İyi okumalaar oylarınızı unutmayiniz 💗💗
Yavaş yavaş gözlerimi açtığımda yüzüme vuran güneş ışıkları yoktu, şaşkınlıkla bu yatakta doğruldum ve komidinin üstündeki telefonumdan saate baktım.
Yine gece olmuştu!
Allah'ın bir merhametli kuluda mı uyandırmaz diye içimden söylendiğimde annemden bir mesaj ve abimle annemden bir çok cevapsız arama olduğunu gördüm hemen mesajın üstüne tıkladım.
Gönlümün biriciği: Kızım biz Melek teyzenlere gidiyoruz bugün orda kalacağız seni uyandırdım ama uyanmadın uyanınca gelirsin.(15:58)
Annem bana mesaj attığında saat ikindi olmak üzereydi ve şuan saat gecenin on bir buçuğuydu. Hemen rehbere girip annemin numarasına tıkladım ve telefonu kulağıma götürdüm bir kaç çalışın ardından telefonu açmıştı.
"Alo Kumsal?"
"Alo anne?! Siz neden beni bırakıp gidiyorsunuz ya?!" dedim sinirle annem ise benim aksime sakince cevap vermişti.
"Kızım ben seni uyandırdım, hatta abin bile uyandırmaya çalıştı ama sen uyanmadın, hem sen bu saate kadar uyudun mu?! Gece kaçta uyudun sen?!" sesi son sorularında sinirli çıkmıştı.
Odanın karanlığından dolayı gözlerim kamaştığında kaşlarımı çatarak boşta olan elimle gözlerimi ovaladım. "Anne yeni uyanmadım, telefonumun şarjı bitmişti daha yeni şarjı doldu anca arayabildim." sesimin uykulu çıkmasından ve şarj yalanından dolayı annemin inanmayacağını düşünmüştüm fakat annem beni yanıltarak "Tamam Kumsal, eğer buraya gelmek istersen abin alsın seni." dedi
"Anne gece oldu zaten gerek yok siz ne zaman geleceksiniz?"
"Yarın akşamüstü geliriz kızım biz, sen hiç bir şey yememişsindir şimdi dolapta bir şeyler var onları ısıt ye ve kapıyı kilitle biz kilitlemedik."
"Tamam anne, görüşürüz." Ve cevap bile vermeden yüzüme kapatılan bir telefon.
Ayaklarımı yataktan sarkıtıp karanlık odada göz gezdirdim, aşağıdan gelen seslerle kaşlarımı çattım ardından bedenimi büyük bir korku kaplamıştı.
Dikkatli adımlarla odadan çıktım ve yine dikkatli ama korkak adımlarla merdivenlerden inmeye başladım korkudan bacaklarım titriyordu. Allah'ım bismillah.
Bir süre merdivenlerin son basamağında durdum ve seslerin nereden geldiğine odaklandım, sesler mutfaktan geliyordu.
Derin bir nefes aldım ve titrek adımlarla mutfağa ilerledim. Mutfağın kapısına yaklaştığımda hırsız veya tehlikeli biri çıkarsa kendimi nasıl koruyacağımı düşündüm. Koruyamazdım. Boku yemiştim.
Mutfağın yarı açık kapısından içeri baktım ve gördüğüm kişiyle gözlerin irice açıldı. Pamir, elindeki tabaklarla balkon kapısının yanındaki masaya ilerlerken beni gördü ve gülümsedi "Kumsal uyandın mı? Bizde seni bekliyorduk yemek yaptım gel yiyelim." Biz mi?! Ne haltlar dönüyordu bu evde?!
Yarı açık kapıyı hafif ittirerek mutfağa girdiğimde diğer bir gördüğüm kişiyle gözlerim daha fazla açıldı.
Tylor kollarını göğüs hizasında birleştirmiş sandalyede yayılarak oturuyordu. Adamdaki rahatlığa bak!
İçimi kaplayan korkuyla geriye doğru bir adım attığımda Tylor'ın bakışları beni bulmuştu. "Sizin burada ne işiniz var?!" diye sordum kaşlarımı çatarak.
"Canımız sıkıldı bizde sana uğrayalım dedik ama geldiğimizden beri uyuyorsun." dedi Pamir, kızgın bakışlarımı sandalyeye kurulan Pamir'e çevirdim "Uyuduğumu gördüğünüzde hiç beni rahatsız etmeyip gitmeyi düşündünüz mü?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASEL
FantasyŞuan tam on adım uzağımda elinin üstünde havada bir bıçak döndüren genç çocuk bana bakıyordu. Galiba bir hayaletti, ah tabii ki bir hayaletti hangi insan havada bıçak döndürebilirdi ki?! Sinsi bir şekilde gülümseyerek bana doğru yürümeye başladığınd...