【ALVIN】
İronik bir şekilde, yatağımda mışıl mışıl uyurken şeytanın saati gelmişti. Yanağımı gıdıklayan bir şey hissettiğimde de şeytanın saatiydi. Bir şeyin lanet bir hamam böceği olduğunu anladığımda şeytanın saati tam olarak vurmuştu. Şaşırtıcı bir şekilde, üzerimde Winnie The Pooh boxerımdan başka bir şey olmadan yataktan fırladığımda ve evimin konforundan ayrıldığımda hâlâ şeytanın saati içindeydim.
Gecenin üçünde sokakta sadece boxerıyla dolaşan bir deli gibi göründüğümü düşündüm mü? Evet. Ama umursadım mı? HAYIR.
Çizgi film iç çamaşırı giyerken görülmek ne kadar küçük düşürücü olsa da, yeraltı dünyasının yaratığıyla karşılaştıktan sonra evimde bir saniye bile kalmayı düşünecek olmam cehenneme kar yağmasıyla eş değer olurdu.
Uzun lafın kısası, bu şekilde - tahmin ettiğiniz gibi - şeytanın saatinde komşumun verandasında dikilmiş hâlde duruyordum.
Komşumu daha önce hiç görmemiştim. Tabii ilk taşındığında şöyle bir bakış atmıştım ama hepsi bu kadardı. Hoş geldin hediyesi olarak ona biraz kurabiye ya da kek vermeyi bile teklif edemeyecek kadar utangaçtım ve denemek istesem bile sonunda tüm mutfağı ve kendimi ateşe vereceğimi biliyordum.
Yine de, Şeytan'ın altı bacaklı, minyatür bir versiyonunu görmüş olmak, tam bir manyak gibi kapısını çalmama yetmişti. Sebep olduğum gürültünün muhtemelen bu noktada tüm mahalleyi uyandırdığından da oldukça emindim. Ama, dürüst olmak gerekirse, içinde bulunduğum durumu göz önünde bulundurursak, ikinci kez düşünecek ruh halinde değildim.
Kapının gıcırdayarak açılması ancak bir iki dakika kadar sürdü ve benden sadece birkaç santim daha uzun olan, inanılmaz derecede sersemlemiş görünen bir erkek belirdi. Görünüşüne bakmak için zaman ayırmadım - ama cömert birisi olduğum için sizin için onu yine de tarif edeceğim.
Koyu renk saçları vardı, güneş ışığında hafifçe kahverengiye dönen türden bir koyu değil, bildiğiniz simsiyahtı. Öyle ki doğal görünmüyordu - sanki boyatmış gibiydi. Gözleri saçlarının rengiyle uyumluydu ve doğal olmayan bir şekilde koyu görünüyordu – Eleştiri olarak algılanmasın, benim açımdan koyu renkli gözler oldukça çekici aslında. - Yanaklarına ve burun kemerine sıçramış çilleri, orada burada birkaç soluk sivilce izinin yanı sıra yakışıklılığını bozmuyordu. Ve gecenin köründe delirmiş gibi kapısında bir yabancı görmenin verdiği şaşkınlıkla dudaklarını büzdüğünde, sağ yanağında küçük bir gamze belirdi.
"Seni tanıyor muyum?" Başını hafifçe eğerek sordu. "Yani, kusura bakma kaba görünmek istemedim ama-"
"Ben senin komşunu-" diye söze başladım, ama gözlerinin boxerlarıma takıldığını görünce duraksadım, sonra eğlenerek sırıttı ve bana baktı. "Pardon, ne diyordun?"
"Bu gülünecek bir şey değil." diye vurgulayarak konuştum. "Evimde hamam böceği var."
"Haşere kontrolünü çağırsana?" Kapıyı kapatmaya çalışmadan önce muazzam düşüncesini önerdi.
"HAYIR!" Çıkıştım. "Bu saatte neden haşere kontrolünü çağırayım?"
"Ee, neden beni bu saatte uyandırdın?" Yumruklarıyla gözlerini ovuşturarak iç çekti. "Tamam... Siktir et, o zaman burada uyumak ister misin?"
"Bu hamam böceğini ortadan kaldıracak mı?" diye homurdandım. "Flaş, flaş. Hayır olmayacak."
"Ama ertesi sabaha kadar rahat uyumanı sağlayacak, değil mi?" Sırıttı. "Yani bence gayet makul."
"Dalga geçmeyi bırak ve lütfen onu benim için öldür, böceklerden nefret ederim." diye itiraf ettim, köpek bakışıyla şansımı deneyerek.
"Bana öyle bakmayı kes," dedi bıkkın bir şekilde başını sallayarak. "Aptal gibi görünüyorsun. Daireni göster bakayım."
Söylediklerini kulak ardı etmeye karar verdim ve hemen önünden onu takip ederken evime doğru koşmaya başladım. Hafifçe kıkırdadığını duydum ve otomatik olarak bunun boxerımdan kaynaklandığını varsaydım ama bunu da görmezden geldim ve evimin kapısını iterek açtım. Takip edip etmediğini anlamak için omzumun üstünden hızlıca arkama baktım ve takip ettiğinden emin olunca parmak uçlarımda yatak odama girdim ardından hızla ışıkları açtım. Temkinli adımlarla kalp atışlarım hızlanırken odayı taramaya devam ettim ve küçük şeytanı çarşafımın üzerinde gördüğümde, en yüksek sesle çığlık kopardım ve komşum bana yargılayıcı bir bakış atarken koşarak odadan çıktım.
Utanarak boğazımı temizledim. "Şey, pardon.. Onu öldürmen için sana bir terlik getireyim mi?"
Cevap vermedi. Bunun yerine, yavaşça hamamböceğine doğru ilerlemeye başladı. Kafa karışıklığı ve endişeyle ona kaşlarımı çattım. Dikkatini çekmek için bir kez daha öksürür gibi yaptım. "Ya da hamam böceği spreyi getireyim mi?"
Yine cevap vermedi.
En son masa lambama uzanıp vermeyi teklif etmek için ağzımı açtığımda – bir hamam böceğinden kurtulmak için ne kadar ileri gideceğimi sormayın, teşekkürler - bu adam hamam böceğini anteninden yakalayıp pencereye doğru yürüdü ve camı açıp dışarı fırlattı. Çenem yere düşecek kadar açıldığında bana doğru döndü.
Her şey ağır çekimde ilerliyor gibiydi. Bana doğru gelmeden önce kaşlarını kaldırdı.
"Başka bir şey?" dedi elini kaldırarak -omzuma yumruk falan atmak için olduğunu sandım ama parmaklarını saçlarının arasından geçirip geriye doğru taradı - Söylemeye gerek yok, bir kez daha bana o yargılayıcı bakışını attı.
"Ona cidden dokundun mu?" İstemsizce öğürdüm.
"Evet ve şimdi gidiyorum." dedi yanımdan geçmeye başlarken ama aniden olduğu yerde durup arkasını döndü.
"Bu arada merak etme, Winnie the Pooh boxerından kimseye bahsetmem."
_____
OceanWind: Yeni kitabımızla merhabalar.
İyi okumalar dilerim, bol bol yorumlarınızı beklerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pest Control 🕷
Roman pour Adolescents❝Saat gecenin 3'ü, ne istiyorsun?❞ ❝Odamda hamam böceği var benim için öldürür müsün?❞ 〤 Alvin 24 yaşında olmasına rağmen böceklerden çok korkan biridir. Bu nedenle, bir gece dairesinde hamamböcekleri gördüğünde daha önce hiç konuşmadığı, çekici yan...