İyi okumalar satır arası yorumlarınızı unutmayıınnn 💖
Elimdeki son sweetimide sinirle bavulumun içine koymuştum. Okullar kapanalı daha bir hafta olmuştu ve anneannem annemi arayıp aynen şöyle demişti "Kuzum ne yapıyorsunuz? Nasılsınız iyisiniz inşallah? Yavrum ben şey diyorum çocukları alıp köye gelin azıcık köy havası alsın çocuklar. Zehirlenecekler sonra benzin kokusundan radyasyon mudur nedir onlardan. Hem gelin bakın size teyzenle iki kazan sarma sardık teyzenle birlikte."
Ve annemse sırf anneannem ve teyzesinin sardığı iki kazan sarmayı yemek için bizi de peşinden köye sürüklüyordu. Tabii ki köye gitmesinin asıl sebebi bu değildi ama sarma kelimesini duyduğu anda anneannemin teklifini kabul etmişti.
Anneme sürekli büyüdüğümü on yedi yaşımda olduğumu ve babamla kalmak istediğimi söylesem de beni umursamamış sürekli, gitmezssem ayıp olacağını söyleyip durmuştu. Kapının arkasındaki asılı siyah çantamı aldım içine diş fırçası, dedorant, temel makyaj malzemeleri ve bir kitap atıp fermuarını kapattım. Üstüme de gri bir eşofman ve kahverengi askılı bir crop geçirdim. Makyaj masamın sandalyesini çekip oturdum.Yaşlı teyzelerin ve büyük, küçük baş hayvanların çoğunlukta olduğu bir köye gitsem bile güzel görünmeliydim değil mi?
Birden kapımın sert bir şekilde açılmasıyla yerimden sıçrayıp gelen kişiye baktım. Öküz yirmi üç yaşındaki evde kalmış pislik abim odamın kapısında sırıtarak bana bakıyordu göz devirip 'yine ne var?' dercesine ona baktım "Köye gideceğiz bücür çok fazla süslenme kümese falan girersin sonra tüm makyajın falan eline yüzüne bulaşır. Evde kalırsın kimse beğenmez seni." Konuyu saptırma konusunda kimse abimin eline su dökemezdi konuyu makyajdan evlenmeye çekmesi de bunun bir örneğiydi.
Tek kaşımı kaldırıp ona bakarken o'da çoktan yatağıma kurulmuştu "Bunu bana yirmi üç yaşına gelmiş ve bu zamana kadar sadece üç sevgilisi olmuş olan ve şuan bir kızla bile konuşmayan abim mi söylüyor? Hem ben daha gencim bulurum kendime uygun, yaşıtım birini senin gibi yaşlanmadım ben, ama şu saatten sonra seni isteyen biri olacağını sanmıyorum." Aslında abim oldukça yakışıklı ve gençti sadece onu sinir etmek için böyle konuşuyordum. Simsiyah saçları, yine simsiyah gözleri vardı, geniş omuzları ve uzun boyuyla kızların hayallerini süsleyen türden bir çocuktu. Sadece kızlara güvenemiyordu benim ondan başka hiç bir erkeğe güvenmediğim gibi. Erkeklere olan güvenimi eski sevgilim elimden almıştı.
Abim yarı yapmacık bir sinirle yataktan kalkıp yanıma geldi ve makyaj masamın üstüne elli TL koydu. "Annem yola çıkmadan önce kendinize atıştırmalık bir şeyler alın dedi. Bende de yüz TL var on dakika sonra kapıda ol bekliyorum." Kaşlarımı çattım parayı alıp eşofmanımın cebine attım "Sana yüz TL'de bana neden elli TL?" Abim ağız hareketimi taklit ettiğinde bende onun yaptığının aynısını yaptım abim bana göz deviridiğinde bende aynısını yaparak ona göz devirdim "Ben yaşlı olduğum için annem bana çok para verdi bak bazen yaşlı olmak işe yarıyormuş" Kabul ediyorum bu çok iyiydi güzel laf soktu.
Abim odadan çıktığında sırf gıcıklığına kapıyı sert bir şekilde kapattı. Aynaya baktığımda aynadaki yorgun yansımamla karşılaştım. Turuncu saçlarıma her ne halde olursam olayım bakım yapardım ama iki gündür yataktan çıkmadığım için hiç bir şekilde kendimle ilgilenememiştim ve saçlarım sanki aylardır taramıyormuşum gibi görünüyordu. Saçlarımı düzenlemeyi sonraya bırakıp yüzüme odaklandım, insanların hayran kaldığı mavi gözlerimin altında halkalar oluşmuştu, ağlamaktan.
Abimim söyledikleri aklıma gelince çok hafif bir makyaj yapıp saçlarımı da zorda olsa düzenleyip at kuyruğu yaptım, üstüme gri kapşonlumu geçirip odadan çıktım. Abim dış kapının önünde duvara yaslanmış telefonuyla ilgilenerek beni bekliyordu, abim onun yanına yaklaştığımı hissettiğinde telefondan başını kaldırıp bana baktı "On saattir seni bekliyorum cüce!" diyerek beni azarladı. Cüce diyerek her zaman ki gibi boyumla dalga geçtiğinde parmaklarımın ucunda yükselip hafifçe kafasına vurdum. "Ailenin uzun boyluluk geni sana aktarıldıysa ben ne yapabilirim?!" Tabii ki abim bey 1.83 olduğu için annemlede benimlede sürekli dalga geçiyordu annem onu bir terlik darbesiyle susturuyordu fakat ben ona hiç bir şey yapamıyordum. Evet Annemle aynı boydaydık.
Abim gülerek ayakkabılarını giyerken bende dolaptan siyah converselerimi çıkartıp ayağıma geçirdim. Biz markete gitmeden önce annem bize alt komşumuz aynı zamanda da annemin yakın arkadaşı olan Neriman teyzeye beş dakika uğrayacağını söylemişti.
Abimle markete girdiğimizde hızlı bir şekilde çikolata bölümüne adımladım. En sevdiğim çikolatan iki tane alıp abime döndüm abim çikolataları elindeki sepete koymam için işaret yaptığında elimdeki iki çikolatayı sepetin içine attım.
Abimle tüm marketi dolaşıp yolda açlığımızı yatıştıracak bir kaç şey daha aldıktan sonra marketten çıktık. Eve vardığımızda annemin hala eve gelmediğini gördük. Neriman teyzeyle sohbete dalmıştı. Abim odasına geçtiğinde bende elimdeki poşetle birlikte odama geçtim poşetin içindeki bana ait olan yiyecekleri siyah sırt çantama koyup odamdan çıktım.
Abimin kapısını iki kere tık tıklatıp poşeti kapısının önüne bıraktım. Tekrar odama geçtiğimde sırt çantamın içinde bir tane çikolata çıkartıp yemeye başladım. Dış kapının zil sesini duyduğumda odamdan çıkıp kapıyı açtım karşımda annemi gördüğümde gülümseyip içeri girmesi için kapının önünden çekildim. Annem eve girerken bana gülümseyip "Abin hazır mı?" diye sordu 'bilmiyorum' dercesine omuzumu indirip kaldırdığımda abim sanki annemin bunu sormasını bekliyormuş gibi odasından çıktığında bakışlarımı ona çevirdim.
Kıyafetlerini değiştirmişti, üstüne siyah bir tişort giymişti altına da gri bir eşofman giyip üstüne gri bir kapşonlu almıştı. Abim bir ayağını öne uzatıp ellerini beline yerleştirdi bilmiş bir edayla "Anne nasıl olmuşum? her zamamnki gibi çok yakışıklıyım değil mi?" abime göz devirdiğimde annem gülüp "Evet oğluşum çok yakışıklı olmuşsun ama şimdi çıkmamız gerekiyor, Kumsal sen hazır mısın kızım?" dediğinde anneme bir dakika işareti yapıp odamdan sırt çantamla bavulumu aldım.
Annem ve abimde bavullarını aldıklarında annem evdeki her şeyi kontrol etti ve evden çıktık. Arabaya doğru ilerlerken annem babamı arayıp evi dağıtmaması için uyarıyordu "Bana bak Halit eğer geri dödüğümde ev dağınık olursa tüm evi baştan sona sana temizletirim. Bulaşıkları düzgünce ulaşık makinesine yerleştirip makine dolduğunda bulaşıkları yerine yerleştir. Çamaşırları da unutma valla hepsini tek tek elinde yıkattırırım sana, neyse bavulları bagaja koyacağım hadi kendine iyi bak ve evimi dağıtma."
Annem telefonu babamın yüzüne kapatıp arabanın bagajını açtığında kendimi tutamayıp kıkırdadım . Annemle babamın birbirini çok sevdiğine emindim ama annemin titiz bir kadın olması ve babamın ise pasaklı bir adam olması bazen tatlı bir şekilde tartışmalarına neden oluyordu.
Annem abimle bana elimizdeki bavullarımızı uzatmamızı söylediğinde anneme bavulumu uzattım ve vakit kaybetmeden arka koltuktaki yerimi aldım. Abimde ön koltuğa oturduğunda bagajın kapanma ses geldi ve annemde sürücü koltuğuna oturup arabayı çalıştırdı ardından kısa süre içerisinde mahalleden ana yola geçiş yaptı.
Yanımdaki çantamdan kulaklığımı çıkartıp rastgele bir şarkı açtım ve Allah kahretsin ki tüm playlistim hüzünlü şarkılarla doluydu ve bu beni yaşadığım o berbat iki ayı düşünmeye itiyordu. Daha fazla düşünmemek için koltukta yayılarak gözlerimi kapattım ve ingilizce şarkının sözlerine odaklandım.
But I love you so (please let me go)
I love you so (please let me go)
I love you so (please let me go)
I love you so...
6 saatin sonunda kısada olsa ilk bölümü düzenleyip bitirdimm oylarınızı unutmayın diğer bölümlerde görüşürüz 🧸
ig: nightsklyz

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASEL
FantastikŞuan tam on adım uzağımda elinin üstünde havada bir bıçak döndüren genç çocuk bana bakıyordu. Galiba bir hayaletti, ah tabii ki bir hayaletti hangi insan havada bıçak döndürebilirdi ki?! Sinsi bir şekilde gülümseyerek bana doğru yürümeye başladığınd...