İyi okumalarr satır arası yorumlarınızı unutmayıınnn 💜
Ev çok ürkütücüydü, buradaki bir çok ev ürkütücüydü ama bu ev sanki korku filmlerinden fırlamış gibi bir ürkütücülüğe sahipti.
Derin bir nefes aldım ve cesaretli olmaya çalışarak eve doğru ilerledim. Benim arkamdan diğerleride geldiğinde yavaşça dört basamaklı merdivenleri çıktım. Eski yıpranmış kapıyı açmaya çalıştığımda kapının açılmamasıyla kaşlarımı çatarak kapıyı zorlamaya başladım.
Sağ ayağımın altındaki çürüdüğü belli olan tahta kırıldığında ayağım tahtanın içine girdi, dengemi kaybedip düşmek üzereyken Güneş hızlı bir şekilde kolumdan yakaladı ve beni kenara çekti.
Deniz kapıya omzuyla bir kaç kez vurduğunda kapı ani bir şekilde açıldı ve Deniz'in hızlı bir şekilde öne doğru savrulmasına neden oldu.
Telefonumu çıkartıp fenerini açtığımda kapıdan içeri girerken "Sizde telefonlarınızın fenerini açın," dedim, ceplerinden telefonlarını çıkartıp fenerlerini açtıklarında artık evin içerisi daha net görünüyordu. Yavaş adımlarla eve girdiğimde evin içerisindeki yoğun tozdan dolayı öksürmeye başladım, tek elimle ağzımı ve burnumu kapatıp evin ortasında durdum.
Her taraf toz içerisindeydi, komidinler ve duvarlar eski fotoğraflarla doluydu. "Dağılalım," dedim bu fikrimi ben bile desteklemezken, burada başmıza ne geleceğini asla bilemezdik.
Hepsi onaylamaz gözlerle bana bakarken oflayarak "bir şey olursa veya bir şey bulursanız, 'tombul kedi' diye bağırın." dediğimde hepsinden küçük kıkırtı benzeri bir ses yükseldi, "Tombul kedi ne alaka?" kaşlarımı çatarak sol tarafımdaki Açelyaya baktım "Şuan perili olduğu iddia edilen bir evdeyiz, ve ben size tombul kedinin ne alaka olduğunu açıklamakla uğraşmayacağım, şimdi burada boş boş dikilmeyi bırakalımda dağılalım."
Güneş ve Berna isteksizce beni onaylayıp büyük oturma odasına ilerlediklerinde Açelya, kolumdan tuttu "Hadi biz üçümüzde buralara bakalım," dediğinde gülümseyerek Açelya'nın elini kolumdan uzaklaştırdım tam o sırada dış kapı gürültü bir şekilde kapandığında Açelya çığlık atarak koluma yapıştı, Deniz şaşkınlık ve korkuyla etrafına bakarken "Ne oluyor lan?!" diye bağırdı.
"Sakin olun bir şey yok, rüzgar çarpmıştır." dedim ama kesinlikle kapı rüzgardan dolayı kapanmamıştı çünkü dışarıda rüzgar yoktu.
Ardından tekrar Açelyayı kendimden uzaklaştırdım ve geri geri yürüyerek üst kata çıkan merdivenlere ilerledim, "Bence üç kişi dolaşmamız biraz sakıncalı olabilir, bu yüzden ben tek başıma etrafa bakınacağım, sende Denizle bodrum gibi bir şey var mı diye etrafa bak hem abin seni korur öyle değil mi Deniz?" dediğimde ikiside ağzını açmış itiraz edeceği sırada uyarıcı bir bakış gönderdim ardından ikisinide arkamda bırakarak yavaş adımlarla merdivenleri çıktım.
Merdiven basamaklarını dikkatli ve yavaş bir şekilde çıkıyordum, ayağımın altındaki merdiven basamaklarının kırılma ihtimali çok yüksekti. Sağlam olduğunu düşündüğüm bir basamakta durdum ve duvardaki fotoğrafları incelemeye başladım.
Bir fotoğrafta zarif, şık giyimli genç bir kadın ve genç yakışıklı bir adam vardı. Kadın bir sandalyeye oturmuş ve kollarındaki yeni doğmuş bebekle kameraya gülümsüyordu, genç adam ise kameraya sımsıcak bir gülümseme bahşetmişti.
Yanındaki fotoğrafta ise yine aynı kadın ve adam, ama bu sefer muhtemelen otuzlu yaşlarının sonlarındaydılar, kadınla adam yine aynı sıcacık gülümsemeyle kameraya bakarken arkalarında yirmilerinin başlarında olduğu keskin ve olgun yüz hatlarından belli olan genç, epeyce uzun boylu bir çocuk vardı, ama çocuk onların aksine gülümsemiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/333376190-288-k395832.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASEL
FantasíaŞuan tam on adım uzağımda elinin üstünde havada bir bıçak döndüren genç çocuk bana bakıyordu. Galiba bir hayaletti, ah tabii ki bir hayaletti hangi insan havada bıçak döndürebilirdi ki?! Sinsi bir şekilde gülümseyerek bana doğru yürümeye başladığınd...