Yolun Sonu

800 17 0
                                    

Elimi omuzlarından çekip yavaşça ilerledim banyoya. Banyonun kapısından girerken şarbı kafasına tek dikişte içimişti. Banyonun kapısını kapatıp içeriye girdiğimde mutluluktan çığlık atmak istedim. Hemen elime telefonu alıp Samete mesaj attım.

"İçti."

"Şakaa. Hadi gazamız mübarek olsun güzelim."

Mesajını beğenip telefonu bıraktım elime. Aynanın karşına geçip kendime baktım. Bu gördüğüm günahsız mıydı tartışılır. Masum muydu oda tartışılır ama bu kızı öldürme günü geldi. Bu aynada baktığım son bendim.

"Bunu kendin için ve yanlız kaldığın tüm geceler için yaptın ve asla pişman olma." Dedim aynadaki yansımama bakarak. Ben ne babamın omuzunda ağlayabildim ne de annemle dertleşebildim, beni ben büyüttüm ve şimdi de ben öldürüyorum.

Biraz daha toparlanıp hemen üzerimi değiştirdim. Yeni benin tarzı böyleydi işte tam olarak. Kırmızı saten mini bir elbise giydim tüm bedenimi gözler önüne seriyordu. Aynı şekilde kırmızı elmaslarla süslenmiş gerdanlığı ve küpeyi takıp siyah olan stiletto ayaksbıları giyip kırmızı rujumu sürdüm.

Evet hazırdım işte yeni Senem Arslan bir daha asla eski yüzümle karşılaşamayacaktı kimse. Oda öldü, ben öldürdüm. Aslında her insan kendi mezarlığını zihninde taşır. Kimi nefret ettiklerini gömer, kimi hayallerini, kimi umutlarını, kimi acılarını, kimi de sadece kendini gömer benim yaptığım gibi...

"Hadi bakalım Senem Arslan boyun eğmek yok!"

Aynadan son kez bakıp banyonun kapısına doğru hareket ettim. Kapıyı açıp çıktığımda Veysel'in yüzü biraz sararmıştı, tam da olması gerektiği gibi gidiyor. Beni görünce yerinden kalkıp yanıma yaklaştı. Yüzündeki pis gülümsemesini de eksik etmemişti bu halde bile.

"Ahh iyi misin? Yüzün sapsarı olmuş. Neyin var hayatım?"
Dedim çok alaycı bir tavırla. Alay ettiğimi anlamış olacak ki yüzündeki gülümseme düştü. Anlasın hatta korksun ölüm korkusunu hissetsin. Hücrelerine kadar hissetsin istiyorum.

Burnu kanamaya başladı ölüm başlıyordu. Yüzündeki korkmuş ifade artıyordu gitgide. Buda benim yüzümdeki sinsi gülümsemeyi çıkarıyordu ortaya. Sesi boğazından zorla çıkarak konuştu.

"Nne yaptın ssen nne yaptın?"

"Öldürüyorum seni hemde gözümü bile kırpmadan. Seninle evlenmek isteyeceğimi düşünmen gerçekten aptallık. Aptal seni"

Yere düştü ama hâlâ yaşıyor. Can çekişiyor demek daha doğru olurdu hatta. Ayaklarımın altında can çekişiyordu. Ayaklarımı tuttu yardım etmemi ister gibi. Ayaklarımı ellerinden kurtarıp yerdeki ellerine bastım.

"Yolun sonu Veysel Korkmaz. YOLUN SONU!"

Ağzından da kan gelince gözlerini yumdu. Başardım. Öldürdüm onu ve kendimi. Bu gece ölen tek o değildi ben içimde bir yerlerde yaşayan sevgi dolu çocuğu da öldürdüm. Yerde yatan ölü bedene bakıp umursamadan geçip gittim üzerinden. Yatağın üzerinde duran çarşafı dağıttım biraz kendi saçımı başımı da dağıttım. Rujumu da biraz dağıttım.

Yerde yatan Veysel yöneldim bu sefer ayakkabılarım ile zorlanıyordum ve onları da çıkarıp bir kenara attım. Veysel'in koltuk altını kavrdım kollarımla yatağın üzerine kadar getirdim. Yatağa bıraktım ölü bedenini. Önce gömleğinin tüm düğmelerini çözdüm sonra ta arkaya doğru taranmış düzgün saçlarını dağıttım. Sonra elime biraz ruj bulaştırıp dudaklarına sürdüm.

Ve artık tamamen hazırdık hemen banyoya gidip gözlerimin içine biraz su koydum ve hemen kızardı gözlerim. Bir hışımla kapıyı açtım avazım çıktığı kadar bağırdım.

"YARDIM EDİİN. NE OLUR YARDIM EDİN."

Biraz da ağlıyor gibi yaptım tabi. Güzel rol yapıyordum ilk gelen Salih olmuştu. Sesimi duyar duymaz çıkmış sanırım odasından üzerinde siyah bir şort onun üzerini ise çıplak bırakmıştı o kasları nasıl yaptı bilmiyorum şu an konumuz da bu değil zaten.

Salihin ardından Dilara ve Samet de geldi neler olduğunu sordular tabi şok olmuş gibi yapıp odayı gösterdim sadece. Samet panik olmuş gibi durmuyordu haliyle. Salih de başta bana bir şey oldu diye korkmuştu ama o herifi görünce rahatlamıştı biraz. Ama Dilara tamamen panik olmuştu. Hatta bir ara ağlıyor gibi de gelmişti bana. Salih yanıma yaklaşıp yüzümü ellerinin arasına aldı. Korku dolu bakıyordum tabi.

"Senem ne oldu sakince anlat bana hadi güzelim"

"B_birden oldu yığıldı kaldı çok korktum Salih çok korktum"

Ağlıyor gibi yapıp sarıldım. Samet çoktan ambulansı aramıştı. Geldiklerinde çoktan ölmüştü zaten. Alıp götürdüler Samet ve Dilara da gitti ama ben gitmedim. Şok olmuş gibi yaptığım için Salih gitmemi istememişti.

Salih beni olduğum yerden kaldırıp kendi odama getirdi. O odaya girmemi istemedi herhalde. Benim için endişelenmişti ve onun üzülmesini istemiyordum. Beni yatağa oturtup dolabı açıp içinden pijama takımı çıkardı. Sonra da çekmeceyi açıp ıslak mendil paketini alıp yanıma doğru yürüdü. Yanıma oturdu.

"İyi misin?"

Yüzümdeki o korkmuş ve üzülmüş ifadeyi attım.

"İyiyim, hemde hiç olmadığım kadar iyiyim."

Anlamsız ve korkmuş bir bakış attı beni çok iyi tanıyordu ve bir şeyler yaptığımı anlamış gibi bakıyordu. 

"Ne demek oluyor bu. Daha dakikalar öncesine kadar ağlıyordun ne oldu?"

Gözlerime bakıyordu yanılmak ister gibi. Onu benim öldürmemi istemeyen gözlerle bakıyordu bana. Ama ona istediğini veremedim. Çünkü ben yaptım.

"Ben öldürdüm onu Salih."

BEDEL (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin