1 Yıl Sonra

560 20 0
                                    

Neydi benim lanetim? Çevremdeki herkese zarar vermek mi? Zarar görmek mi? Bunun cevabını biliyorum. Benden başka zarar gören kimse olmamıştı hayatım boyunca.

Sabah saat 8 civarındaydı sanırım. Güneş ışıkları odamı tüm güzelliğiyle aydınlatıyordu. Yatağımdan kalkmadan biraz uzandım öylece. Aşağıdan sesler geliyordu. Görünüşe göre çoktan uyanmıştı ev halkı.

Yerimden doğrulup siyahın en güzel tonu olan pikeyi çektim özerimden saten siyah şortun açık bıraktığı bacaklarım az da olsa üşümüştü. Hemen yerimden kalkıp hızla banyoya girdim bugün toplantı vardı tabi ya. Ah salak kafam nasıl unutursun bunu diye söylenirken hemen duşa girdim ve kendimi sıcak sunun kollarına bıraktım.

Otomotiv şirketimizin yani en büyük ve en sık gittiğimiz şirketimizden bahsediyorum. Bir yılda Veysel denen herifin mal varlığını üçe katlamıştık. Hemde bunu illegal yollarla değil tamamen yasal bir şekilde yaptık kendimize yeni dallarda yeni yeni şirketler kurduk. Bu sadece Türkiye'de de değildi ayrıca. Amerika, Almanya ve Japonya'da da şirketlerimiz çok gelişme göstermişti.

Otomotiv şirketinin bizim dışımızda bir ortağı daha vardı kaç aydır hisselerini almak istiyorduk ama bir türlü satmıyordu. Dün hisselerini başka birisine satmış bu beni biraz deli etse de anlamaya çalıştım. Biz o ne kadar isterse vermeye hazırdık sonuçta. Bugün de yeni ortakla bir toplantımız vardı.

Sıcak suyun hemen altından çıkıp beyaz olan bornozumu geçirdim üzerime. Odamdaki diğer kapıya doğru ilerledim hemen bu giyinme odasının kapısıydı. Kapıyı açıp hemen elbiselerin olduğu yere yöneldim. Kararsızdım ne giysem diye bu elbiseler benden uzaktı biraz tarzım değildi ama alışmıştım.

İçlerinden gözüme  kolları omuza düşen siyah bir elbise seçtim. Elime alıp ayakkabıların olduğu dolabın önüne geldim. Yine siyah ince bantları olan bir ayakkabı seçtim. Üzerimdeki bornozun iplerini açıp hemen iç çamaşırlarımı giydim. Hemen sonra bedenimi saran ve tüm güzelliğini gözler önüne seren elbiseyi giydim. Eğilip ayakkabıyı giymeye çalıştım ama elbise çok dardı hemen yanımda duran koltuğa oturup giydim ayakkabıyı.

 Eğilip ayakkabıyı giymeye çalıştım ama elbise çok dardı hemen yanımda duran koltuğa oturup giydim ayakkabıyı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gold olan takılar ve makyajla da tamamlayıp çıkacakken bir şeyin eksik olduğunu fark etmem uzun sürmedi. Çanta. Çanta almamıştım hemen çanta dolabının oraya gidip siyah bir çantayla bu sefer gerçekten tamamladım.

Topuklu ayakkabıların sesleri eşliğinde yavaş yavaş indim büyük merdivenlerden. Herkes yemek masasına oturmuş beni bekliyordu. Çok şık görünüyorlardı her zamanki gibi. Dilara mavi saten bir elbise giymişti beyaz teniyle de çok uyumlu duruyordu. Kısa saçları her zamanki gibi düzdü. Salih tam bir iş insanı gibi beyaz gömlek, siyah ceket ve pantolon giymişti. Samet ise beyaz gömlek ve bir pantolon giymişti aslında resmi giymeyi hiç sevmezdi ama şirkete geldiği zaman gömlek giyerdi.

"Oooo Senem hanım nihayet uyanmışsınız."

"Ya biraz daha geç uyanmayı düşünüyordum ama ne yapalım işte toplantı var yoksa sizi bekletmeyi çok seviyorum."

Güldü hepsi Samet ve benim lonuştuklarımıza.

"Samet bu Murat'ın hisselerini kime sattığını bulabildin mi?"

"Yok be sır gibi saklıyorlar resmen. Öğrenilmesin diye her şeyi düşünmüşler. Yani bilerek hiçbir şey bırakmamışlar öğrenmeye kim diye."

"Çıkar kokusu yakında nasıl olsa."

Yavaş yavaş kahvaltımızı yaptıktan sonra çıkmak için hazırlık yapmaya başladık. Yavaş yavaş kalkıp kapıya doğru ilerledik hepimiz kendi arabalarımıza bindik. Dilara hariç kendimiz kulllanıyorduk arabaları. Biz çıkarken bizden önce korumalar çıktı arabalarıyla sonra biz çıktık arkamızdan biraz daha koruma çıktı. Aslında ne gerek var diye düşünülebilir ama çok düşmanımız vardı sebebini tahmin etmek zor değildi bizim bu denli başarılı olmamızı sektördeki bazı kişiler kabul edemiyordu.

Yarım saat sonra büyük şirketimizin önünde durduk korumalar bizden önce gelmiş etrafı kontrol etmişti. Yavaşça kapımı açtı korumalardan bi tanesi. Valeye anahtarı verip kapıda diğerlerini bekledim. Hepsi inmişti bi Samet inmemişti tipik Samet işte hep geç inerdi arabadan. Güneş gözlüğümü biraz indirip o tarafa doğru baktım yavaş yavaş indi arabadan. Rüzgarın savurduğu dağınık saçları ve Güneş gözlüğü çok uyumlu görünüyordu beyaz gömleğiyle.

Yanıma gelip ufak bir gülümsedi. Sonra koluna girmemi ister gibi uzattı kolunu.

"Bana eşlik eder misiniz Senem hanım? Şirketteki tüm kızların gözü bende olduğu için sahipsiz sanmasınlar."

"Hahaha tabi ki de sanmasınlar Samet bey"

Diyip girdim koluna şirketin zemin katındaki kişiler bizi gördükleri an duruyor ve başlarıyla selamlıyordu. Bizden çekiniyorlardı açıkçası. Bu iyi bir şey miydi bilmiyorum ama umurumda da değildi. Asansörün önüne geldiğimizde çoktan çağırmışlardı. Salih ve Dilara çoktan çıkmıştı ben Sameti beklerken. Bu çocuk benim tamamen baş belam sanırım. 17. Katta toplantı odası vardı bizim odamız ise en üst kat olan 20. Kattaydı. Çok geçmeden toplantı odasının olduğu katta durdu tamamen cam olan asansör.

Samet kolunu uzattı önden inmem için.

"Buyrun efendim."

"Çok incesiniz teşekkür ederim." Dedim gülerek.

Toplantı odası ile asansör arasında biraz mesafe vardı. O mesafeyi yürüdükten sonra tamamen cam kaplı büyük odanın önüne geldiğimizde Sametin aaistanı Mehtap benim asistanım Sibel kapıda bekliyordu bizi. Bizi görünce kafalarıyla selam vererek tebessüm ettiler. Asistanlarımız oldukları için toplantıya onlar da girecekti çünkü toplantı özetini isteyebiliyorduk. İçeriye girdiğimizde daha kimse gelmemişti. Salih ve Dilaranın asistanı masadaki yerlerini almış son hazırlıkları tamamlıyordu. Dilara ise camın kenarında durmuş kahve içerek muazzam İstanbul manzarasını izliyordu. Salih de masadaki yerini almıştı.

Biz de masadaki yerimizi aldıktan sonra Sibel söze girdi.

"Senem hanım yeni ortak binaya giriş yapmış."

"Tamam teşekkürler"

Dilara duyduklarıyla birlikte yaslandığı camdan doğrulup masadaki yerine yürüdü yavaşça. Giydiği mavi elbise gerçekten mükemmel duruyordu. Kapının açılma sesi ile düşüncelerinden ayrılıp kapı tarafına bakmayı düşünmedim hiç. Çünkü bu istediğim bir ortaklık değildi. Şirketlerimizin hepsindeki ortaklardan almıştık hisseleri ama bu herif bir türlü satmamıştı. Yerimden hiç kalkmadan oturduğum yerde kendimden emin bir şekilde kahvemi içtim. Dilaranın söylediği sözle gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.

"Mehmett!" Dedi şaşkınca. Duyduğum bu isim kalbimde sakladığı acıyı tekrar tekrar gün yüzüne çıkardı. Evet Mehmetti beni kullanan, beni yüzüstü bırakan adam....

Mehmet'in gelmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sizce Senem Mehmetle yüzleşmeli mi?

BEDEL (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin