SAR BU ŞEHRİ 🕯️Uraz&Lina
Pazartesi
" Bir şey oluyor. Alp ve kardeşimin arasında. Badem'e soruyorum, net bir şey demeden kapatıyor konuyu. Hadi diyorum Alp'i arayayım, o da açmıyor. Mesajlarımada müsait değilim diye dönüş yapıyor. Güzelim bunlar sevgili oldular değil mi?"
Yutkundum, maalesef bu konuya açıklık getirmem için top bana atılmıştı. Neymiş Uraz bana kızmazmış.
Telefonun diğer tarafında kendini zor tutuğunu biliyordum." Ya bunda kızmanı gerektirecek bir şey yok ki sevgilim. Seviyorlar birbir-"
" He seviyorlar yani. Tamam güzelim kapatıyorum ben."
" Uraz sinirlenmen gereken bir konu yok ki?" Bu gibi konularda Uraz'ı nasıl yatıştırırdım bilmiyordum.
" He ben abartıyorum. Zaten başından beri bilip bana söylememişsin. Neşe gruba yazmasa ben çakmayacaktım. Sinirliyim kapatıyorum. Daha fazla konuşmayalım."
" Ama bi dinlesen sevgi-" Cümlem bitmeden telefonu suratıma kapatmıştı.
Bu biraz morelimi bozmuştu. Kendimi yatağa atıp ayıcığıma sarıldım.
Bu ayıcık aldığımızdan beri Uraz kokuyordu. Derim bir nefes alıp, oflayarak verdim.
Kapının zilini duymamla yataktan fırladım. Uraz gelmiş olamazdı değil mi?
Kapıyı açtığımda Neşe'yle karşılaşmamla, yüzüm asılmıştı. Belli etmemeye çalışmıştım, ama anlamıştı.
Ona birşey demeden odama geri gidip ayıcığın üstüne uzandım." Çok mu fena geçti konuşmamız." Dudağımı büktüm. " Sinirliydi, açıklamaya çalıştım ama beni anlamadı. Yüzüme kapattı zaten."
" Şşşh bitanem halledersiniz. Üzme tatlı canını."
" O değil Badem'e çatıcak." Kafasını biliyorum anlamında salladı. " Arıyım bakayım." Telefonunu kulağına koydu. " Alo Bade-"
" Hapörlere al." Dediğimi yaptığında yatakta doğruldum." Abim çok kızdı," Bir yandan da ağlıyordu." Sakin ol Badem." Dedi Neşe.
" Olamam, abim ilk defa bana bağırdı. Neymiş ilişkimizi onaylamıyormuş. Alperen benden iki yaş büyükmüş, beni üzermiş. Aynı kafada değilmişiz. Sanki Lina ondan küçük değil." Neşe kafasını kaldırıp bana baktığında yutkundum.
Badem ağlamaya devam ediyordu. " Zaten önemli olan yaş değil, sevginin büyüklüğü. Umarım bunu abine kanıtlarsınız. Abinle konuşmaya çalıştım, ama sinirliydi telefonu yüzüme kapattı. İşte o zaman tek düşündüğüm seni üzecek olmasıydı. Senin benim için böyle düşündüğünü bilmiyordum oysaki." Badem burnunu çekip, mırıldandı.
" Kusura bakma Lina sinirliyim. Ondan öyle dedim yoksa neden öyle düşiniyim."
" İnsan sinirliyken, hep düşündüğünü söylermiş. Bu cümle hep doğru çıkar. Her neyse siz konuşun." Neşe'ye döndüm. Ne yaapcağını, ne söyleyeceğini bilemezmiş gibi bakıyordu bana.
" Soğuk kahve içer misin, iyi gelir." Neşe kafasını salladığında mutfağa geçtim. İki tane soğuk kahve çıkardım ve oturma odasına geçtim.
Elimdekilerden birini sehpaya bırakıp, diğerini açtım. Bir kaç yudum içip sehpaya koydum.
Dakikalar sonra Neşe oturma odasına gelmişti." Bak cidden sinirleri bozulmuştu Bademin yan-"
" Nedense," dedim ona dönerek. " Her sinirlenen bana çatıyor bu gün. Uraz sinirlenir yüzüme kapatır, Badem sinirlenir bana laf atar. Bu olayda hiç bir yerim yokken hemde."
" Haklsın tatlım, hemde çok haklısın." Sehpadaki soğuk kahvesini alıp açtı." Konuyu kapatalım mi Neşe, çok bunaldım çünkü." Kafasını salladı.
" Hadi o zaman kalk alışverişe çıkalım. Madem darlandın."
" Ya hiç havamda değilim Neş-"
" Hadi mazeret istemiyorum." Beni kolumdan çekip odama götürdü.
🍹
" Hadi görüşürüz, her şey için sağ ol Neşe." Elimdeki poşetlerle zar zor kapıyı açtım. " Görüşürüz tatlım. " Arabadan inip kapıyı kapattım. Apartmanın kapısını açıp içeri girdim.
Çıktığımızdan beri durmadan mağza gezmiştik. Saat dokuza geliyordu galiba. Zaten telefonumunda şarjı bitmişti.
Eve girer girmez takıp, açmam gerekiyordu. Merdivenlerden çıkıp evimin katına geldiğimde, duvara yaslanmış bir şekilde oturmuş Uraz'a baktım.
" Ooo, hele şükür gelebildiniz Lina hanım." Yerde duran bir çiçek buketi vardı. Şaşkın yüz ifademle ona baktım. "Ne telefonlarıma cevap veriliyor, ne eve geliniyor. Meğersem gezmelerdeymişsiniz." Dedi elimdeki poşetleri göstererek.
" Ne zamandan beri bekliyorsun?" Dedim üstündeki takım elbisesine bakarak. Cevap belli gibiydi zaten. " Belli oluyordur, sevgilimizi kırdım dedim. Yemeğe çıkalım baş başa dedim." Sonra kolundaki saate baktı.
" Ufff, akşam yemeği saatide geçmiş. Neyse ben sabah kahvaltısına kadar bekliyim bare. Sen geç, geç içeri." Yutkundum darma dağın olmuş yüzüne baktım.
" Gel içeri, bir şeyler ye." Dedim anahtarı deliğe sokarken."Ha sen yedin. Oh oh mis. Ben evime gidelim o zaman." Dedi ayaklanıp kalkarken. " Bunlarda sana, beklemekten soldular ama olsun." Elime tutuşturduğu çiçeklere baktım.
" Uraz," Diye seslendim arkasından bana dönmemişti. Kapıyı hızlıca açıp geri hızlı bir şekilde kapattım. Ellerimdeki poşetlerle kapının dibine çöktüm.
O tavırları kalbimi kırmıştı. Beni bu gün çok fazla üzmüştü. İğrenç hissediyordum. Gözümden akan bir damla yaşı hızlıca sildim.
Yutkunup ellerimi yere koyup destek aldım.
🍹
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAR BU ŞEHRİ | Texting
Teen Fiction🍹Sar Bu Şehri | Texting Yaşadığımız şehir sana, bana, çocuklarımıza yuva oldu. Sımsıkı sardı. Bu şehir onları sarsın, onlarda birbirlerini. (...) X: Sar bu şehri, Lina! Lina: Bütün şehrin yükü neden bana kalıyor acaba? X: O zaman beraber saral...