10. BÖLÜM

295 39 5
                                    

【ALVIN】

Gerçekleşen tüm olayları arkadaşlarıma anlatmayı bitirmiştim ve bu süreçte sessiz kalmışlardı. En hafif tabirle (Onları nasıl da susturduğumu gördünüz mü?) Tüm şakalar bir yana, durum bize söyleyecek çok şey ama aynı zamanda çok az şey bırakmıştı. Hayatımızda yaşadığımız en karanlık anları birbirimize yeniden anlatmamız tam olarak böyle oluyordu. Yine de bu oldukça büyük bir olaydı çünkü ne zaman onlarla birlikte olsam konuşmalarımız hiç bu kadar hassas konulara değinmemişti.

Ama aynı zamanda bu konuşmayı yaptığımız için çok minnettardım çünkü kendimi onlara daha önce hiç olmadığı kadar yakın hissettim. Geçmişten gelen basit hatıraların kalbimde bu kadar derin, açık bir delik açma gücüne sahip olacağını hiç düşünmemiştim. Garip olduğu kadar kendimi çaresiz ama aynı zamanda rahat hissettiriyordu.

Antonio, bir anlık sessizliğin ardından, bir insanın hissedebileceği her türlü acıyı yansıtan buruk tebessümle "Yaşanılanların beni böylesine etkilemesini beklemiyordum." diye söze başladı. "Kendim hakkında her zaman, beni benden daha az tanıyan insanların yön vermesine ve tüm hayatımı etkilemelerine izin vermiştim."

Bu boğazımda düğümlenen ve içimde biriken birçok cümleyi oluşturmuştu. Daha önce ben de aynı şekilde hissetmiştim. İnsanların sözlerinin seni etkilemesine izin vermek... O insanlar benim kendi ebeveynlerimdi. Sözlerinin bir hançer şeklini almasına izin verdiğim için pişmandım ve zaman geçtikçe cildime kazınan çizgiler halinde kendilerini göstermeye başlamışlardı. Hayatımın sonuna kadar benimle kalacak çizgilerdi. Ve sessizliğimizin altında birçok hikaye yatıyordu.

Düşündükçe kendimi daha çaresiz hissediyordum. Sözlerinin beni parça parça ayırmasına, beni paramparça etmesine ve ikisiyle birlikte dünyadaki son insan olsam bile bana bir saniye bile bakmazlarmış gibi hissettirmesine gerçekten izin vermiştim. Bu düşünce eskiden kalbimi sızlatsa da artık hiçbir şey hissetmiyordum. Ailemi düşündüğümde hissettiğim tek şey hissizlikti. Onlara 'anne, baba' diye hitap ederken bile alışagelmiş kalıplardan ötürü dilimden dökülüyordu ve bu onların en ufak bile hak etmedikleri bir unvandı.

Hayatım boyunca başka birine vermeyi isteyerek geçirdiğim bir unvandı. Gerçekten anne ve baban olarak anmayı tercih edeceğin iki kişiye sahip olma isteği duygusu. Bir zamanlar evim dediğim o yeri terk etmek ve bir daha asla geri dönmek istememe hissi, gidecek hiçbir yerim olmasa bile. Bir noktada kendimi sokaklarda çürümeye bırakmayı bile düşündüm. Onların olmadığı her yer benim için dünyanın en iyi yeriydi.

Konuşma devam ederken, kelimeler artık onları duyamayacağım bir noktaya gelip arka planda kayboldu. Gözlerimin etrafını yakan ve her an akmakla tehdit eden gözyaşları okyanusunu kırpıştırarak uzaklaştırmaya fazlasıyla odaklanmıştım. Sonra bakışlarımı bileğimde solmaya başlayan yara izlerine çevirdim. Solmakta olan yara izleri, evet... Ama hiçbir zaman kaybolmayacaklardı.

Zihnime akan görüntülerle titrek bir nefes verdim, hıçkırıklarımın sesi duyulmasın diye elimle ağzıma bastırarak banyomun zemininde oturmuştum. Daha 12 yaşındaydım. O günler benim için sadece pişmanlıktan ibaretti.

Kırılmış ama aynı zamanda da kızgın hissediyordum. Çocukluğumu huzur içinde yaşamama izin vermeyen anneme, babama ve kendime kızgındım. Oradan taşındıktan sonra zamanımı artık çocukluğumu geri alamayacağım için, onların beni ele geçirmelerine izin verdiğim için kendime kızarak geçirmiştim.

Ama yine de, bu yaralar olmadan şimdiki ben olmazdım.

Delilah "Sizinle tanıştığım için gerçekten çok minnettarım çocuklar." diye söze başladı, sesi fısıltıdan biraz daha yüksekti. "Hiç göstermedim ama evden kovulduktan sonra hayatımın en karanlık döneminden geçiyordum. Bir ay kadar sokaklarda kaldım." Devam etmeden önce acı bir şekilde güldü. "Margot onun evinde kalmama izin verdi ve sonra geri kalanınızla tanıştım."

"Ben de minnettarım." diye mırıldandı Rowan, tırnaklarıyla oynayarak. "Siz olmasaydınız şu anda burada olur muydum bilmiyorum. O yüzden benim kurtarıcım olduğunuzu içtenlikle söylebilirim."

Margot, Rowan'a sempatik bir gülümseme gönderdikten sonra onu rahatlatmak için uzanıp ellerini tuttu ve "Duygusal bir tip olmadığımı biliyorum ama sizler benim hiç sahip olmadığım o ailesiniz." dedi. "Çocukluğumu boktan ebeveynlerimi ve kardeşlerimi asla ailem olarak görmeyişimle geçti ama sizler bana sevgi dolu bir ailenin gerçekte nasıl olduğunu gösterdiniz ve bunun için ne kadar teşekkür etsem az."

Antonio "Umarım hiçbirinizi kaybetmem." diye konuştu. "Bu kulağa sevimsiz gelebilir ama gitmeyi seçerseniz, benim bir parçamı da yanında götürecekmişsiniz gibi geliyor."

"Ben de aynı şekilde hissediyorum." dedim sonunda. "Sizler, isteyebileceğim her şey ve daha fazlasısınız. Her birinizi her zaman seveceğim. Rowan, saçlarımın kirpiye benzediğini söylesen bile seni tüm kalbimle seviyorum. Delilah, doğumda beni düşürdükleri için böyle göründüğümü söylemene rağmen seni seviyorum. Margot, hayati organlarımı mahvetmekle tehdit etmene rağmen seni seviyorum. Ve Antonio, o lanet kekleri bensiz bitirmiş olmana rağmen seni seviyorum."

Esprili ama içten konuşmamdan sonra, grup gülmeye başladı - kahkahalar nihayet sustu ve Antonio yüzünde umut dolu bir ifadeyle bana doğru eğildi.

"Sonsuza dek ve her zaman?"

"Sonsuza dek ve her zaman." diye onayladım.

Pest Control 🕷Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin