BÖLÜM 23 : DÖNGÜ

628 73 67
                                    

Carleen yatağın da uzanmış tavana bakıyordu. Ejderhayla yaşadığı o andan sonra kabuğuna çekilmişti tekrardan. Ne zamandan beri boş boş tavanı izlediğinden bir haberdi. Tüm siparişler hazırlandığı için işe de gidemiyordu. Canı sıkılıyordu aynı zaman da bir şey yapmakta içinden gelmiyordu. Durgunlaşmıştı. 

Oysaki ejderhanın yanına gidene kadar mutluydu. Ejderhanın yanında yaşadıkları onu bu hale getirmişti. Az kalsın ölecekken hissettiği derin öfkeydi bu halinin sebebi. O hissiyat iliklerine kadar işlemişti. Ejderhanın öfkesi o kadar derindi ki öleceğinden emindi. Ya da belki birilerine zarar verecekti. Derek'e zarar verdiği gibi. O gün onun elinden çıkan morumsu ışığı hala unutmamıştı. O ışık her neyse onunla zarar vermişti. Nasıl yapmıştı? Böyle bir gücü mü vardı? Ne zamandan beri vardı? Belki de ejderha sayesinde olmuştu o ışık. 

Bu soruların cevabı Gale 'in on yıldır yaptığı deneylerle bile cevap bulamamıştı. O ejderhayla karşılaştığında ve burun buruna geldiği anda içinde o gücü tekrar hisseti. Bir şeyler uyanmıştı. Çıkmak istiyordu, serbest kalmak istiyordu. O an tekrar birilerine zarar vermektense ölmeyi tercih etmişti ve gözlerini yummuştu. Ama emindi eğer Aragon gelmeseydi o içindeki ışık tekrar gün yüzüne çıkacaktı. Buna sağlayan da o ejderha olacaktı. Derin bir öfke vardı. Herkese karşı. Öldürmek istiyordu, kan istiyordu, intikam istiyordu. Ama bunu kendisi için istemiyordu. Hissettiği o büyük öfke kendisine yapılan muamele için değildi. 

İnsanları pek önemsiyor gibi de değildi. İsteği sahibinin mutlu olmasıydı. O öfkenin sahibi Aragon'du. Ejderhanın bu kadar çok ölüm istemesini sağlayan Aragon'du. Bu da Carleen'i ürkütmüştü. Bir ejderhanın bu kadar ölüm istemesini sağlayan bu adamdan korkmuştu. Ejderhalar sahiplerinin hislerine karşı duyarlı olurlardı. Eğer Aragon bu kadar öfkeli değilse, bu ejderhanın bu kadar kan istemesinin bir nedeni olmaması gerektiğini düşündü. Sadece o an ölümle burun buruna gelmesini değil bu ejderhayı bu hale getiren kişinin Aragon olduğunu da düşündü ve daha çok korktu. 

Koca bir krallığı yönetecek bir adamın bu kadar vahşi olması çok korkutucuydu. Ta ki Carleen'i kurtarana kadar. O adam Carleen 'i kurtardığında ejderhadan dolayı hissettiği yoğun kana susamışlık bir anda kaybolmuştu. Hiç var olmamış gibiydi. Ejderha sanki Aragon geldiğinde hissettiği şeyleri hiç hissetmemiş, düşündüğü şeyleri hiç düşünmemiş gibi davranmıştı. Rahatlamıştı. Uykusuna geri dönmüştü. 

Carleen bilememişti. Bu kirli düşüncelerden arındıran kişi mi Aragon'du? Yoksa bu kirli düşünceleri oluşmasını sağlayan mı? Her ikisi de belki. Kafası karışmıştı. Onu kurtaran kişinin Aragon olması dışında birde bu düşünceler zihnine hücum etmişti. Sorduğu diğer sorular ise üzerine eklenmişti. Kafası çok karışıktı. 

O yüzden eve çekilmişti. Düşünmek bile istemiyordu. Fakat kendine hâkim de olamıyordu. Tekrardan o adamı görmek istiyordu. Ejderha ile olan bağlantısını çözmek istiyordu Merak ediyordu elinde olmadan. Kendini ele vermekten den ölesiye korkuyordu ama sabırsızlığı onu ele geçirmişti. Ejderhalara olan merakı ve geçmişi onu ele geçirmişti. Kendini durduramıyordu gerçi durmak ta istemiyordu. Nereye kadar böyle kaçabilirdi ki? Bu gücünü sonsuza kadara saklayabileceğinden emin değildi. Bunu hissetmişti. Anlamıştı. 

O gücü sabırsızdı tıpkı Carleen gibi. Kendi hakkında bile bilmediği bir sürü soru vardı. Bu bilinmezlik onu çok yoruyordu. Ne zaman patlayacağını bilmediği bu döngü çıkılmaz bir yol gibiydi. Sonu olmayan bir yol gibiydi. Bu belirsizliğin süresi arttıkça endişesi daha da artıyordu. Bunu ejderhayla olduğu vakitte daha kavramıştı. 

"Carleen, Carleen! Neredesin" Ember'ın sesiyle kafasını kapıya doğru çevirdi, Hala uzanıyordu. "Odadayım Ember." kapının açılması ile Ember ile göz göze geldi. "Hadi kalk, bütün gün burada pinekleyip durma. Yakında yatağın üzerinde çürüyeceksin. Hazırlan kraliçenin yanın gidiyoruz seni getirmemi istedi."

EJDERHA CADISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin