Medya: Atalay Aktay (Kumsalın abisi)
Satır arası yorumlarınızı unutmayınnn iyi okumalaarrrr 💐
"Sizin boyunuz kaç?"
Sorduğum soru üzerine hepsinin ciddi surat ifadeleri bozulmuş ve gür bir kahkaha atmışlardı. Evet, boy takıntım vardı ve insanların özellikle de kızların benden uzun olması hoşuma gitmiyordu.
Gülmeyi ilk bırakan kişi Deniz oldu, yüzünde hâlâ gülümsemesi varken sorumu yanıtladı "Bir seksen iki," ondan sonra ciddileşen kişi kardeşi Açelya oldu "Bir altmış üç," Berna da "Bir altmış altı," dediğinde tek cevaplanmayan kişi olan Güneşe baktım ama o hâlâ gülmeye devam ediyordu. Bu kadar gülebileceği çok komik bir soru değildi aslında.
Güneş'in gülüşü yavaş yavaş kesilirken "Bir seksen," dedi ardından burnunu kıvırarak bana baktı "sende bir kırk falansın herhalde."
Yapay bir sinirle ayağı kalkıp oturma odasına doğru ilerlediğimde hepsi peşimden geldi. Tekli koltukta kardeşleriyle sohbet eden annemin yanında durup kolunu dürttüm, annem oturduğu yerden başını kaldırıp bana baktı "Ne oldu Kumsal?"
"Anne bir şey diyeyim mi? Ben kesin evlatlığım ve siz bunu benden saklıyosunuz." annem böyle bir soruyu beklemediğini belirtircesine şaşkınlıkla bana baktığında "Nereden çıktı kızım bu şimdi?" diye sordu.
"Akrabalarımızın hepsi uzun boylu, bir tek on yaşındaki kuzenlerim benimle aynı boyda, bence bana bir DNA testi yapalım."
"Kumsal korkuttun beni, bunun için mi kendine evlatlık diyorsun? Bak kızım bende kısa boyluyum sen bana benziyorsun, evlatlık değilsin yani, haydi git kuzenlerinle sohbet etmeye devam et."
"Anne bence sende evlatlıksın ama neyse," diyip annemin yanağına bir öpücük kondurdum ve kapıda dikilen kuzenlerime ters bir bakış atıp misafir odasına gelmeleri için elimle işaret yaptım.
Annemin doğru söylüyordu gerçekten her zerrem ona benziyordu. Turuncu saçlarım onun kırlaşmaya başlayan turuncu saçlarının aynısıydı. Yeşille karışık mavi gözlerimi de annemden almıştım. Kısaca tüm yüz hatlarımı annemden almıştım.
Misafir odasına geçtiğimizde hepimiz kendimizi rahatça koltuklara attık ve havadan sudan konusmaya devam ettik. İçimden bir ses bu çocuklarla çok güzel bir yaz tatili geçireceğimizi söylüyordu.
🍀
Gece olmuştu ve ben, Açelyayla Berna beni tüm gün oradan oraya sürüklediği için çok yorgundum. Açelyayla birlikte yatağımızı hazırlarken Berna da Denizle Güneş'in yatağını hazırlıyordu. Çünkü beyefendiler ortalıkta yoktu.
Anneannem yatak odalarını uzun zamandır kullanmadığı için odaların soğuk olabileceğini söyleyip bizim misafir odasında uyumamızı istemişti.
Misafir odasında uyumayı sorun etmediğimizi söylediğimizde anneannem, abimleri küçük oturma odasına, annemi ve teyzelerimi büyük oturma odasına yerleştirip kendiside odasına gitmişti.
Dayımda oğullarını burada bırakıp kendi evine gitmişti.
Yatağı hazırlamayı bitirdiğimizde Açelya kanepenin üstüne zıpladı, duvar kenarına kayarak yanını gösterdiğinde, sırıtarak geri geri gitmeye başladım. Denizlerin kanepesine çarptığımda durup daha fazla sırıtarak Açelya'ya baktım.
Açelya da sırıtarak bana baktığında koşarak kanepeye atladım. Kanepe bugün kırılmadıysa bir daha asla kırılmaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASEL
FantasyŞuan tam on adım uzağımda elinin üstünde havada bir bıçak döndüren genç çocuk bana bakıyordu. Galiba bir hayaletti, ah tabii ki bir hayaletti hangi insan havada bıçak döndürebilirdi ki?! Sinsi bir şekilde gülümseyerek bana doğru yürümeye başladığınd...