36. BÖLÜM

191 30 5
                                        

【ALVIN】

Biraz hararetli oynaşmamızın ortasında bir yerde Antonio yanımıza geldi ve insanoğlunun bildiği en yüksek çığlığı attı ve geri kalanını da uyandırdı. Oldukça utanç vericiydi ama sonunda hepimiz yatmaya geri dönmüştük. Lucien'le birlikte kanepeye geçmiştim, yerimiz dardı ve o arkama geçmişti. Bir kolunu belime atarak beni sıkıca kucaklamıştı.

O pozisyonda, kalbinin ne kadar hızlı attığını duyabiliyordum ve bu beni de geriyordu. Tam derin bir uykuya dalmak üzereyken kulağıma "Alvin? Bana döner misin?" diye fısıldadığını duydum.

Niyetini sorgulamadan tam olarak bunu yaptım ve göz teması kurduğumuzda yüzümün yandığını hissettim.

"İyi geceler." dedi sevimli, küçük bir sırıtışla, gamzesi belirmişti. Ben de aynısını söylemek için ağzımı açtım ama eğilip alnıma hızlı bir öpücük kondurarak sözümü kesti.

Ondan sonra bir şey söylemedi sadece gözlerini kapattı ve tamamen sessiz kaldı, kafam karışmıştı. Ama ben de çok yorgun olduğum için hiçbir şey demedim ve sonunda ben de uykuya daldım.

Sabah herkesten önce uyandım ve bu yüzden tüm eşyalarımı topladım ve doğruca eve gittim, başım zonkluyordu ve zihnimde dönen yüzlerce düşünce vardı. Sonunda çok ihtiyaç duyduğum soğuk bir duş aldığımda, ıslak saçlarımı bir havluyla kurularken kendimi kanepeme attım.

Her şeyi gözden geçirmeye başladım. Lucien ile iki ay ve birkaç günden oluşan tanışıklığımız vardı. Buz pateni yaparken öpüşmüştük. Lucien ve ben bir ökse otunun altında öpüşmüştük ve dealarca kez birlikte uyumuştuk.

Aşkımı öpmüştüm. Sevdiğim adam onu ​​öpmemi istemişti.

Ama hâlâ arkadaş mıydık, sevgili miydik?

Tam o sırada gözümün ucuyla bir hareket fark ettim ve baktığımda yerde lanet olası bir solucan olduğunu fark ettim.

"Yetti artık." dedim inleyerek telefonumu çıkarıp bir kez daha haşere kontrolününü numarasını çevirdim. Birisi nihayet cevap verene kadar birkaç dakika arama çalıp durdu.

"Merhaba. Size nasıl yardımcı olabilirim?"

"Merhaa, ben Alvin Russo." dedim. "Sizinle pek çok kez iletişime geçtim."

"Raporunuzu aldık, bize biraz daha zaman verin. Söz veriyoruz en kısa sürede ziyarete geleceğiz." dedi telefonu kapatmadan önce.

Ne kadar kabalardı. Cevap vermeme fırsat bile tanımadılar.

Yine de buna sinirden ölüp bitmeyecek kadar kafam doluydu.

Aşkımı öpmüştüm. Ve bu, bulutların üzerindeyim gibi hissettirmişti. Fırsatım olsa bunu yine yapardım.

Ancak, beni rahatsız eden bir düşünce vardı. Arkadaşlar gerçekten Lucien ve benim birbirimize davrandığımız gibi mi davranıyordu? Hayır. Durum ne olursa olsun, cevap her zaman hayırdı.

Koltuğuma uzanıp avuç içlerimi yüzüme bastırmadan önce sıkıntılı bir iç çektim. Bu çok stresliydi. Âşık olacağım son erkek olduğunu düşündüğüm eski sevgilim tarafından terk edildikten sonra tekrar aşka düşeceğimi asla hayal edemezdim. Ama çok fena yanılmıştım.

Bundan sonra ne yapmam gerektiğini düşünerek bir süre düşünüp taşındım ve bunun verimli olduğunu söylersem yalan söylemiş olurdum. O kadar tartıp biçmenin sonunda hiçbir şey bulamadım ve başlangıçtaki halimden daha kötü bir noktaya geldim.

Tam o sırada telefonum masanın üzerinde titremeye başladı ve cevap vermeden önce şaşkınlıkla doğruldum - bu sefer arayanın kim olduğunu kontrol etme zahmetine bile girmedim.

"Evet?" Monoton bir şekilde konuştum.

"Hey, Alvin?" Çok tanıdık bir ses karşılık verdi. "Benim, Lucien."

"Ah, hey!" dedim birdenbire neşeli ve heyecanlı bir şekilde. "Naber?"

Devam etmeden önce "Haha, birileri heyecanlandı." diye dalga geçti. "Sadece neden bu kadar erken ayrıldığını öğrenmek istemiştim? Diğerleri gitmeden önce evimde kahvaltı yaptılar. Bunu kaçırdığın için üzüldüm ayrıca burada olmadığın için kötü hissettim."

Neden söylediği her şey beni bu kadar utandırırken aynı zamanda özel hissettiriyordu?

Çünkü ona karşı hislerin var, aptal.

"Özür dilerim, düşünecek çok şeyim vardı." diye itiraf ettim, gerçeği ondan saklama zahmetine bile girmeden. "Sanırım biraz strese girdim."

"Ah..." diye cevap verdi bir anlık sessizlikten sonra. "Öpücük yüzünden olduğunu söyleme bana..."

Duraksadım.

Vay canına, bunu çok rahat söylemişti. Nasıl bu konuda hiç utanmıyor ya da çekinmiyordu? Keşke onun gibi olabilseydim.

"Şey, sanırım evet." dedim gülümseyerek.

"Çok özür dilerim." dedi endişeli bir ses tonuyla. "Seni istemediğin bir şeye mi zorladım? Öyle mi oldu? Gerçekten özür dilerim Alvin, ben-"

"Ne? Hayır, hayır öyle değil." diye sözünü kestim. "Aslında, çok istiyordum. Hatta düşündüğünden daha fazla."

"O hâlde sorun ne?" Kendimi çok suçlu hissetmeme neden olan yumuşak bir sesle sorguladı.

"Lucien..." diye başladım zor bir nefes alarak. Bu noktaya gelmiştik işte. Bundan sonra söylemeyi planladığım şeyle tüm hayatımı mahvetmek üzereydim.

"Sana karşı hislerim var."

Diğer taraftaki hatta sessizlik oldu.

Ve sonra telefonu kapattı.

Pest Control 🕷Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin