Violetta'dan;
Severek ve büyük istekle kaydolduğum Studio'dan tiksinmiştim bu kadar kısa bir zamanda. Nereden bulaşmıştım ki şu çocuğa ya?! Herkesten çok daha fazla sakar olmamdı bütün suç, sanırım. Tamamen ablamdı sorumlusu! Onun sakarlığı bulaşmıştı bana da. Keşke bunların hiçbiri yaşanmamış olsaydı da, gitmeseydi...
Yeşil gözlüye yakalanmamak için üstün çaba sarf ederek, atölyeye gittim. Ah Camila, ah! Aynı bölümde olmaları kadar gıcık bir şey görmedim ben! Sürekli onu görüp, pantolonunu sildiğim anı hatırlayacaktım! Tek kelime; iğrenç.
Masaya malzemelerimi yerleştirip, beklemeye başladım. Bir kızın görüş alanıma girmesi, bütün hevesimi yerle bir etmişti. Bu kız, yeşil gözlünün neredeyse içine gireceği kız değil miydi ya? Hani beni görünce hemen ayrılmışlardı? O idi işte!
Beni görünce, yüzünde sinsi bir sırıtış belirdi ve bana doğru gelmeye başladı. Ah, lanet olsun! Bu kızla mı derslerimiz aynı olacaktı?! Benim şansım kesinlikle lanetlenmişti. Ne şansından bahsediyorum ben, ya? Oldum olalı şanssızlığımla boğuştum. Ve yine aynı şeyle uğraşıyordum. Pisliğin, gizemli aşkı(!) bana doğru geliyordu. Masanın altına girsem, görür müydü ki? Ne diyorsun Violetta ya! Görür tabii! Dibine geldi zaten!
Ellerini masaya dayayıp, üstüme doğru eğildi. "Sen şu, zamansız gelen kız değil misin?" Neyi kast ettiğini anlamışsınızdır herhalde, değil mi? Birbirlerini yiyecekleri sırada bozmuştum durumu. Vah vah vah!
"Galiba." Evet, içimden konuşurken canavar gibi olan ben, dışarıdan konuşurken yavru kediye dönüşüyor. Öz güven yetersizliğinden bunlar...
Gözlerini gözlerime odaklayıp, "Bir daha olmazsa sevinirim, sınıf arkadaşım," dedi. Acı gerçek, atılan bir tokat misali sagurmuştu beni. Bir kez daha bunu kabullenmem gerekiyordu.
Çantasını çıkartıp, yanıma bıraktı. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken, "Minik bir tanışma geçmişimiz var sayılırz," diyerek, şaşkınlığımı hat safhaya çıkartmıştı. Gözlerim yanıyordu. Hayır, ağlamamalıydım! Sinirden ağladığımı da söyleyemezdim ona! İnanmazdı da zaten.
Boğazımı temizleyip, başımı salladım. İşte şimdi bitmiştim. Adını bilmediğim birisi tarafından! Aman ne güzel(!).
Bay Milton dersliğe gelince, biraz olsun rahatlamıştım. Desen dersleri verecekti, Bay Milton. Tasarımcı olabilmem için, desen türü şeyleri çizmeye ihtiyacım vardı herhalde.
Kutu türü bir şeyden çıkarttığı bardak ve parfüm şişesini masasına koydu. "İlk haftadan başlıyoruz! Bardağı ve parfüm şişesini, nasıl görüyorsanız öyle çizin. Bunu söyledim diye, renkli kalemlerle de boyamayın ama! Karakalem olacak. Bitirdiğinizde, bakacağım. Ha unutmadan; sadece bir kağıda çizeceksiniz. Tabii silmeden. Eziyet olduğunun farkındayım ama başlıyorsunuz."
Kalemlerimle resim kağıdımı çıkardım. İnsan yüzü çizerken, herhangi bir bölge için defalarca silgi kullanırdım ki ben! Bunu nasıl yapacaktım? Resmin kolay sanılan zorlukları, bir.
♣♣♣
Saatler gibi gelen kırk dakika bittiğinde, Bay Milton kontrolleri yaptı. Yanımdaki bayağı iyi çizse de ben... Sanırım ilk dönemden kalan ilk kişi olacaktım.
Camila'nın yanına gitmekten korktuğum için, banktan kalkmadım. Kalkmış olmayı dilediğim doğrudur. Çünkü yeşil gözlü çocuk ve çakma sevimli gelmişti. Yine mi ya, yine mi?!
Beni görünce bakışları değişmişti yeşil gözlünün. "Burada kimler de varmış böyle? Yeni bir sakarlığını beklemiyor da değilim hani," deyip, göz kırptı. Midemin bulandığını söylemiş miydim? O zaman söylüyorum; midem bulanmaya başladı. Fazlasıyla...
![](https://img.wattpad.com/cover/17651076-288-k571280.jpg)