Geçmiş...

323 14 4
                                    

Eve gelip hemen kendimi sıcak duşun altına bıraktım. O kadar yorgun hissediyordum ki sanırım Mehmetle uçakta seks yapmayı alışkanlık haline getirebilirdim.  Bir köşeye not almam lazım sanırım.

Duştan çıkıp bornozumu aldım elime. Hemen üzerime geçip odaya girdim. Öylece bıraktım kendimi yatağa. Yıllar sonra ilk defa mutlu hissediyordum. Unuttuğum bir duyguyu tekrar yaşamanın mutluluğu o kadar güzel ki. Bu bozulacak diye çok korkuyorum. Yetmez miydi bu kadar üzüntü. Mutlu olmayı bende hak ediyorum sonuçta.

Kapının çalma sesiyle gözümü açmadan gel komutunu vermemle kapı açıldı. Gelen korumalardan birisiydi. Kafasını yerden kaldırıp bakmıyordu. Direkt söze girdi zaten.

"Senem hanım kusura bakmayın ama gelmek zorundaydım. Aşağıda bir kadın sizi soruyor. Acil konuşması gereken bir şey varmış. "

"Ben tanıyor muyum. "

"Bilmiyorum Senem hanım ama daha önce hiç görmedim. Ama ablanız olduğunu iddia ediyor. "

Mutlu olmayı gerçekten de hak etmiyorum sanırım. Tam 12 yıl önce bir adamın peşine takılıp beni bırakan ablam mı gelmişti? Hangi yüzle? Annemiz ve babamız öldükten tam bir hafta sonra  12 yaşındaki kız kardeşini bir adam uğruna hayatla baş başa bırakan bir abla.

Zihnimde çakan şimşekleri bir kenara bırakıp kapıdaki korumaya içeri almaları gerektiğini söyledim. Ne için geldiğini adımın Senem olduğu kadar iyi biliyorum tabi ki. Yoksa bir kardeşi olduğu aklına bile gelmez.

Yataktan kalkıp giyinme odasına girdim hemen. Gözüme deri kahverengi pantolon takımını giyip deri olan ince bantlı ayakkabı giyip kendimi toparlayıp tüm nefretimle çıktım kapıdan. Ablam olacak kadın beni bu kötü dünyada tek başıma bıraktı.

Merdivenlerden inip salona girince kırmızı örgü kazak, siyah dar pantolon elinde kahverengi çantasıyla bir kadın koltukta oturuyordu. Mavi gözleri vardı. Yıpranmış üstü ve kahverengi saçları vardı. 30 yaşındaydı ama daha yaşlı duruyordu. Değmiş miydi beni o adam için terk etmesine.

Kafasını çantasından kaldırıp mahçubiyetle yüzüme baktı. Beni görmesiyle ayağa kalktı hemen. Neydi yüzündeki pişmanlık? Pişman olması neyi değiştirirdi ki?

Kendimi toparlayıp yürümeye başladım. Tam karşısında durdum. Bana sarılacakken elimle durdurdum onu. Yanından geçip koltuğa oturdum. Beklemediği hamleyle yerinde donup kalmıştı. Yüzüme bakıyordu ağlayarak.

"Ne istiyorsun söyle ve bir daha sakın karşıma çıkma. " Dedim tüm özgüvenimle.

"Senem ne olur böyle yapma ben senin ablanım. "

Kahkaha attım." Ablam ha. Ben bir ablam olduğunu hatırlamıyorum. Ama şeyi hatırlıyorum 12 yaşındaydım annemle babamın ölümünden tam bir hafta geçmiş biricik ablam bi tane şerefsizin peşine takılıp koskoca Diyarbakırda 12 yaşındaki küçücük kardeşini terk etmişti. Bunu hatırlıyorum işte. Tam 12 yıldır görmüyorum artık öldü mü kaldı mı bilmiyorum. "

"Senem lütfen ben çok pişmanım. " Dedi ağlayarak.

Ablamı tanımasam inanırdım ama onu çok iyi tanıyordum. O asla birine yalvarmazdı. Ama söz konusu para olursa kendini bile satardı.

"Ağlamayı kes!" Dedim sesimi yükselterek.

"Şimdi bana ne kadar istediğini söyle ve defol git. Bir daha da sakın karşıma çıkma. "

Sesimi yüskeltmemle korkmuş olacak ki hemen ağlamayı kesti.

"Çok zor durumdayım Senem. Geçinemiyorum. Ahmet çalışmıyor."

Histerikçe gülümsedim. " Aylık hesabına yatacak paran. Bir daha sakın karşıma çıkma. Bunu seni düşündüğüm için falan yaptığımı sakın sanma. Bir daha yüzünü görmek istemediğimden yapıyorum. Şimdi çık ve git. " Diyerek çekip gittim yanından.

Odama çıkıp çantamı alıp. Aşağıya indim. Hemen kapıya yönelip arabama bidim. Hemen çalıştırıp bahçe kapısından çıktım. Telefonumun çalmasıyla içim bir nebze de olsa rahat etti.

Mehmet Fidan arıyor.....

Hemen açtım. "Nasılsın bebeğim. "

"Hiç öyle  eve gidiyorum. "

"Bir sorun mu var. Sesin iyi gelmiyor."

"Ablam geldi..."

Bir süre sessizlik oldu. Mehmet de ben de ne diyeceğimizi bilmiyorduk.

"Tamam aşkım sen eve geç  ben geliyorum. "

"Tamam." Diyip kapattım telefonu. Otoparka park edip indim arabadan.

Asansöre binip 20. Kata ulaşmasını bekledim asansörün.  Asansörden çıkan geldik komutuyla bedenimdeki tüm yorgunlukla çıktım. Çantamdan evin anahtarını çıkarıp açtım. Evin ışıkları yanıyordu. Hemen çantamda duran silahı aldım. Yavaşça kapıyı açıp girdim içeriye. Ses falan gelmiyordu. Salona girmemle 1.90 boyuyla kanepede uzanan Mehmet'i gördüm.

Hemen silahı bıraktım. Tekrar ona döndüğümde gülüyordu.
"Teslim oluyorum."

Silahı tekrar elime alıp Mehmete doğrulttum. " Demek sen evime habersiz girdin ha. Bunun bedeli çok ağır olur biliyor muydun. "

"Hmmm bedel diyorsun ha."

"Şimdi bedelin içeriğinden bahsedersen çok memnun olurum. Bahsetmeden de olur yani senden gelen herşeye razıyım ben. " Dedi.

"Hmm düşünmem lazım şimdi bedeli. Ne yapsam karar veremiyorum." Dedim silahı kafasına dayayarak. Kafamı eğip boynuna buseler kondurdum.

Boynuna fısıldayarak " Bedeli çok ağır olur ama Mehmet Fidan. "

Olsun diye fısıldadı oda. Elimdeki silahı bir çırpıda tutup yere fırlattı. Kolumdan tutup tek hamleyle kucağına oturttu beni. Hemen doğrulup dudaklarımızı birleştirdi. Bir yandan öpüyor bir yandan kalçalarımı sıkıyordu. Üzerindeki gömleği bir çırpıda çıkardım. Kalçamdan tutarak ayağa kalktı. Bir yandan deli gibi öpüyor diğer yandan yatak odasına yürüyordu.

Sırtımın yumuşak yatakla temas etmesiyle eğilip dudağıma minik bir buse bıraktı. Doğrulup yavaşça ayağımdaki ayakkabıları çıkardı. Ayaklarıma minik bir öpücük bıraktıktan sonra üzerime eğilip deli gibi öpmeye başladı. Üzerimdeki tişörtü çıkarıp göğüslerime minik öpücükler bıraktı.

Hızlıca üzerinde ne varsa çıkardıktan sonra kendimi onu öpmeye kaptırdığım sırada sertçe içime girdi. Çığlığım tüm odada yankılandı.

"Şşştt sakin ol bebeğim. Bugün seni nirvanaya ulaştıracağım.

Her hareket edişiyle kasıklarımdaki sızı ve ateş artıyordu. Bu sefer çok başkaydı.  Hızlı hareketlerine çığlıklarım karıştı.

"Ahh Mehmet."

Benim inemelerim onu daha çok tahrik etmiş olacak ki hareketlerini daha da artırdı. İçimde hızlı bir şekilde gelgit yapmasıyla gerçekten de nirvanaya ulaştım.

Tırnaklarımın sırtını kazıdığını hissedebiliyorum. O kadar sert geçirmiştim ki tırnaklarımı Mehmet de inledi. Sarsılarak boşaldıktan sonra içimden çıkmadan dudaklarıma eğildi. Ölmeden fısıltıyla konuşmaya başladı.

"Ne olursa olsun benden gitme olur mu. Bir daha senden ayrı kalmaya dayanamam. "

Neydi şimdi bu benim ondan gidebileceğimi mi düşünüyordu. Durduk yere gitmeyeceğimi oda bilirdi. Bir şey mi yapmıştı. Yapmazdı. Yapmamalıydı. Ben ona son kez güvendiğimi söylemiştim.

"Neden gideceğimi düşündün ki?"

"Hep bende kalmanı istiyorum..."

Diyip yanıma kıvrıldı beni kollarının arasına aldı. Çok uzun sürmeden kendimizi uykunun güzel kollarına bıraktık.





Mehmet neden öyle söyledi cidden?

Senemin ablası hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bölüm nasıldı?

BEDEL (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin