Violetta'dan;
"Anlamıyorum ya. Ben onca şeyi yaşadım, azıcık dinlenmem gerekirken sen ne yapıyorsun. Neden geldim ki okula? Kiminle işbirliği yaptın, hain arkadaş? Söyle." Studio'nun kapısından içeri girmemiş, yolun ortasında konuşacaktık ama kimse umurumda değildi. Dün olanlar yeterince kimseyi umursamamam gerektiğini anlatmıştı bana. Özellikle de "âşık" olduğun insanlara güvenmemeliydin.
"Ya kimseyle işbirliği yapmadım. Dinlenmen gerekmiyor. Eğer devamsızlık yapmaya devam edersen, geometri ve biyoloji dersinden kalacaksın. Haftaya sınavlarınız başlayacak. Biricik arkadaşıma da yardımcı olmam gerek. Sen evde yalnızken korkuyorum sana bir şey olmasından. En azından burada senin gözetleyebiliyorum," deyip çantasını karıştırmaya başladı. Çantadan çıkarttığı bir kâğıdı bana uzatarak, "Sınav tarihleri," dedi. Ah, Tanrım... Yine başlayacaktı eziyet günleri...
Yapmacık bir gülümsemeyle, "Teşekkür ederim," dedim ve Studio'nun kapısından içeri girdim. Bize doğru gelmekte olan Tomás ise, durmamı sağlamıştı.
"Nasılsın, prenses? Olanları duydum. Federico gitmiş, rahatsın artık." Gözlerim şaşkınlıkla açılmak üzereydi ki, kendimi toparladım. Gitmesi de umurumda değildi. Hatta, gitmeliydi de zaten. Kendimin olmasını geçiyorum, bir kıza bunları yaptıktan sonra etrafında dolanmaya hakkı yoktu. İyi ki gitmişti. Onu bir daha görmeyecek olmak, ödülden farksızdı benim için.
"İyi olmuş."
Onlardan biraz uzaklaştığımda Tomás, "Kalbinin sızlamadığını söylersen inanmam, prenses," demiş, beni yerime çivilemişti.
Öfkeyle ona döndüm. "Kalbimin sızlamasından mı bahsediyorsun? Hakkın yok buna. Ben, onun altında ağladım, çığlık attım, kurtulabilmek için çırpındım ama o ne yaptı? Çığlıklarımı zerre kadar umursamadı. Hatta León ve Felix gelmemiş olsaydı, bana ciddi ciddi tecavüz edecekti. Benim yaşadığım o hayal kırıklığını anlayamazsın. Ben, aşıktım ona! Ama âşık olduğum birine tecavüz etmeye kalkışmadım. Ah, tabii. Kadınlarla erkeklerinki gibi cinsel organ yok ya, egemenliklerini kendilerinden güçsüz olanda sağlayabilirler ya, beni acı çekmeye mahkûm etti. Şimdi kes sesini. Tecavüz edilmek üzere olan birini asla anlayamazsın, Heredia." Boğazımdaki bir yumruyla beraber, depoya doğru ilerledim. Kendimi yalnızlıkla cezalandırmak istiyordum hayatım boyunca. Belki o zaman hayatıma kimse girmez, bana bir kez daha hayal kırıklığını tattırmazdı.
Çantamı yere fırlatıp, bacaklarımın üzerine oturdum. Hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyor olsam da, bunun burada mümkün olmayacağını biliyordum. Bir kişi bile bana ne olduğunu merak etse, eminim öğrenirdi. León ile dedikodumuz çıkmıştı birkaç ay önce zaten. Bir kez daha kaldıramazdım bunu. Kimse beni burada tutamazdı.
Kapı usulca açıldığında, akmış olan birkaç damlalık gözyaşını elimin tersiyle sildim ama gelenin León olduğunu görünce, tekrar akmıştı sildiğim gözyaşlarının yerine yenileri.
![](https://img.wattpad.com/cover/17651076-288-k571280.jpg)