel motorcuydu. Bunu görünce çok mutlu oldu. Ama kıyafetsiz çok sürmemem gerektiğini söyledi. Avans alınca ilk işim kıyafet almaktı. Bu arada yanında kaskta gelmişti. Kaskın üzerindeki çizimler çok hoş duruyordu. Kaskımı takıp ilk mekana doğru sürdüm. İlk gideceğim yer tabii ki Deren'in eviydi. Deren motor sürmekten pek anlamasa da binmeyi severdi. Bugün de evdeydi.

Kapısındayken kaskı çıkarım onun numarasını tuşladım. "Hemen sıkı giyinip aşağı in." Olayı anlamamıştı ve cevap bile vermesine izin vermediğim için kesinlikle şuan çok sinirliydi ve beş saniye içinde camdan bakacaktı. Beş, dört, üç, iki, bir... Onun bana bakan şaşkın yüz hatlarına kocaman bir el salladım ve elimle gelmesini işaret ettim. Ayrıca kesinlikle üç dakika içinde yanımda olacağına emindim. Tam tahmin ettiğim gibi üç dakika için kocaman gülümsemesiyle yanımdaydı. "Ama ben sana güvenmiyorum ki. Senin sürdüğün motora binmem." Gülen suratım soldu. Sonra Deren gülümsemeye başladı. "Lan şaka yaptım." Yanağımı öpüp hemen diğer kaskı takıp arkama atladı. "E, nereye?" İşte ikinci durağı düşünmemiştim. "Bilmiyorum." Sonra illa bir yere varmamız gerekçesi olmadığını düşündüm. "Yol nereye giderse." Dedikten sonra sürmeye başladım. 

KELEBEK HİSSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin