Keyifli okumalar satır arası yorumlarınzı unutmayıınnn 🧁
Birinin kolumu öküz gibi dürtmesiyle gözlerimi açtım. Tabii ki bu ayı gibi büyük ellerin sahibi abimdi. Sinirle ona baktığımda o ise pis pis sırıttı "Uyan lan uykucu cüce geldik!" bağırması üzerine yüzümü buruşturdum ve elime onu itekleyip arabadan indim. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Biz bunca zamandır nefes almıyormuşuz oğlum. Hava o kadar temizdi ki insan sonsuza kadar bu havayı solumak istiyordu.
Abim eliyle orta büyüklükteki iki katlı evi gösterince eve doğru ilerledim. Hatırladığım kadarıyla evin bir büyük, bir küçük iki oturma odası, beş yatak odası ve bir misafir odası vardı. Buraya en son sekiz yaşımda gelmiştim.
Anneannem evin kapısının önünde bizi otuz iki diş gülümseyerek karşıladığında ilk olarak sıkıca anneme sarılmıştı annem anneannemin elini öpüp geri çekildiğinde, abim anneanemin yanına adımlayıp sarıldı ve elini öpüp geri çekildiğinde ben hala etrafı incelerken sıranın bana geldiğini annemin bana uyarıcı bir bakış göndermesiyle anladım.
Hızlıca anneannemin yanına gidip sımsıkı sarıldım, elini de öpüp geri çekildiğimde anneannem hepimize özlemle göz gezdirdi, yetmişli yaşlarının ortasında çok ton ton bir kadındı. "Hoş geldiniz kuzularım, ne kadar büyümüşsünüz Atalay oğlum ne kadar çok uzamışsın böyle, en son gördüğümde bir karış boyun vardı."
Abim anneanneme gülümseyip "Hepimiz büyüyoruz anneanne kimse olduğu gibi kalmıyor ve zamanda durmuyor keşke zamanı durdurup hep çocuk kalsaydık diyorum bazen. Ama anneanne Kumsal'ın yaşı büyüsede boyu hiç uzamıyor baksana." dediğinde kaşlarımı çatıp ona baktım. Konu ne ara benim boyuma gelmişti.
Anneannem bana baktığında kaşları çatıldı "Kumsal kızım," dedi sitemle bende kaşlarımı çatıp sorgularcasına ona baktım "ne vardı da boy genini annenden aldın azcık babana benzeseydin ya abin gibi." dediğinde benim daha fazla kaşlarım çatılırken yanımdaki abim gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı.
Anneaneme cevap vermek için dudaklarımı araladığımda annem laf sokacağımı anlamış olacak ki saygısızlık yapmamam için hemen lafa atladı "Anne ne yapacaksın sen Kumsal'ın boyunu, uzar onun boyu bir kaç seneye, sen bizi sarma yemek için buraya çağırmamış mıydın? Hadi masayı hazırlayalım biz." anneannem başını sallayıp annemi onayladığında birlikte eve girdiler, annemle anneannem sohbet ederek eve girdiklerinde abim tuttuğu kahkahasını serbest bıraktı sinirle bakışlarımı ona çevirip "Sen neden benim abimsin ya imtihanımsın yemin ediyorum!" dedim.
Abim kolunu omzuma atıp "Nankörlük yapmada benim gibi yakışıklı, mükemmel, uzun boylu, anlayışlı bir abin olduğu için şükret." dediğinde gözlerimi kocaman açarak ona baktım ve ağız hareketlerini abartarak taklit ettiğimde abim daha fazla gülerek başını iki yana salladı.
Abim benimle birlikte eve doğru ilerlediğinde eve girmeden önce etrafı biraz daha incelemiştim, anneannemin evinin önünde bir kaç ev vardı büyük ihtimalle bu evler komşularına aitti, bunların haricinde dağlık alan gibi gözüken tepedeki ve belli uzaklıkta, eski, yıkılmak üzere olan yıpranmış evler dikkatimi çekti.
O evlerin arasında iki katlı büyük şato gibi gözüken diğerlerine göre daha az yıpranmış ve eskimiş olan ev daha fazla dikkatimi çekmişti. O evden çok ayrı bir enerji almıştım, içimden garip bir ses o eve gitmem gerektiğini adeta bana haykırıyordu ama içimdeki diğer bir seste sürekli olarak, eğer o eve gidersem hayatımın bir daha asla eskisi gibi olmayacağını tekrarlıyordu.
Abimle birlikte evin oturma odasına geçtiğimizde annemle anneannemin salonun ortasına bir yer sofrası hazırladıklarını ve masanın üstünde bir sürü çatal ve bardağın olduğunu gördüm, "Anneanne sadece biz olmayacak mıyız?! Neden bu kadar çok çatal ve bardak var?!" diye bağırdım mutfağa doğru anneannem odaya elinde iki tane tabakla girdiğinde bana cevap vermeyi de ihmal etmedi,
"Kumsal kızım siz gelmeden önce teyzenler aradı sizin geleceğinizi söylediğimde dayına da haber verip hep birlikte geleceklerini söylediler," anneanemi başımla onaylayıp yardıma ihtiyaçları var mı diye sordum ama son dokunuşları yaptıklarını söyleyip beni geçiştirdi.
Dayımın dört oğlu vardı, Kübra teyzemin bir kızı ve bir oğlu Melek teyzemin de aynı şekilde bir kızı bir oğlu vardı.
Dışarı çıkıp merdivenlere oturdum ve uzak tepedeki o evi izlemeye başladım, muhtemelen etrafındaki evlerin çoğu terk edilmişti ama o evde biri veya birileri yaşıyordu bunu hissediyordum. Neden o ev diye geçirdim içimden ama diğer evlere baktığımda onların içine girme isteğim yoktu fakat o eve girip içerisini gezme isteğim vardı.
Veya içerisinde gerçekten birileri yaşıyor mu diye bakma isteğiydi, bilmiyordum.
Önümde üç araç durduğunda ve aynı anda korna çaldıklarında sıçrayarak arabalara baktım, teyzemler gelmişti.
Açelya arabadan iner inmez yanıma geldi ve beni oturduğum yerden kaldırarak sıkıca sarıldı. Açelyayla ayda iki kere konuşurduk ama şu sıralar ikimizde meşgul olduğumuz için konuşmaya fırsat bulamamıştık. Konuşmadığımız süre zarfında saçlarının bir kısmını açık mora boyatmıştı, hafif çekik gözleri ve büyük dudaklarıyla oldukça güzel bir kızdı.
Açelya benden ayrıldığında abisi Deniz bana sarıldı ve vakit kaybetmeden ne zaman geldiklerini bilmediğim abimle tokalaştı ve annemle anneannemin elini öptü. Deniz, muhtemelen abimle aynı boydaydı kahverengi çekik gözleri, sert yüz hatları ve simsiyah saçlarıyla kardeşi ne kadar güzelse Denizde bir o kadar yakışıklıydı.
Biri mutlulukla küçük bir çığlık atıp boynuma sarıldığında bu kişiyi tahmin etmek çokta zor değildi. Berna, sarı saçları, yeşil büyük gözleri, küçük dudakları ve benimki gibi yanaklarındaki iki gamzesiyle çok tatlı bir kızdı. Berna yanaklarımdan sulu sulu öperek benden ayrıldığında o'da annem ve anneannemin elini öpmeye gitti.
Berna'nın erkek versiyonu olan abisi Güneşle de sarıldığımda sıra abimi bir süreliğine benden uzaklaştıracak ve benimle uğraşmasını engelleyecek olan abimin yaşıtları Can, Emir, Fatih ve Tolga abiyle de selamlaştıktan sonra sıra aile büyüklerine gelmişti.
Kızların benimle yaşıt olası, Deniz ve Güneşinde bizden sadece iki yaş büyük olması benim için bir avantajdı.
Teyzemler ve dayımında elini tek tek öptüğümde üçü de ne kadar büyüdüğümü söylemişlerdi. 'Küçülecek halim olmadığı için büyümem çok normal,' dememek için kendimi zor tutmuştum. Ağzına gelen ilk şeyi anında söyleyen biri olduğum için bu benim için çok büyük bir başarıydı.
Hep birlikte eve geçtiğimizde hepimiz oturma odasındaki zaten hazır olan masaya oturduk, annemler eski çocukluk anıları hakkında konuşurken biz çocuklar sadece yemeğimizi yiyip onları dinliyorduk. Yemeğimizi yedikten sonra hep birlikte masayı topladık. Abim dayımın oğullarıyla dolaşmaya çıktığında kızlarla birlikte anneanneme mutfağı temizlemeyi teklif ettiğimizde kendilerinin halledebileceğini söyleyip bizi misafir odasına postalamıştı.
Hep birlikte misafir odasında hepimiz bir koltuğa rahatça oturmuş sohbet ederken herkese yönelttiğim o soruyu onlara da sorma gereği hissettim "Size bir şey soracağım," dedim ciddiyetle hepsi kaşlarını çatarak sorgularcasına bana baktıklarında insanlara göre komik olan ama benim için çok ciddi bir konu olan sorumu yönelttim.
"Sizin boyunuz kaç?"
🍀
Bölümleri düzenleyerek tekrardan yazmak çok yorucuuu ama ben hallederim sıkıntı yokk, Oylarınızı unutmayıınnn 🌸
ig: nightsklyz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASEL
FantasíaŞuan tam on adım uzağımda elinin üstünde havada bir bıçak döndüren genç çocuk bana bakıyordu. Galiba bir hayaletti, ah tabii ki bir hayaletti hangi insan havada bıçak döndürebilirdi ki?! Sinsi bir şekilde gülümseyerek bana doğru yürümeye başladığınd...