Düşmanlar

579 23 0
                                    

Demir Şimşek

"Demir Şimşek Veysel bey ile kulvarları çok farklı olsa da Veysel Beyden hiç hoşlanmıyor. Kadın ticareti yapıyor yeraltında bir mahzende kadınları kapatıp satıyor. Bu adamın sevmeyeni çok fazla bu âlemde. 18 yaşında bir oğlu var ve oğlunu herkesten saklıyor. Eğer bir oğlu olduğunu bilseler direkt oğlu üzerinden saldırırlar çünkü ona."

"Peki karısı yok mu? Yani oğlunun annesi."

"Çok aşıkmış oğlunun annesine, ama kadın onu sevmiyormuş hatta kadın kaçırdıkları kadınlardan birisiymiş. Kadını satmak için kaçırmışlar ama bu kadını görünce aşık olmuş. Sonra kadını kendisine almış ve evinde kadına yapmadığı işkence, etmediği taciz kalmamış. Kadın hamile kalmış bir de üzerine. Kadın bu çocuğu ne kadar dünyaya getirmek istemese de elinden hiçbir şey gelmemiş. Sonra çocuğu doğurmuş. İki yıl sonra tam olarak Demirin güvenini kazanmış dışarıya çıkıyor alışveriş yapıyor yani demir iplerini salmış diyebiliriz. Bir fırsatını bulunca da İtalya'ya kaçmış. Demir artık çocuğu var bırakıp gidemez diye düşündüğü için çok sıkı tutmamış kadını ama kadın fırsatını bulduğu an hiç düşünmeden kaçıp gitmiş. Hala kadını arıyor ama bulamıyor."

"Yani diyorsun ki bu kadını hala seviyor. Kadını bulan biz olursak ve oğlu ile yüzleştirirsek çocuk babasından nefret eder. Annesine yaptığını öğrenirse babasını bize karşı ele verebilir. Yani hem anne oğulu kavuşturan biz oluruz hem de demir denen heriften kurtuluruz dimi samoşum"

"Senin aklın böyle şeylere çalışıyor ha"


Süleyman Polat

"Veysel beyin en büyük düşmanı. Yıllardır birbirlerinin açığını arıyorlar ve sürekli birbirinin mekanlarını basıyorlar. Anlayacağın ezeli düşman diyebiliriz."

"Ne iş yapıyor, zaafı var mı varsa en ince ayrıntısına kadar bulmamız lazım."

"Olmaz mıı. Bu herif 33 yaşında ve diğer kişilere göre daha genç olmasına rağmen gayet güçlü bir adam. Uyuşturucu kaçakçılığı asıl işi, otelleri var otellerde de yasa dışı kumarhaneler var. Ayrıca birçok kaçakçılık işi ile uğraşıyor ama bizim işimize yarayacak başka bir şey var. "

"Neymiş o?"

"Bu bir tane kızı evinde esir almış. Kız 23 yaşında biyoloji öğretmenliği yapıyordu ama bu herif onu kaçırana kadar. İki aydır kimsenin bilmediği bir evde tutuyor kızı. Kız birkaç kez kaçmayı başarıp karakola sığınmış ama bu herif polislere de para yedirmiş. Yada adamlarını polis yapmış. Kız kaçıp karakola sığındığı an yakalanıyor ve evde türlü işkenceler görüyor."

"Şerefsiz herif" gerçekten çok sinir olmuştum paranız var diye her şeyin sahibi olabileceğini sanmaları beni gerçekten çok sinir etti.

"O polislerin yaptığı herşeyi belgeler altına aldım polisleri tehdit edersek ve kadın bir daha kaçmayı başarırsa ilk bizim haberimiz olur ve kızı alırsak Süleyman'ın yediği her boku öğreniriz"

" Bu bence tamamen tutulmayacak bir fikir onun yerine direkt kıza oynasak daha olumlu olabilir. Çünkü kız defalarca kaçıp artık işe yaramayacağını anlayıp kendini adama bırakmıştır. Onun için hiç riske girmeden kıza oynayalım."

"Benim için hiç farketmez senoşum"

"Diğer düşman 'Kemal Dere' ara bakalım kim bu."


Kemal Dere

Samet bakmaya devam ederken bende diğer adamın suç dosyasını inceliyordum baya kabarık bir suç dosyası vardı. Ama bunları polise veremezdik çünkü Veysel beyin de çok fazla açığı vardı ve onları da hemen bulurlardı. Çok geçmeden Samet adamın hakkında her şeyi öğrenmişti.

"Eevveett. Kemal Dere 57 yaşında silah kaçakçılığı asıl işi onun yanında uyuşturucu, kumarhane aklına gelen pis işlerin hepsi. Neyse bunlar çok önemli değil ama yine de ayrıntılı bilgileri belgelerle elinde olacak. Asıl önemli kısım ve benim çok dikkatimi çeken kısım ise Veysel bey ile düşmanlıklarının nasıl başladığı."

"Nasıl başlamış?"

"Şok olmaya hazır mısınn. Bu kemal ve Veysel bey çok yakın arkadaşlarmış ve bu Kemal Veysel beyin karısına aşık olmuş."

"Veysel bey evli miymiş?"

"Evet evliymiş ben de bilmiyordum. Neyse işte bu Veysel'in karısına aşık olunca onları ayırmaya çalışmış. Ama kadının hamile olduğunu öğrenene kadar tabi. Kadını kaçırıp sahip olmaya çalışmış kadın hamile olduğunu söyleyince çok sinirlenmiş önce kadının karnına sonra da kafasına sıkmış kadının."

Anlattıkları karşısında gözlerim fal taşı gibi açıldı bir insan eğer seviyorsa neden öldürürdü ki sevdiğini? Mehmet de beni öldürmek iş miydi gerçi? Ama seviyor muydu ki beni? Kafamın içindeki şeylerle boğuşurken Samet anlatıyordu.

Adamı nereden vuracağımızı bir türlü bulamıyorduk. Bir süre izlemeye karar verdik adamı bir açığı illa ki vardır sonuçta. Biraz daha oyalandık çok fazla düşmanı vardı bu adamın. Neden bu kadar çoktu acaba? Güçlü olduğu için de olabilir sonuçta. Neyse ya banane adamın ne düşmanı varsa benim sadece onları uzak tutmak dışında görevim yok sonuçta.

Samete baktığımda bilgisayarla anlamadığım şeyler yapıyordu. Bu işi yaparken gerçekten mutlu görünüyordu acaba bende hayatın tüm sıkıntılarını unutup kendimi işime verebilir miydim acaba? Bence bunu başarabilirdim. Sonuçta ulaşmam gereken bir amacım ve intikamım vardı öyle değil mi?

Dalıp gitmişim Sametin yüzüne gerçekten de kusursuz bir yüzü vardı. Mavi gözleri gerçekten de büyüleyici duruyordu gerçekten de yakışıklı bir arkadaşım vardı. Kulağındaki küpeyi yeni fark ettim.

"Aaaa sennn kulağını mı deldirdinn. Çok havalı durmuş he"

"Hasta oldun dimi bana"

"Hemde nasıl"  dedim alaylı bir şeklide.

Arkadaşlarımın yanında gerçekten sanki bütün dertlerimden, sıkıntılarımdan arınıyordum. Bunun içindir belki de yaşama kaynağım. Arkadaşlarımdır belki beni hayatta tutan tek şey. Bana çok güçlü olduğumu söylüyorlar hep ama en güçsüzleri bendim.

Babamın gözümün önünde öldürdüğü annemin acısını Mehmetle dindirmiştim ona tamamı ile güveniyordum. Oda beni yüz üstü bırakınca tamamen eksildim ben. Güçlü durmaya çalışmak güçlülük müdür yoksa acizlik mi?

Gidenler hep bizden bir parça götürürler. O parçanın yerinde de derin izler kalır. Bir parça mı götürmüştü sadece benden tamamen beni götürmüştü sanki. Kalbimi yerinden söküp kendisi ile götürmüştü sanki. İnsanlara güvenimi, hayallerimi, geleceğimi, umutlarımı kısacası her şeyi alıp götürmüştü. O kadar ağır anlamlar yüklediğin kişi bir gün göğüs kafesini parçalamaz mı sanıyorsun? Öyle bir parçalıyor ki toparlayamıyorsun parçaları.

Ama eğer tam seni unutmuşken, ağlamayı bırakmışken en mutlu zamanımda geri dönersen canını çok yakarım. Ben bu kadar acıyı boşuna çekmiyorum o devran öyle bir dönecek ki.

BEDEL (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin