18. BÖLÜM

232 32 13
                                    

【ALVIN】

Ondan sonraki sabah oldukça dağınıktı. Hayır, Lucien ve ben birbirimizin kollarında uyanmadık. Aksine, Lucien kanepede uyandı ve ben yerde uyandım - belki de gecenin bir yarısı beni tekmelemişti? Ama yine de tıslayacak havamda değildim. Ayrıca, burada kalmasına izin vermeyi teklif eden de bendim.

Lucien'e kendi evine kadar eşlik ettim, Antonio geri kalanları eve arabayla götürdü. Bana teşekkür ettiğini ve bu kadar güzel vakit geçirmesini sağlayan arkadaşlarıma minnettarlığını iletmemi istedi. Sessizlik çöktüğü anda yerime oturdum ve her şeyi gözden geçirdim.

Kendimi onun pek çok sorunu olan bir alkolik olduğunu varsaydığım zamanı düşündüm ve kendi kendime güldüm. İngilizcedeki tüm kelimeler arasında beni mükemmel bir şekilde tanımlayan bir kelime vardı ve bu da; 'Acınası'ydı.

Kayıp mı görünüyordum? Belki de kaybeden bendim. Sonuçta aptalın tekiydim.

Bundan sonra zaman oldukça hızlı geçti ve ben farkına varmadan Lucien'in doğum gününe sadece birkaç dakika kalmıştı bile. Her şeyi planlamıştık, mekân oldukça güzel dekore edilmişti; yemek vardı, müzik seçilmişti ve hepimiz ona bir hediye almıştık.

Hayır, ona çok istediği şişeyi almamıştım. Bunun için bir anlaşma bulmak için elimden gelenin en iyisini yaptım ama istediğim gibi olmadı. Sonuçta oldukça nadir bulunuyordu. En son bir John Walker & Sons Diamond Jubilee şişesiyle anlaşma sağladım. (Tüm tatlı dilimi dökmüştüm, yoksa o şeyi ödemek için evimi satmak zorunda kalırdım.) Hatta ona neredeyse bir koluma ve bacağıma mal olan bir çift artistik patinaj ayakkabısı bile almıştım - ve sanki bu yetmezmiş gibi, onun için başka bir özel hediye bile yaptırmıştım.

Antonio ona altın bir kol saati almıştı, Margot ona bir dizi yüzükle birlikte grafik şeritleri olan tişört almıştı çünkü onları sık sık yüzük taktığını fark etmişti. Delilah ona bir süveter örmüş ve bence gayet güzel olan bir resim çizmişti. Öte yandan Rowan ise, açıkçası hepimizi gölgede bırakan bir takım kart almıştı.

Margot ve Delilah her şeyin yolunda olup olmadığını görmek için yemeği kontrol ederken, bir kez daha haşere kontrolünü aramaya çalıştım çünkü küçük bir tırtılın lanet olası lavabomda gezindiğini fark ettim. - Bu size iğrenç gelmiyorsa, ne diyeceğimi bilemiyorum. - Ama tahmin edin ne oldu? Bir kez daha cevap yoktu. O noktada dava açmaya ve multi-milyarder olmaya çok yakındım ama üşenmiştim.

Artık her şey hazır olduğuna göre, tek yapmamız gereken Lucien'i davet etmekti ve Rowan tam da bunu yapmak için gönüllü olan kişiydi. Onu davet etmek için evden çıkarken, geri kalanımız ışıklar kapalıyken odanın karanlık köşelerine saklandık. Oldukça klişeydi ama hayat buydu, değil mi?

Bir iki dakika sonra kapı nihayet gıcırdayarak açıldı ve Rowan ile Lucien içeri girdi.

Siluetlerini görür görmez saklandığımız yerlerden fırladık ve 'Doğum Günün Kutlu Olsun!' diye bağırdık. Ancak, muhtemelen heyecanıma denk geldi çünkü yanlışlıkla 'Mutlu Noeller!' diye bağırdım. Neyse ki o kalabalıkta diğerleri beni duymamıştı.

Antonio karanlıkta el yordamıyla ışıkları yaktıktan sonra Lucien'in omzuna vurdu. "Doğum günün kutlu olsun ihtiyar."

"Bütün bunları benim için yapmış olamazsınız..." diye yanıtladı Lucien, afallamış hâlde.

"Evet, yaptık. Delilah, git pastayı getir." diye talimat verdi Rowan, Delilah buna sadece başını salladı ve mutfağa koştu. "Oturun hadi."

Lucien hâlâ ağzı açık bir halde kanepeye oturdu. "Size inanamıyorum... Gerçekten buna gerek yoktu."

"Önemli değil, hediyelerini şimdi açmak ister misin?" diye sordu Antonio başını eğerek.

"Hediyeler de mi? Hadi ama ben bunların hiçbirini hak etmiyorum."

"Bunu evet olarak kabul edeceğim," Margot sırıttı ve Delilah'ınkilerle birlikte hediyelerini sakladığı çantayı ona vermeden önce Antonio, Rowan ve ben de aynısını yapıyorduk.

Önce grafik tişörtü ve yüzük setini minnettar bir sırıtışla inceledi. "Bu harika görünüyor, teşekkürler, Ro." Ardından örgü kazakla tabloyu çıkardı ve gözleri hayretle açıldı. "Aman Tanrım! Delilah bunu tek başına mı yaptı? Harika olmuş."

Rowan sırıtarak, "Ro beni o Barbie filmindeki kız gibi gösteriyor. Hani şu ada şeyindeki." dedi.

"Ada Prensesi." diye düzeltti Antonio keyifsiz bir ifadeyle. "Şimdi benimkini aç, siyah paket olan."

Lucien kol saatinin durduğu kutuyu çıkardı ve açınca gülümsemesi büyüdü. "Aman Tanrım, bu saat pahalı değil mi ama?"

Antonio gururla, "Zenginim." dedi.

Delilah elinde pastayla içeri girip masaya koyarken, "Sanırım bu yüzden bir ayağı çukurda olsun ama zengin olsun diyorlar." diyerek omuz silkti Margot. Lucien hediyelerimle dolu çantaya uzanırken, Antonio ona tatsız bir bakış attı. Önce şişeyi çıkardı ve bana şok içinde bakarken çenesi düşmüş gibi ağzı kapanmamıştı. "Olamaz..."

"Evet, oldu bile." diye sırıtarak cevap verdim. "Daha var, devam et."

"Mümkün değil, aman Tanrım." diye soludu, patenleri çıkarmadan önce şişeyi dikkatlice bir kenara bırakarak. "ŞAKA YAPIYORSUN. Bu gerçek olamaz, ağlayacağım şimdi."

Sevinçle kıkırdadım. "Bir şey daha var."

"Alvin, bu kadarına gerek yoktu." dedi şok içinde başını sallayarak patenleri de bir kenara bıraktı ve beyaz bir kupa çıkarıp dikkatlice incelemeden önce son bir kez çantaya uzandı. "Dünyanın Bir Numaralı Hamamböceği Öldürücüsü mü?"

"Evet." diye gururla söyledim, o da kıkırdayarak yanıt verdi ve kupayı bir kenara bırakıp ayağa kalkıp yanıma geldi. "Çok mutlu oldum, sana sarılabilir miyim?"

"Tabii ki." Ardından kollarını etrafıma doladı ve beni tam anlamıyla nefesimi kesecek kadar sıkı bir şekilde kucakladı.

"Bırak da nefes alayım." diye söylendim ve ardından özür dileyerek bıraktı, gülümsemesi yüzünden hiç gitmedi.

"Tüm bunlar sana ne kadara mal oldu?" Endişeyle sordu.

"Tüm banka hesabımı sömürdü." Umursamazca omuz silktim. "Şaka yapıyorum. Şişeyi gerçekten iyi bir fiyata aldım ama ayakkabılar bayağı pahalıya geldi, kupa ise orta halliydi."

"Benim için bu kadar çok para harcamana gerçekten gerek yoktu, Alv..." dedi üzgün bir sesle. "Hiçbiriniz yapmak zorunda değildiniz ama yine de gerçekten minnettarım. Hepiniz birer meleksiniz."

"Hadi, benim hediyemi aç." dedi Rowan ve Lucien başını sallayarak ağır ağır koltuğa yürüdü ardından Rowan'ın ona uzattığı çantadan kart setlerini çıkardı.

"Insanlığa Karşı Kartlar mı?" 

_____

> Insanlığa Karşı Kartlar: Ofansif mizahın ön plana çıktığı çoklu arkadaş grubuyla oynanan bir kart oyunu. Kartlarınızda çıkan kelimelerle cümleler oluşturuyorsunuz. Örneğin bir soru kartı çekiyorsunuz, kelime kartı çekenler elinizdeki cümlenin boşluk kısmı için ellerindeki komik olduğunu düşündükleri kelimeyi size sunarak cümle oluşturuyorlar.

> Alvin'in hediye olarak aldığı John Walker & Sons Diamond Jubilee şişesi;

> Alvin'in hediye olarak aldığı John Walker & Sons Diamond Jubilee şişesi;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Pest Control 🕷Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin