BÖLÜM 22 : MIZRAK

618 77 21
                                    

"Carleen! Carleen! Carleen!"Carleen gözlerini açmış tepesindeki Ember'a bakıyordu. Evde koltuğun üzerinde iki büklüm yatıyordu. Her yeri tutulmuştu. "Sonunda. Geldiğimizden beri uyuyorssun. Yine mi ilaçlar dokundu sana?". meraklı gözlerle onu süzen Ember'a döndü. Cenin pozusyonunda yattığı için ağrıyan belini esnetti. "Galiba, emin değilim. Sadece yorulmuşta olabilirim." yalan söylemişti. 

İlaçlar dokunmamıştı ya da yorulmamıştı. Ejderhayı görmesinin üzerinden birkaç saat geçmişti. O görüntüyü ve hissi unutmak için en azından kısa bir sürede olsa hatırlamamak için gözlerini kapatmıştı. Gözlerini kapatmasıyla da uykuya dalmıştı. Ne zamandan beri böyle iki büklüm yattığını bilmiyordu. Ejderhayla buluşan gözleri ve yaşadığı o inanılmaz his. Kendini hiç hissetmediği kadar güçlü hissetmişti. Kimsenin onu yıkamayacağını düşünmüştü. 

Ejderhayı harekete geçirmeyi ve her yeri yakıp yıkmayı düşünmüştü. Can yakmak istemişti. İntikam almak istemişti. Masum olsun ya da olmasın herkesin ölmesini dilemişti. Bu kirli düşüncelerin ona ait olması daha ürkütücüyüdü. Eskiden yaşadığı hissiyata benzerdi ama düşünceleri bu kadar vahşi değildi. Şimdiki çekim, his, istek hepsi daha fazlaydı. Büyüdüğü için miydi? Üzerinde yıllardır deney yaptıkları için miydi? Bu düşünceler ona mı aitti? Hiçbirini bilmiyordu. 

Önceki yaşadıkları ile kıyasladı. O zamanda benzer hislerdi ama bu kadar öfke dolu değildi. Bu ejderhada saf öfke, kin vardı. Diğerinde ise daha çok korumacı bir tavır vardı. O anı ve düşüncelerini asla unutamazdı. 

Carleen, onun üzen, korkutan, ağlatan, aşağı gören herkesten kendini korumak istiyordu. Güçlü olduğunu yenilmez olduğunu herkese söylemek istiyordu. Ejderhadan aldığı hissiyatta buna benzerdi. Ama bu düşünceler tam da ejderha ile yan yana gelince aklına akın etmişti tıpkı şimdi ki gibi. O vahşi çekim, öfke, kin, intikam, ve yoğun kana susamışlık. Bunların hepsi ejderha ile ortaya çıkmıştı. 

Sanki o zamanda şimdide küçük düşüncelerini ejderhalar anlamıştı ve o fikirleri daha şiddetli ortaya çıkarmış gibiydiler. Babasının sahip olduğu ejderha daha uysal yapıdaydı bu yüzden iyice öfkelenep, gözlerine sinirden bir perde inene kadar ejderha sesizliğini korumuştu. Bugün karşılaştığı ejderha ise öldürmek için kendini kullanan bir silah gibiydi. Yakıp yıkmayla, kanla bütünleşmişti. Öfkesini durduran tek şey sahip olduğu ve saygı duyduğu o adamdı. Aragon'du. 

O adama neden saygı duyuyordu? Küçükken öğrendiklerini yokladı. Bütün ejderhalar sahibini kendi seçiyordu. Eğer ejderha kötü birini isterse kendini saf kötülük olarak adlandırmışsa kendisini kötülük için kullanabilecek en iyi kişiyi seçiyordu. Tam tersi iyi olanlar içinde geçerliydi. Saf iyilik barındıran ejderhalar da karşısına çıkabilecek en iyi kim ise onu seçiyordu. Geneli böyleydi. Tek bir tür farklıydı. Siyah ejderha. Enderdi. 

Ejderhalar arasında en akıllı olanıydı.Diğer ejderhaları tek bir kükremesi ile boyun eğdirebilirdi. Yönetilmesi zordu çünkü onlar kendilerini bir insanı yönetmesini tercih etmezlerdi. Kibirli yaratıklardı onlar. O yüzden katledilmişlerdi. Zeki yaratıklar olduğu için insanlar onları tehlikeli olarak kodlamışlar ve soylarını tüketene kadar öldürmüşlerdi. Efsaneler ve masallarda yer almaya başlayan bu varlıkların insanların onları katletmeye başlamasıyla kendilerini çok iyi bir şekilde sakladıkları söylenirdi. 

Ta ki içlerinden birini Lux krallığı yakalayana kadar. Bugün ki gördüğü ejderhaydı o. Yıllarca kafese kitlenmişti. Birini kabul etmesi umuduyla onlarca insan ölmüştü ya da yaralanmıştı. Öldürülmesi planlanan bu yaratık nasıl olmuştu da bir insana boyun eğmişti? Saygı duyduğu bu adam neyin nesiydi? Güçlü olduğu barizdi. Yürüyüşü, duruşu, görünüşü adeta dünyada ki en tehlikeli insan benim dermiş gibiydi. Ama ejderhanın seçmesinin tek sebebi bu olamaz diye düşündü

EJDERHA CADISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin