25. BÖLÜM

195 31 2
                                    

【ALVIN】

"Yani ona karşı hislerin var mı, yok mu?" diye sordu Rowan, tek kaşını kaldırarak.

"Aslında... Gerçekten bilmiyorum." diye söze başladım, ensemin arkasını kaşıyarak. "Dün gece onunla birlikteyken, senin ve Antonio'nun her zaman bahsettiğiniz o aptal kelebekleri hissettim."

"Olmaz..." diye mırıldandı Antonio. "İlk defa mı oldu?"

"Dürüst olmak gerekirse beni buz patenine götürdüğünden beri benimle olduklarını düşünüyorum." dedim utanarak. "O zamanlar varla yok arasındaydılar, bu yüzden fark edemedim. Ama dün gece biraz farklıydı."

"Demek ondan hoşlanıyorsun." dedi Delilah başıyla onaylayarak. "Dürüst olmak gerekirse, sevimli bir çift olacağınızı düşünüyorum. Komşunla çıktığını hayal etsene yani, herkese nasip olmaz."

Margot ona hızlı bir bakış attı, "Bu ne anlama geliyor? Benim kadar harika biriyle çıkacak kadar şanslısın. Milyonda bir denk gelecek varlığım."

"Milyonda bir aptal." diye kendini beğenmiş bir sırıtışla karşılık verdim, sonra kafama sert bir şaplak yedim ve ardından vurduğu  yeri ovuştururken tıkladım. "Bunu hak etmedim."

Rowan, "Evet, hak ettin. O yüzden zırlama." diye karşılık verdi dizlerinin üzerine çökmeden önce. "Her neyse, peki o senden hoşlanma belirtileri gösterdi mi?"

"Bilmiyorum, benim yanımda normal davranıyor." diye iç çektim. "Yine de çok erken değil mi? Onu yalnızca bir aydır tanıyorum. Çok hızlı ilerliyormuş gibi hissediyorum."

Antonio, "Ona baktıktan bir saniye sonra Rowan'a âşık oldum." diye sözünü kesti. "İlk görüşte aşk."

"Görünüşü yüzünden âşık olduğunu söylüyorsun yani?" Margot başını hafifçe eğerek sorguladı. "Tamam, anladım."

"Demek istediğim bu değildi!" Yüzünde yaramaz bir ifadeyle hiç çaba harcamadan yakaladığı yastığı Margot'ya fırlattı. "Demek iyi göründüğünü düşünmüyorsun? Öyle mi?"

"Omurganı kırmadan önce sözlerimi çarpıtmayı bıraksan iyi olur." diye tehdit etti.

"Kulağa oldukça yanlış geliyor." dedi.

"Meme uçlarınızı koparmadan ikiniz de çenenizi kapatın." diye araya girdi Rowan, kollarını göğüslerinin üzerinde kavuşturarak. "Her neyse, Alvin. Aslında bir şey getirdim."

"Neymiş?" Çantasına uzanıp bir kutu kurabiye çıkarmasını istedim.

"Bunu bizim için getirdim ama şu ne olduğunu bilmez hallerini çok dinledim, bu yüzden Lucien'e vermeni istiyorum. Harekete geç artık, anladın mı?"

"Bekle, gerçekten mi?" diye sordum şaşkınlıkla.

"İstemiyorsan yapmak zorunda değilsin tabii." dedi umursamaz bir omuz silkmeyle.

"Ah, kesinlikle istemiyor." diye araya girdi Antonio, ağzımdan tek kelime bile çıkmadan. "Boş verin, biz yumulalım işte."

"Bunlar çok iyi görünüyor." diye yorum yaptı Margot, neredeyse ağzının suyu akıyordu. "Ama midemde daha iyi görünürler."

"Beyler saygısızlık etmeyin." diye sözünü kesti Delilah keskin bir bakışla. "Rowan, bence çok naziksin. Alvin, bunları ona vermeyi denemelisin. Bence bu gerçekten hoşuna gider. Kimler benimle aynı fikirde?"

Margot ve Antonio bir ağızdan, "Ben değil!" diye bağırdılar.

"Sizin ne düşündüğünüz kimsenin umurunda değil zaten." dedi Rowan, kurabiye kutusunu bana vermeden önce gözlerini devirerek. "Git adamını getir, kaplan."

"Şimdi mi?" Aptalca sorguladım.

"Kalk getir. " diye alay ettiler. "Bugün korku hikayesi günü, bugün için hazırladığım hikayeyi kaçırmanıza izin veremem. İnan bana aklınızı başınızdan alacak."

Delilah heyecanla, "Korku hikayesi gününü bekliyordum!" diye ciyakladı. "En son sonuncusunun üzerinden yıllar geçmiş geliyor."

Korku hikayesi günü, arkadaş grubumuzda ayda bir yaptığımız etkinlikti. Basitçe, sırayla internette okuduğumuz en korkunç hikayeleri birbirimize anlatırdık. Kulağa ne kadar çocukça gelse de oldukça eğlenceliydi - ve hepimiz bundan sonra uykuya dalmakta sorun yaşardık.

"Tamam çocuklar, hazır mısınız?" Rowan ellerini ovuşturarak hevesle sordu.

"Tabii, bezler altımızda. " Margot omuz silkti. "Göreyim seni."

"Tamam. Bir zamanlar-"

"Uh-oh, klasik 'bir zamanlar' cümlesiyle başladı. Artık bunun korkutucu olmayacağını biliyoruz." esnedim.

"Sus ve dinle!" diye cırladı. "Dediğim gibi bir zamanlar küçük bir kulübede yaşayan aile varmış. Bir gün eşyalarının kaybolduğunu fark etmişler. Mücevherler, kitaplar, çantalar, pahalı giysiler... Mutfaktaki yiyeceklerin de çok çabuk tükendiğini fark etmişler. Tüm bunlara neyin neden olduğunu bulmak için her yeri aramışlar, ancak bir sonuca ulaşamamışlar. Bu da aile bireylerinin birbirlerinden şüphelenmesine yol açmış."

Delilah, "Bunun nereye varacağını zaten biliyorum." diye somurttu ve ardından hikayelerine fazla dalmış olan Rowan tarafımdan susturuldu.

"Her neyse, bir gün, ailenin en büyük kızı uyurken odasında bir şeylerin hareket ettiğini duymuş. Ne kadar korkmuş olsa da, sesin kaynağını aramaya çalışmış ve sonra havalandırmasına bakmış. Ancak bu büyük bir hata olmuş... Bilin bakalım ne görmüş? Ona bakan bir çift göz!"

Sessizlik.

Hepimiz sessizce ona baktık.

Gözümün ucuyla bir şey fark ettiğimde, çığlık atıyor veya ona bu hikayenin hiçbir şekilde korkutucu olmadığını veya daha çok komedi olduğunu söylememiştik.

Çünkü ilk çığlığı ben atmıştım.

"HAMAMBÖCEĞİ!"

Ve evde küçük kıyamet koptu.

Pest Control 🕷Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin