Ben geldimmmm.
Tarih:10.06.2023
Saat:23.32Gün bitmeden yetiştirdim sonunda.
Bugün okuyucularımdan birinin doğum günü. AyseraBrkan
Doğum günün kutlu olsun aşkım.Bu bölüm senin için.
Sizler nasılsınız?
Nasıl gidiyor hayat?
Yorumlarda buluşalım aşklarım.
İyi okumalar.
"İki saat sonra iki tim için gazinoda güzel bir masa istiyorum. Fazladan misafir de gelecek. Herkese yetecek şekilde yap yemekleri üsteğmen Arslan. Yoksa bir dahakine bu kadar kolay bir cezayla kurtulamazsın."
İki tim+ misafirler= Ordu.
Birşey dememe kalmadan arkasını dönerek ilerlemişti albay.
Omuzlarım çökerken kendimi yere atıp panda gibi yuvarlanasım vardı.
"Kolay gelsin komutanım." sırıtarak konuşan imama döndüm.
"Sana pamuğu ben tıkarım imam." dediğimde eliyle ağzını fermuar kapatır gibi yaparak sustu. Ama gülmeyi kesmedi.
"Güzelim şimdiden ellerine sağlık. Yardım lazımsa erleri gönderelim sana." diyen Oğuz'a döndüm bu sefer.
Bu çocuk bazen nerede nasıl konuşmasını gerektiğini bilmiyor.
"Kara beni delirtmeyin. Defolun gidin nereye gidecekseniz." dedim silahlarımı bırakmak için yürümeye başlarken.
Herkesi arkamda bırakarak ilk ben ilerledim. Zaten benden sonra da deli fişek helikopteri piste indirdiği için diğerleri de arkamdan gelmişti.
Üniformalarımı Eda'yla ikimize verilen odada değiştirip hızla gazinoya geçtim. Odadayken Eda yardım etmek istese de kabul etmedim.
Kolları sıvamak ve acele etmek lazımdı.
Gazinoya girdiğimde Cihangir albayın postası Osman içerideydi.
"Komutanım sizin için gazinoya girişi yasakladı Cihangir komutanım. Gönlünüzce yapacakmışsınız. Kendisi çok açmış." dediğinde ağlamak istedim.
"Sağol Osman. Sende gel yemeye." dedim.
"Kaçar mı bu fırsat komutanım? Tabiki gelecem." dedi ve gülerek çıktı gazinodan.
O da haklıydı tabi. Üzüm üzüme baka baka kararırmış.
Senelerdir Cihangir albayın yanında bende olsam delirirdim yani.
Ellerimi yıkayarak işe giriştim. Poşetlere baktığımda un, nişasta, yumurta, kabartma tozu, kaşar, patetes ve dahası vardı.
İki hakkım vardı. Ya kahvaltı türü atıştırmalık, yada yemek.
Yemek yüksek ihtimalle yetişmezdi.
Hemen yumurtalardan alarak kırdım. Poğaça için hızlıca hamur yoğururken bulduğum tepsiye içine kaşar koyduğum poğaçaları dizdim.
Gazino timler içindi. Küçük denemeyecek kadar büyük bir mutfağı vardı.
Poğaçayı fırına koyarken temiz leğene bu sefer de ağlayan pasta için kırdım yumurtaları.
Biraz altın günü gibi olacaktı ama yapacak bişeyim yoktu.
Kek hamurunu da kalıba döktüm. Poğaçalar çıktığı gibi onu koyacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POYRAZ
RomanceGözlerimi kapatmamak için güç sarfetmiyordum. Hayata tutunmak için bir çaba göstermiyordum. Sağımda bekleyen bedenin yere yığılması ve silah seslerinin çoğalmasıyla gülümsedim. Biz Türk'tük. Yeri gelince Koca Seyit olur 215 kilo mermi taşırız, yer...