İlk tanışma anlarını yazmak cidden aşırı heyecan vericiydi ;)SAR BU ŞEHRİ 🕯️
Bir taksiye binip konumu gösterdiğimden bu yana yirmi dakika geçmişti. Tahminlerine göre az kalmıştı.
Meva Teyze'me ve Hasan amcama yemeğe gidiyordum. Tabi benimle aynı yaşta olan ve kızıyla tanışacaktım.
Hayır, tanıyordum ama küçük olduğum için unutmuştum.
" Hanfendi geldik, burası."
" Ne kadar?"Diye sordum," Yetmiş." Cüzdanımı çıkartıp, ücreti verdim ve taksiden indim. Ev iki katlıydı, daha içeri girmeden bile anladım büyük bir bahçesi vardı.
Dış kapının zilini çaldım ve açılmasını bekledim. Çok değil bir kaç saniye sonra kapı sesli bir şekilde aralanmıştı.
Kapıyı açıp içeri girdim. Tahmin ettiğim gibi bahçe oldukça büyüktü. Ve arka bahçesi de vardı. Kapıya doğru yürüdüm ve zile basıt tam önünde durdum.
Kapının yanında asılı olan yazıya çevrildi gözlerim.
Esender ailesi.
Esender?
Uraz Esender?
Bir dakika, taşlar birbirine oturmaya çalışıyordu. Düşüncelerimden sıyrılmam çok zor olmamıştı. Açılan kapı ve Meva teyzenin sesiyle dünyaya geri dönmüştüm.
Hoş geldin Lina, burası karmaşık bir dünya!
" Lina'm, hoş geldim güzel kızım." Meva teyze sevecan bir tavırla bana sarıldığında gülümseyip bende ona sarıldım. " Hoş buldum Meva Teyze'm nasılsın?"
" İyiyim, biz iyiyiz sen nasılsın yavrum." Diyerek benden ayrıldı. " İyiyim işte." Demekle yetinmiştim." Hadi geç içeri, Hasan amcan seni bekliyordu. Yemeklerde hazır zaten."
İçeri girdiğimde kısa bir hol ve yukarı çıkan merdivenler karşılaşmıştı beni. Meva teyze önde ben arkada olmak şekilde içeriye doğru ilerledik. Koca bir salon köşede bulunan yemek masası ve diğer bir odada da mutfak bulunuyordu.
" Lina'm hele şükür be. Özlettin kendini." Hasan amcayla kucak dolu bir sarılmadan sonra beni masaya oturtular. Masa beş kişilik olarak hazırlanmıştı. " Kızım, abini de çağır. Masaya oturuyoruz, misafirimiz geldi." Meva teyze bana bakıp Hasan amcanın yanına oturdu.
Benim karşımda olan iki sandalye boş kalacak şekilde. " Hani misafir dedim ama lafın gelişi, sende bu evin çocuğusun. Burada büyüdün sayılır. Sen hatırlamazsın ama biz iyi biliriz senin bebekliğini Hasan amcanla." Hafifçe gülümsedim.
" Meva Teyzem."
" Söyle gülüm."
"Küçüklük fotoğrafım sizde varmı?"
" Var tabi kide, yemekten sonra istersen hep birlikte bakarız. Benim çocuklarında var, hata birlikte çekilmiş olduğunuz fotoğraflarda var. O zamanlar Hasan amcanın fotoğraf makinesiyle çekmiştik." Dediğinde merakla sordum.
" Hâlâ varmı o fotoğraf makinesi?"
" Var bizim oğlan kullanıyor, seviyor öyle fotoğraf çekmeyi." Dedi Hasan amca gurur duyan ses tonuyla.
Gözüme storyi de paylaştığı fotoğraf makinesi geldi. Tahmin ettiğim şeyse, onu bulmuştum. Ama bu kadar yakınımda olupta, hatırlamam saçmaydı değil mi?
" Heh şükür be kızım, geliyor mu abin?" Arkadan gelen adım seslerini duydum bir süre. " Gelecekmiş birazdan."
Tahminlerim doğru çıktı.
Kız görüş alanıma girdi. Badem Esender. Sandalyeyi çekti, tam karşıma oturdu. " Lina bak kızım Badem. Senden bir yaş küçük ama olsun belki iyi anlaşırsınız."
" Memnun oldum Lina," Dedi imalı sesiyle. " Aslında tanışıyoruz aynı okuldayız, değil mi Badem." Sahte bir gülüşle, bana baktı. " Hı, hı." Masanın yan tarafına koyduğum çantamdan telefonumu çıkardım ve sohbetlere girdim.
Lina: Görelim bakalım şu abiyi.
Lina: Bence tam zamanı, naz yapmada in,
Lina: Uraz Esender!
Uraz görüldü.
Uraz: Emriniz olur.
Hazır mısın?
Lina: Sorunu şimdi anladım, hazırım merak etme.Heyecanlıyım he
Uraz: Ölüyorum heycandan.Lina: Hadi ama ;)
Telefonumu geri çantama koydum ve önüme döndüm. " Serpil sen servise başla. Bu hergele oğlan yine oyuna daldı herhalde."
" Badem, geleceğim dedi mi?"
" Gelir anne, neden gelmesin. Heyecanlıydı biraz." Dedi bana bakarak aynı daha deminki imasıyla.
" Neden heyecanlı olsun, kızım. Alt tarafı yemek." Dedi Hasan amca merakla." Bilmem özenle hazırlanmış bir de. " Dedi Badem. " Allah Allah, ne oldu bu oğlana ya?" Dedi bu kez Meva teyze.
Bir kaç dakika sonra, tam yemeğe başlamıştık ki merdivenlerden gelen adım seslerini duyduk. Uraz hele şükür aşağıya iniyordu. " Ah be oğlum," Dedi sitemkar sesiyle Hasan amca. "Geldim baba." İlk defa duyuyordum sesini ve bunun bir tarifi yoktu.
Arkamı döndüm, beyaz ayakkabısı çarptı gözüme ilk. Sonra bana sorduğu gibi beyaz şortu. Gri tişörtü. Ve ortadan ayrılmış alnına düşen sarı, kumrala dönük saçları.
İstemsizce gerilmiş, ve sert bir şekilde yutkunmuştum. Geldi, geldi ve tam önümde durdu. Elini uzattığı, bu hareketi ayağa kalkmama sebep olmuştu.
" Geç kaldım kusura bakmayın, Uraz ben. Barış Uraz. Siz?"
O an sadece gözleri vardı aklımda.
Gözlerin hangi renk ki senin,
Karşına çıktığım o gün görürsün artık.
Gözleri maviydi. Çok açık bir mavi, Ege Denizi mavisi.
" Mavi." Dedim sadece elimi uzattım havada kalan elini tutum ve sıktı. Arkadan Meva teyzenin ve Hasan amcanın gülme sesi geliyordu.
Ve hata, evet Badem bile gülüyordu. " Af buyur?" Dediğinde güldüm. Bu kelimeyi ondan ilk defa sesli duyuyordum.
Sesi neden bu kadar güzeldi?
" Eee, şey Lina, Lina Naz. Memnun oldum Barış Uraz."
" Bu memnuniyet bana ait, güzelim."
🍫
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAR BU ŞEHRİ | Texting
Подростковая литература🍹Sar Bu Şehri | Texting Yaşadığımız şehir sana, bana, çocuklarımıza yuva oldu. Sımsıkı sardı. Bu şehir onları sarsın, onlarda birbirlerini. (...) X: Sar bu şehri, Lina! Lina: Bütün şehrin yükü neden bana kalıyor acaba? X: O zaman beraber saral...