Güneşin ışıklarının yüzüme çarpmasıyla tüm gece uyumadığımı anlamam bir oldu. Güneşin ışığıyla gerçeklerin yüzüme çarması bda bir oldu. Ya herşey bugün başlayacaktı yada bugün bitecekti. Herşey yeniden başlayınca yeni bir Senem doğuracaktım. Ama eğer biterse o zaman senemi kendi ellerimle yok edecektim.
Pencerenin kenarında oturduğum sandalyeden doğruldum. Yatağımın üzerindeki beyaz takıma dikildi gözüm. Dün getirmişti Aysun , nikahımda giyecekmişim. Gelinlik giymek istemiyorum çünkü.
Telefonumu alıp saate baktım saat 08:00 olmuştu çoktan. Yataktaki beyaz kıyafetlere bıkkın bir bakış atıp banyoya doğru ilerledim. Aynaya baktığımda kendimden korktum ne olmuştu bana böyle uykusuzluk diye avuttum kendimi. Çünkü sebeplerini daha kabullenememiştim. Odanın kapısının açılma sesi ile dikkatim dağıldı.
Odaya doğru adımladım gelen Salihdi beni vazgeçirmeye gelmiş olmalıydı. Ama çok geç değil miydi? Bu gece ya batacaktım yada çıkacaktım. Salihe neden geldiğini sorgular gibi bakış attım. Bilmiyorum sanki.
"Konuşalım mı biraz."
"Tabi, geç otur şöyle." Mutlu görünmeye çalışıyordum ama her ne kadar rol yapsam da arkadaşımdı sonuçta anlıyordu hemen. Yatağın üzerine oturdu bende tam karşısındaki koltuğa oturdum.
"Senem emin misin?"
Kıyamıyorum işte kıyamıyorum onları böyle üzgün görmeye katlanamıyorum. Gözlerinin önünde kendimi ateşe atıyorum sanıyorlar ama atmıyorum. İlk defa atmıyorum ya ben atmıyorum. Ama inanmazlardı ben hemen pes ederim sanırlardı ama bu sefer yok öyle. Çok net bir şekilde cevap verdim.
"Eminim Salih. Bizim için en iyisi bu olacak. Benim için en doğru karar bu Salih."
"Sevmiyorsun o herifi sevmiyorsunn!"
Boğazıma sanki bir öküz oturdu gibi hissettim. O an aklıma geldi şu hayatta sadece bir kişiyi sevdiğim ve ona ait olduğum. O bana ait miydi peki? Ben vereyim cevabı değildi. İnsan sevdiğini bırakıp gitmezdi. Her özlediğimde bunu hatırlatıyordu mantığım kalbime.
"Sevip sevmemem önemli değil ya ben mutlu olmak istiyorum artık anlasana sevilmek anlaşılmak istiyorum Salıh. Çok mu istiyorum ya. Hakkım değil mi bunlar benim."
"Haklısın Senem hakkındır"
Sesi içine kaçmış gibi konuştu son cümlesinde. İkna etmek için gelmişti ama söylediklerim onu pes ettirmişti. Yapmam gerekiyordu. Yapmalıydım. Onlar için, kendim için.
Salih pes edip çıkınca banyoya ilerledim. Kıyafetlerimden kurtulup sıcak suyun altına teslim ettim bedenimi. Korkuyor muydum? Hayır. Bunu tüm içten gelen duygularımla söylüyorum ki. Hayır korkmuyorum benim için ikisi de kurtuluş olacaktı sonuçta.
Banyodan çıkıp saate baktım 11:00 olmuştu çoktan. Yataktaki kıyafetleri alıp geçirdim üzerime. Beyaz bir pantolonun üzerine beyaz bir ceket giymiştim. Ama beyaz ayakkabı değil siyak ayakkabı giymiştim. Her aydınlığın içinde bir karanlık olmalıydı. Benim aydınlığımın içinde de karanlıklar vardı. Bundan sonra o karanlık ben olacaktım. Bunu yapabilir misin diye sormuştu Samet yapardım. Duygularım yok olmuş gibiydi. Duygularımı alıp ellerinde oynamışlardı sonra da bir kenara fırlatmışlardı benim duygularımı. Niye duygularımla hareket edeyim o zaman? Bana ne katkısı var bunun? Benden çok şey aldı o. En büyük hayalimi aldı götürdü.
Kapının çalma sesiyle düşüncelerimi bir kenara bıraktım. Gel dememe kalmadan açıldı kapı. O şerefsiz gelmişti. Nikah kıyılacaktı artık. İlacı çoktan sütyenimin arasına koymuştum. Risk alamazdım sonuçta.
"Çok güzel görünüyorsun:)"
"Teşekkür ederim" ahh şu utanmış masum kız rolü yapmaktan nefret ediyorum. Berbat bir şey resmen.
"Hadi gidip hemen evlenelim hayatım karşı kıyamıyorum sana."
"Tamam:)"
İç sesim bana gülüyor gibiydi. Çünkü utanık olmamıştım hiç hayatım boyunca. Ama oyunu kuralına göre oynamak lazım değil mi?
Yanıma gelip koluna girmem için kolunu uzattı bana doğru. Bu benim için eziyet bile olsa girdim koluna. Şüphe uyandırmak lazımdı. Ayrıca bana güveni şans eseri bile olsa artmıştı. Bu sabah Salih odadayken Veysel bizi dinlemiş. Samet de kameralardan görmüş bunu. Hemen beni arayıp odada ne konuştunuz dedi hepsini anlattım bu bizim işimize gelmişti. Çünkü Salihe ters cevap vermiştim ama üzülmüştü.
Odadan çıkıp büyük salona geldiğimizde bir masa kurulmuştu. Şahit yerine de Salih ve Dilara oturmuştu. Salihi sabah söylediklerinden dolayı bilerek seçmiş olmalı. Ben ne ara böyle oldum hiç bilmiyorum ama böyle olmak üzmüyor beni mutlu da etmiyor ama üzmüyor sonuçta.
Masaya oturduk yavaşça. Hemen başlamasını istedi Veysel. Çok kısa sürdü açıkçası. Buda demek oluyor ki bu heriften daha erken kurtulucam. Nikah memurunu uğurladıktan sonra geldi yanımıza.
"Eveeett gençler özgürlüğünüze kavuştunuz ben de karıma ;)"
İğrenç bir gülüş attı imalı da olabilir bu gülüş bana yaptığı her şey iğrenç geldiği için de olabilir. Yanıma doğru yaklaşıp elini uzattı. Anlam veremediğim bir bakış attım.
"Hadi karıcığım daha çok işimiz var "
Bide göz kırpıyor iğrenç herif neyse sakinim sakinim hatta mükemmelim. Onu gerçekten geberticem bu sefer.
Elinden tuttum Salih bize bakıyordu hala vazgeçecekmişim gibi bir umut vardı gözlerinde ama vazgeçemezdim. Sizin için herşey sizin.
Yukarıya doğru çıkarken Aysun merdivenin orada elleri birleşmiş önünde bekliyordu bizi. Yanından geçerken.
"İstediğim şeyi koydun değil mi Aysun" dedim.
"Koydum senem hanım"
Veysel şerefsizi anlamsız bakış atıp hafif sırttı. Ona ve evine alışıyorum sandı sanırım. Odasının olduğu kata geldik. Artık hedefime ulaşmam için dakikalar kalmıştı. Odanın kapısının önünde durduk. Kapıyı açtı önden benim girmem için eliyle komut verdi sırıtarak.
İçeriye girdiğimde beyaz yatağın üzeri kırmızı güllerle süslenmiş bizi bekliyordu. Yerlerde de mumlar vardı. Veyselin elimi tutmasıyla irkildim elimden kolumu okşayarak omuzlarına kadar geldi. Çok rahatsız edici bir şey bu. Beni ittirip duvara yapıştırdı. Eli yüzümü kavrayınca öpeceğini anladım.
"Şşştt sakin ol birazcık sana bir sürprizim var. Geç otur şuraya sakinleş biraz eğer sakinleşmezsen bendeki de can değil mi. Hatta dur sana bir de şarap doldurayım."
Odada bulunan deri koltuğa oturdu ceketini çıkararak. Ayaklarını da sehpaya uzattı. Ben de arkam ona dönük bir şekilde şarapı doldurup sityenimin içinden çıkardım ilacı. Ve koydum hepsini içine. Samet bir iki damla yeter demişti ama ben hepsini koymak istedim. Acı çekerek öldüğünü görmek mükemmel olacaktı benim için.
Şarabı elime alıp ona doğru ilerledim ilerlerken de şarabı ben de içiyormuş gibi yaptım ki şüphelenmesin. Hem biraz da cilveli içmiş olabilirim. Gerçekten baştan çıkmış duruyordu ve istediğim de buydu tam olarak. Şarabı ona verip elimi omuzlarına doladım .
"Bekle beni hayatım. Hemen geliyorum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL (+18)
Romance"Güven bana" "Kimseye güvenmediği kadar güveniyorum sana" İlk defa teslim olmuştum ona karşı. Onun olmak istiyorum. Her dokunuşuyla kendimden geçmek istiyorum. Öyle de oluyordum....