8. BÖLÜM

277 35 1
                                    

【ALVIN】

Tepsi bir süredir mutfağımda duruyordu çünkü iade etmeyi tamamen unutmuştum. Ona kekler için teşekkür etmeyi ve yanmış kekler vermeye çalıştığım için özür dilemeyi bile unutmuştum. İşle ve şu haşerelerin kontrolünü ele geçirmekle o kadar yoğundum ki alzhemir olup çıkmıştım.

Ancak hafta sonu geldiğinde, kanepemde oturmuş bir saatlik Peppa Pig derlemesini izlerken kafama dank etti. Hatırladıktan sadece bir iki saniye sonra tepsiyi aldım ve ışık hızıyla dairesine koşturdum. Evin kapısından tanıdık bir sesin geldiğini duyduğumda kapı zilini çalmak üzereydim.

O'ydu ve sesi kızgın geliyordu.

Normalde, merak beni ele geçirirdi ve kulak misafiri olurdum çünkü bildiğiniz gibi görgü kurallarına vâkıf değildim. Ancak bu kulağa oldukça ciddi geliyordu, bu yüzden tepsiyi verandada bıraktım ve eve dönmek için arkamı döndüm. Bunu yaptıktan sonra, penceremin panjurlarını kapatmak için oturma odasına girdim - ve şimdi onu net bir şekilde görebiliyordum.

Sırtını evin duvarına yaslamıştı, bir eliyle telefonunu kulağında tutuyordu ve diğer eliyle saçını çekiştiriyordu, bu da hüsran ve öfkeyi yansıtan bir hareketti. Neden perdeyi kapatıp kendi haline bırakmadığımı bilmiyordum. Söylediği tek kelimeyi bile duyamadım ve dürüst olmak gerekirse, duyamadığıma da sevindim. İnanılmaz derecede hayal kırıklığına ama aynı zamanda öfkeli görünüyordu, bu korkutucu bir manzaraydı.

Bakışlarımı nedense ondan çekemedim, bu yüzden onu izlemeye devam ettim. Aradan birkaç dakika geçtikten sonra telefonu kulağından çekip kapattı ve yatağın üstüne fırlattı. Ardından, gergin bir nefes vermeden önce avucunu alnına dayadı. Ve kafasını kaldırıp pencereme baktı.

Sonra gözlerimiz buluştu.

Bir kez daha, yatak odasındayken beni ona bakarken yakaladığı zamana döndüm. Tepkisi aklımdan asla çıkaramayacağım bir şeydi. Çabucak bir kurnazlık düşündüm ve yakındaki masadan rastgele aldığım bir bezle pencereyi temizliyormuş gibi yapmaya başladım.

Başka tarafa döneceğini, kaşlarını çatacağını ya da en azından bana hoşnutsuzluk ya da hayal kırıklığıyla bakacağını tahmin etmiştim ama yüzünde boş bir ifadeyle bana bakmaya devam etti. Bir insanın gerçeklikten ne kadar uzaklaştığını veya hissettiği acıyı etrafına yansıttıkları türden bir boşluk değildi. Artık ne kadar yorgun olduğunuzu söyleyemediğiniz türden bir boşluktu. Artık ne kadar mahvolduklarını veya akıllarından neler geçtiğini anlayamadığınız bir boşluktu. Bir dalga gibi ansızın yükselecek ve her yeri aynı anda vuracak bir boşluktu. Yaşadığınız sürece, son nefesinizi vereceğiniz ana kadar sizinle birlikte kalacak türden bir boşluktu.

İçimde bir şeyleri harekete geçiren türden bir boşluktu. Onu öyle görmek beni meraklandırdı. Beni ilgilendirmediğini biliyordum ama merak etmekten de kendimi alamıyordum. Bu adam, hayatını bu noktaya itecek kadar nelere katlanmak zorunda kalmıştı? Ona bakan herkes içinde bir şeylerin kırıldığını görebilirdi ama hiç kimse içinde bulunduğu kötü durumun ardındaki sebebin ne olduğunu anlayamazdı ve ben de kendimi buna bir yanıt için can atarken buldum.

Nasıl onun yanında olduğum her seferinde çok neşeli görünüyordu da ve hiçbir şey yokmuş gibi davranabiliyordu? Ama nasıl yalnızken bu kadar kırgın ve parçalanmış görünebiliyordu? Ve neden ben onu bu kadar çok merak ediyordum?

Meraklı düşüncelerimin arasında gözlerimin sonunda onunkilerle buluştuğunu fark ettim. Şu an resmen bir bakışma yarışına girmiştik. Başını çok hafifçe yana eğdi ve sorar gibi kaşlarını çattı; 'Neye bakıyorsun?'

Panik halinde başımı salladım ve ona mahcup bir şekilde gülümseyip panjurlara uzanmadan önce elimdeki bezi kenara koydum. Bunu yapar yapmaz, ilk başta yaslandığı duvardan uzaklaştı ve ben panjurları indirirken, ikinci bir bakış atma zahmetine girmeden arkasını döndü ve içeriye doğru yürüdü.

Ancak, orada kesin olarak kalan bir şey oldu ve bu da benim merakımdı. Artık ateş fitillenmişti ve bu yolun geri dönüşü yoktu. Onun dünyasını tanımak istemem için bana kapıyı biraz olsun aralaması yeterliydi.

Ve sonra ne kaybettiğini tam olarak öğrenecektim. Şu an yaşadığı hayat üzerinde ne kadar az kontrolü olduğu ve bir yandan ilerleyen bağımlıklarına sahiptim – ama en çok da kendisini öğrenmiştim.

Kendini kaybetmişti.

Yan yana yaşadığımız üç yıl boyunca yollarımızın hiç kesişmediğinin ve şimdi küçük bir haşere sorunu yüzünden içinde yaşadığım dünyadan çıktığımın ve onunkine dâhil olmaya çalıştığımın farkındaydım.

Ama hangi sebeplerle başlamış olursa olsun, kendisini bulmasına yardım etmek istedim.

Pest Control 🕷Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin