23.

6 1 0
                                    


Ertesi gün.

SAR BU ŞEHRİ 🕯️

" Badem Uraz gelmedi mi?" Koridorun ortasında durup Badem'e seslendim. " Kendini raporlu bildirdi. Kötü gibiydi, siz tartıştınız mı?"

" He yok önemli bir şey değil." Badem kafasını salladı ve sınıfına girdi. Koridorda kafa karışıklığı içinde kala kaldım.

Hızlıca sınıfımda girip, çantamı aldım. Daha öğlen saatindeydik. Okulun bitmesine üç saat vardı. Ama daha fazla bekliyemeyecektim.

" Nereye böyle erkenden?" Diye sordu Alperen." İşim var benim, gitmem gerekti."

" Kızım ne işi böyle acil, çıkışta git."

" Yok, bekleyemem." Sınıftan çıktım. Okuldan çıktığım gibi, taksi bulup yolu tarif ettim.

Kaç dakika sürdü bilmiyorum ama kapının önünde buldum kendimi. Evde kim olabilirdi başka. Meva teyze evde midir acaba?

Buraya kadar geldin, bul bi yalan.

Kapıyı tıklattığımda, Serpil abla açmıştı. " Hoş geldin, Lina kızım. Meva hanım yok ama."

" Ben Uraz'a bakmıştım ama. O evde değil mi?"

" Evde, evde odasındaydı. Ben çağrıyım istersen." Tam arkasını dönmüş giderken. " Serpil abla ben çıksam yanına, çağırma şimdi."

" Eh madem öyle istiyorsun, çık bakalım. En son oda." İçeri girdim," Şu kahveyi de götür o zaman. Sana da yapayım mı?" Hayır anlamında kafamı salladım. Tepsiyi alıp merdivenlere yöneldim.

İlk geldiğim günkü gibi bir yanda lavoba diğer yanda altı tane kapı vardı. Koridora yöneldim ve en sondaki odanın kapısını yavaşça açtım. Sessiz olmaya çalıştım.

Uraz kulaklığını takmış bilgisayarda oyun oynuyordu. " Buyrun kahveniz."

" Sağ ol Serpil abla koy şuraya." Dedi arkasını dönmeden. Kahveyi koydum. Omzuna dokundum, diğer elimlede kulaklığını çıkardım. "Lina." Ona doğru eğilip dudaklarımızı birleştirdim. Oda refleks olarak bir elini belime koymuştu. Saç tutamlarıyla oynadım.

Dudaklarını dudaklarımdan ayırdı. " Ne işin var burada?"

" Ne yapabilirim. Mesajlarıma soğuk cevap verdin. Ne okula geldin ne aradın." Bir şey demeden yüzüme bakıyordu. " He bir de kahveni getirdim." Dedim masadaki bardağı işaret ederek. " Bırak şimdi kahveyi."

Bu kez o birleştirdi, dudaklarımızı. Beni kendine çekip bacağına oturttu. Soluk soluğa ayrıldım ondan." Az daha unutturuyordun. Bir de seni ne kadar çok sevdiğimi söylemek için geldim." Dedim gülerek. Ve tekrardan birleştirdim dudaklarımızı.

Bir kaç saniye sonra şaşkınlıkla dudaklarını ayrıldı ve bana baktı. " Ne dedin, bir daha söyle."

" Öncelikle dün aklımı başıma getirdin. Bütün gece düşündüm. Uyuyamadım. Okulda konuşurum dedim ama gelmedin. Uraz, ben seni cidden seviyorum. Hani dün saydın ya, evet işte bir dakika bile sensiz geçmiyormuş bunu buraya gelene kadar milyon kere anladım."

Dudaklarına yayılan gülüşünden öptüm. Yanağından bir kaç kere öptüm. Üst dudağından ayrı, alt dudağından ayrı öptüm. Burnundan öptüm.

Gülümseyerek ona baktığımda bana öyle güzel bakıyordu ki, bir kere daha şükrettim.

" Lina, ben seni sevmiyorum." Dediğinde şaşkınlıkla ona baktım. " Ben sana aşığım kızım." Derin bir nefes verdim. " Ödümü kopardın." Dedim hafifçe koluna vurarak. " Sen uyumadım mı dedin?"

" Hemde hiç, senle küsken nasıl uyuyabilirim." Bacaklarımdan tutup beni kucağına aldı." Sen uyudun mu yoksa?"

" Cık, uyuyamadım. Aç mısın peki?"

" Kahvaltı bile yapmadım." Kafasını onaylarcasına salladı. " O zaman Serpil ablaya söyliyim de bize güzel bir kahvaltı hazırlasın. Sonra bu gece burda kal, seni odamda saklayayım." Gülümsedim. " Yok kahvaltı işi tamam ama Meva teyzeye ayıp olur."

" Cık, olmaz. Ben saklıyım. Kapıyı da kitledim mi hiç kimse bir şey anlamaz."

" Kaç kız attınız odanıza Uraz bey?"

" Saymadım." Dediğinde beni yatağına oturttu ve telefonunu eline aldı. " Serpil abla rica etsem bize kahvaltı hazırlayıp odaya getir misim. Tamam. He birde Lina'nın burda olduğunu akşam annem eve geldiğinde söyleme."

Telefonu kapattığında çatık kaşlarla ona baktım. Yanıma oturdu ve sırıtarak bana baktı. " Şaka yaptım güzelim, senden başkasını atmadım, atmamda. "

Rahatlamış bir şekilde gülümsedim. Elimi tutu ve yanağımdan öptü." Demek bensiz uyuyamadın." Dediğinde nefesi yüzüme değiyordu. Sonra burnumdan. " Bana çok aşıksın yani." Alnımdan, çenemden. " Bensiz bir dakika bile geçmiyor." Boynumdan, en sonunda dudağıma küçük bir öpücük bıraktı. " Bir daha söyler misin güzelim ne kadar seviyorsun beni."

Mest olmuş bir şekilde ona baktım. " Çok." Dediğimde Uraz sesli bir şekilde kahkaha atmıştı. " Ya dalga geçme."

" Yok geçmiyorum. Sadece hayran oluyorum. Her gün, her saat, her dakika." Gülümsedim ve ona sarıldım.

" Hani dedin ya seni sevmiyorum diye, aslında bende sevmiyorum. Sana aşığım Barış Uraz Esender." Kollarını belime doladı ve oda bana sarıldı." Bende her zerrene aşığım Lina Naz Duran."

🍫

;)

Küçük bir itiraflı bölümcük.

SAR BU ŞEHRİ | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin