Bir Adamı Bile Öldürmüştüm!

878 26 2
                                    

Artık Türkiye'ye dönme vakti gelmişti. Ben çok değişmiştim arkadaşlarım bile bu halime alışamamışlardı. Önceden olsa bir karıncayı bile incitemezdim ama şimdi bir insanı bile öldürmüştüm ve bundan gram pişmanlık duymuyordum. Arkadaşlarımı korumak için bunu yapmam lazımdı.

Önceden kendime fazla değer vermezdim. Hep çevremdekiler için iyi olmaya çalışırdım ama şimdi sadece kendimi ve arkadaşlarımı korumaya odaklanmıştım.

Türkiye'ye dönüyorduk ve artık büyümüştük. 20 yaşına gelmiştik artık. Samet profesyonel bir hacker olmuştu istediği her siteye anında erişebiliyordu. Ben ise ustaca silah kullanabiliyor ve her önüme gelenle dövüşebiliyordum.

Türkiye'ye geldiğimizde siyah araba aldı bizi bu sefer başkaydı tabi daha büyüktü. Kocaman bir malikaneye gelmiştik.Çok ihtişamlı görünüyordu. Açıkçası hepimiz heyecanlanmıştık. Fazla oyalanmadan içeriye geçtik dışarısı nasılsa içerisi de o kadar ihtişamlıydı. Hayatımızda görmemiştik böyle bir ev, ev demeye bin şahit gerçi.

Veysel bey bizi salonda bekliyordu. Bizi görünce gülümseyerek yerinden kalktı. Türkiye'nin en büyük mafya babası neden gülümseyerek karşılıyordu ki bizi. Şaşırmıştım açıkçası.

"Hoşgeldiniz çocuklar, büyümüşsüznüz :)"
Hoşbulduk Veysel bey"
" Hoşbulduk"

Hepimiz teker teker hoşbulduk dedik ve oturmamızı söyledi Veysel bey. Hepimiz sırayla yan yana oturduk. Veysel bey sağ kolu olan Serkanı çağırdı yanımıza Serkan genç bir çocuktu. Serkana bize işimizi neler yapacağını öğretmesini söyledi. Sonra kalkıp gitti. Ne kadar bize samimi yaklaşsa da çok sert bir adamdı Veysel bey.

"Artık bu evde kalacaksınız ve Veysel beyin şahsi korumaları olarak kalacaksınız bu evde hepinizin odası yan yana zemin katta. Artık sadece tek bir kıyafet giyeceksiniz. Kıyafetleriniz odanızda dolaplarda asılı onun dışında giyinmek yok! "

Kapıda duran adama göz işareti yaptı ve adam elinde çelik bir kutu getirdi. İçini açtığında içi dolu silah bıçak ve job vardı. Şaşırmamıştık silahlara alışmıştık sonuç olarak.

"Bunlar sizin ve sakın kullanmaktan çekinmeyin."

Başımızı onaylar şekilde salladık ve sandığa doğru yöneldim iki tane silah aldım ve belime koydum bir tane de kelebek bıçak aldım ve cebime koydum. Aynı şekilde diğerleri de aldı.

"Odanızda mermi deposu bulunuyor ve yanınızda sürekli bulundurmanız gerekiyor. Kendinizi unutsanız bunları unutmayacaksınız ve yine tekrar ediyorum kullanmaktan asla çekinmeyeceksiniz!"

Bunları söyledikten sonra hepimiz tek tek odalarımıza geçtik. Tek kişilik yatak bir banyo, dolap ve bir sandık vardı. Odağım sadece sandıkta kalmıştı. Direkt ona yöneldim ve içini açınca şaşırmadım açıkçası hoşuma bile gitmişti. İçinde çeşit çeşit silah ve tüfek vardı. Hoşuma gitmesinin sebebi silahları seviyordum artık stresli olduğum zaman çok iyi geliyorlardı bana.

Biraz sonra dolabıma yöneldim duş almam lazımdı çünkü. Dolabı açınca gördüğüm manzara şaşırtmıştı beni hep aynı pantolon ve tişörtten bir sürü vardı. Sadece bir kaç tane pijama hariç. Serkanın bahsettiği kıyafet bunlar olmalıydı aslında tam benim tarzımdı aynı zamanda beş tane aynı bottan vardı.

GİYECEKLERİ KIYAFET

Kıyafetleri alıp duşa girdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kıyafetleri alıp duşa girdim. Çok yorgun hissediyordum niye bilmiyorum. Kıyafetleri giyip yatağıma uzandım biraz az sonra kapı çaldı. Gelen Salihdi.

" Hemen giymişsin."

"Başka giyecek bir şey vardı da ben mi giymedim Allah Allah"

"Hahahaha. Doğru. Ama tam senin tarzınmış"

"Evet beğendim. Hem rahatlar" diyip kalktım yerimden.

Komodinin üzerinde duran silahlara ve bıçaklara yöneldim. Silahlar ve bıçaklar artık bedenimdeki yerini almıştı. Seviyordum onları taşımayı. Salih de merakla beni izliyordu. Sessizliği kapı sesi bozdu gelen Dilaraydı. Hemen sinirli bir şekilde söze girdi.

"Ya gerçekten şaka gibi şu kıyafetlere bakın çıldırıcam biz şimdi bunlardan başka bir şey giymicez mi"

Salih gülerek söze girdi.

"Çok yakışmış bebeğim neden öyle diyorsun:))"

"Salih gerçekten hiç komik değil. Hayatımın geri kalanında şu kıyafetleri istemiyorum benn!"

"Bunların hepsini göze alarak gelmiştiniz oysa ki"

Dilara üzüntüyle çıktı odadaan. Son iki yıldır hiç üzgün görmemiştim onu bir gün hariç tabi. Geçtiğimiz yıl Dilara Rusya'da saldırıya uğramıştı. Ben de tesadüfen gezmek istemiştim hiç huyum değildi. Tam yürürken Dilaranın çığlıkları yankılandı kulağımda. Endişeyle o yöne doğru koşmaya başladım. Ve dilarayı bana sırtı dönük olan adamın dövdüğünü görünce hiç düşünmeden ateş ettim. Adam yere yığıldı yaptığımdan hiç pişman değildim. Böyle şerefsizler yaşamayı hak etmiyordu çünkü.

Hemen Dilarayı yerden kaldırdım iyi olduğunu teyit ettikten sonra. Samet ve Salihi aradık gelmeleri gerekiyordu çünkü. Onlar gelince ben de yerdeki şerefsizin ölüp ölmediğine baktım. Henüz ölmemişti. Tekrar silahımı ateşledim. Öldüğünden emin olunca Samet ve Dilarayı eve gönderdik. Salih ve ben de yerde yatan şerefsizi arabanın bagajına koyup evin arkasındaki ormanın içinde bir göl bulunuyordu hiç düşünmeden o göle attık adamı.

O zamandan beri çok da üzgün görmemiştim Dilarayı. Biraz uyumuştum. Telefonumun sesiyle uyandım arayan Sametti.

"Buyur"

"Neredesin gönlümün efendisi"

"Uyuyodum niye ki?"

"Yemek hazır aşağıdaki mutfağa gel hemen"

Tamam geliyorum"

Elimi yüzümü yıkayıp odadan çıktım. Giderken Veysel bey ile karşılaştık. "Nereye" diye sordu. Yemek yemeye iniyorum dedim.
Beni baştan aşağıya süzdükten sonra "yakışmış" dedi gülerek. Bu durumdan hiç hoşlanmamıştım. Hafif tebessüm ederek yanından uzaklaştım. Yarın ilk iş günüydü Veysel Bey nereye giderse biz de onunla gidecektik.

Sabahın ilk ışıklarının yeni odama vurmasıya uyandım. Saat daha erkendi Veysel Bey saat 08:00 da uyanıyormuş daha yarım saat vardı. Hemen kalkıp duşa girdim duş almayı çok seviyordum yada kendimi iki yıldır kirli hissttiğim için sık sık duş alıyordum. Duştan çıktım kıyafetlerimi giydim. Saçımı kurulayıp sıkı bir at kuyruğu yaptım. Göz altlarım yorgun görünüyordu. Hemen kapatıcı sürüp kapattım biraz rimel biraz da belli olmayan bir ruj sürmüştüm. O beni terk etti diye hayata küsecek halim yok ya diye avutuyordum kendimi. Bu küsmemiş halim miydi ki?

BEDEL (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin