Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum. Uçağa biner binmez uyumuştum. Çok bitkin hissediyordum kendimi. Salihin sesiyle kendime gelmiştim. Geldik hadi uyan diyordu. Hemen gözlerimi ovuşturup ayılmaya çalışıyordum. Sonra havalimanından çıkınca siyah bir araba yine bizi bekliyordu. Şaşırmıştım açıkçası bize neden bu kadar ilgi gösteriyorlardı ki. Sonuçta sadece koruma olacaktık. Çok fazla sorgulamadım ama.
Arabaya bindikten kısa süre sonra küçük bir villaya gelmiştik. Bahçeden içeriye girdiğimizde Samet bir ıslık çalmıştı vay be dercesine. Salih çok tuhaf bakıyordu ona. Dilara ise mutlu görünüyordu. İçeri geçtik evi gezdik en alt katta sadece salon ve mutfak vardı üst hatta ise 4 tane ayrı oda. Odalarımız seçtik eşyalarımı yerleştirdim ve biraz uzanmak istedim. Sonra kapı çaldı gelen Salihdi. Tebessüm ederek gelmesini işaret ettim. sanırım sadece arkadaşlarıma karşı gülebiliyordum. Üzgün olduğumu görüp daha fazla üzülmemeleri için.
Salih kapıyı kapatarak içeriye girdi. Yanıma oturdu.
"Nasılsın"
Bu soruyu bu kadar içten duymayalı uzun zaman olmuştu. Tuhaf hissediyordum ve bu soruya nasıl cevap vermeliyim bilmiyorum. Kendime hiç nasılım diye sormuyordum.
"İyiyim hatta iyi olmaya çalışıyorum"
"İyisin" dedi inanmayan gözlerle.
"İyileşiyorum Salih "
" İyileşiyor musun yoksa hissizleşiyor musun farkında bile değilsin artık"
Hiç bir şey söyleyemedim çünkü haklıydı arkadaşım.
"Gözümüzün önünde tükeniyorsun Senem! Kendine gel artık biliyorum kolay değil ama değmeyen herifin teki için değer mi SENEM! Unut artık şu herifi bak biz arkadaşların hep yanındayız ve seni asla bırakmayız biliyorsun bunu"
"Ben unutmak istiyorum Salih. Her gün ne zaman unutacağımı soruyorum kendime. Her sorduğum zaman tekrar hatırlıyorum her şeyi. Ben bunların hiç birini hak etmedim Salih. Hiç mi sevmedi ya beni."
Sarıldı bana o kadar güven veriyordu ki şefkat dolu kolları yanaklarımdan yaş aktığını hissediyordum. Buna şaşırmıştım. Uzun zamandır ağlayaöıyordum.
"Yaralı kızım benim, her ne kadar belli etmemeye çalışsan da çökmek üzere olan bir binasın. Hayallerini, geleceğini elinden aldı biliyorum ama unutma sen çok güçlü bir kızsın."
Sözleri biraz da olsa beni teselli etti. Gerçekten güçlü müydüm?
Az sonra Sametin sesi geldi çabu aşağıya gelin diye bağırmıştı. Tedirgin bir şekilde birbirimize baktık Salihle. Hemen aşağı indik. Samet bize yemek hazırlamıştı.
"Size kendi ellerimle özel yemek yaptım"
" Özel yemek de makarna" diyip gülmeye başladı Dilara. Biz de tebessüm ederek oturduk masaya gerçekten de güzel yapmıştı. Samet hemen söze girdi.
"Yarın erken uyanacaksınız. Bizi almaya gelecekler. Yarın başlıyoruz." Dedi heyecanla. Kafamı onaylar şekilde salladım.
"Ay hadi inşallah" dedi Dilara.
Salih hiç tepki vermemişti yemeğini yemeye devam ediyordu. Yemek yedikten sonra biraz sohbet edip odalarımıza geçtik. Salihin dedikleri kafamda yankılanıyordu gerçekten de değmezdi böyle diyince üzülmüyorum değil. Ama üzülmemem lazımdı hayata dönmem lazımdı. Artık yeni hayatımız vardı ve başka bir Senem olacaktım. Diğer Senem Diyarbakır'da kaldı çünkü. İçim intihar etmişti bedenim ne zaman pes edicek bilmiyordum. Ama bundan sonra güçlü kalmalıydım. Zaten hastaydım sanırım biraz halsizdim. Miğdem bulanıyor ateşim çıkıyordu. Sanırım hiç bir şey yemediğim için miğdemde sorun olmuştu. Pek de umurumda değildi açıkçası. Bundan sonra kardeşlerim yani arkadaşlarım için güçlü kalacaktım.
Sabah güneşinin ilk ışıkları yüzüme vurunca uyanmıştım ve Dilaranın heyecanlı sesi geliyordu hafif tebessüm ettim. Onu böyle görmek beni mutlu ediyordu. Hemen üzerimi giyip aşağıya indim. Kahvaltı yapmak istrmiyordu canım. Ama Salih tost yapmıştı yemem için ısrar edince kıramadım. Kahvemle birlikte yemeye başladım.
"Ooooo prensesimiz de uyandığına göre koruma olmaya hazır mısınız?"
"Hemde nasılll" dedi Dilara.
"Ne demezsiniz bomba gibiyiz" dedi Salih dalga geçerek. Ben ise sadece tebessüm edebildim. Onların bu hallerini özlemişim. Bana iyi geliyorlardı.
Çok geçmeden çıktık evden yine o siyah araba gelmişti. Be bizi büyük bir deponun önüne getirdi. Şaşırmıştık hepimiz Samet hariç. İçeriye girdiğimizde hedef tahtaları ve birsürü silah vardı. Bunların olacağını bildiğimiz için pek de şaşırmadık. Yanımıza dört tane adam geldi baya iri yarı oldukları kesindi. Hoşgeldiniz dediler bize. Hepsi tek tek yanlarına aldı bizi önce silah kullanmayı öğrenecektik. Samet ayrıca hackerlık yapıyordu ve burada daha çok geliştirdi kendisini. Biz de çok iyi silah,bıçak ve diğer aklınıze gelen aletleri kullanmayı öğrenmiştik. Çok iyi dövüşebiliyorduk kısacası iki yılda her şeyi öğrenmiştik. Bir yıl kalmamız gerekiyordu ama bazı sebeplerden dolayı iki yıl kalmamız lazımdı.
Ben daha iyi olmuştum ama eski ben değildim sanki yeni bir insan doğmuştu. Ama bu insanı seviyordum çünkü arkadaşlarını korumak uğruna her şeyi yapardı ve hiç bir şey için kendini üzmüyordu. İstanbul'a dönme vakti gelmişti.
Biraz hızlı gitmek istedim çünkü bu bölümleri okuyup sıkılmanızı istemiyorum.
Kitap hakkındaki düşüncelerinizi yoruma yazabilirsiniz. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL (+18)
Storie d'amore"Güven bana" "Kimseye güvenmediği kadar güveniyorum sana" İlk defa teslim olmuştum ona karşı. Onun olmak istiyorum. Her dokunuşuyla kendimden geçmek istiyorum. Öyle de oluyordum....