Carleen elindeki ilaca bakıyordu. Tanıdık kokularla baş başa kalmıştı. Sevdiği işi yapıyordu. İlaçlar onun küçüklükten beri en keyif aldığı alandı. Bu konuda şikâyeti yoktu yine de içinde bir boşluk hissediyordu bugün.
Huzursuzluğu dışarıdan dahi fark edilebilecek şekildeydi. İşini sevse de Aragon'a hizmet etmeye alışmıştı. Onunla vakit geçirmeyi seviyordu. Konuşmayı, tartışmayı, hatta sadece ciddi ifadesini seyretmek bile hoşuna gidiyordu. İşini yaptığında kafası dağılsa da etrafındaki insanlardan dolayı asla tamamen rahat hissedemiyordu.
Aragon'un ciddi ve soğuk tavrına rağmen onun yanında rahat hissediyordu. İkisi de konuşmasalar dahi birbirlerinden rahatsızlık duymuyordu. Üstelik yaşadıkları son hafta da birbirlerini daha iyi tanımışlardı. Carleen soğuk ve ciddi duran adamın sebeplerini gördükçe derin acısını anlamlandırmış ve gerçekten Aragon'un nasıl biri olduğunu anlamıştı.
Nasıl olduğunu bilmese de Aragon'da Carleen'in acısını anlamıştı. Carleen'e göre sadece ikisi aynı dilden konuşuyordu. Etraflarında ki herkes yoğun bir ses ve kara ağır bir bulut gibiydi. Carleen için yoğun sesten ve kara buluttan kurtuluşun tek yolu Aragon olmuştu.
Hiçbir şey anlatmak zorunda değildi, konuşmak zorunda değildi, ağlasa neden ağladığını açıklamak zorunda değildi. Aragon, Carleen her ne yaparsa yapsın sadece destekliyordu. Carleen'in ne yanlışını ne de doğrusunu sorgulamıyordu. Bu da Carleen'in tek aitmiş gibi hissettiği alanı doğuruyordu. Kimseden korkmuyor, acılarını hatırlamıyordu.
Aynı duyguları yine yaşamak istiyordu ama Aragon köyden ayrılmıştı. Dean ile Dunya'nın burun buruna olduğu zaman ortaya çıkmıştı. Dunya'nın ismi ağzından çıkar çıkmaz Dunya geriye doğru gitmiş ve selam vermişti. Dean'ı unutmuştu. Gülerek Aragon'un yanına gitmiş ve sarılmıştı. Carleen tanıklık ettiği bu kavuşma anından pek haz etmemişti.
Dunya ile olan samimiyeti kız kardeşine olan samimiyetinden fazlaydı. Aragon ona sarılan kıza gülümsemiş daha sonrasında öfkeli bir şekilde ona kızmıştı. Sakin kalması konusunda defalarca uyardığını söylemişti. Carleen o an en azından etrafı saran öfkenin bir anda kaybolmasından mutluydu. Fakat konuşmalar ve insanların ruh hali değişse dahi Dean hala ilk andaki öfkeye sahipti. Carleen, Dean'ın gözünde yanan ateşi gördüğünde ürkmüş ve istemsizce geri atmıştı. Aragon olan biteni bilmese de olayın Dean'ından kaynaklı olduğunu anlamıştı.
Gerçi her şey ortadaydı. Fark etmemek mümkün değildi. Prenses Maria'a da Aragon'u görür görmez ağlamaya başlamıştı. Şimdiye kadar dik durmaya çalışmış olsa da abisini görmesi ile sıktığı gergin vücudu kendini serbest bırakmış ve ağlayarak ilk tepkisini göstermişti. Derek'in için o an üzülmüştü. Nişanlısının ağlaması ve abisini görmesi ile rahatlaması onun çaresiz hissetmesine sebebiyet verdiğini düşünmüştü. Aragon Maria'nın yanına gitmiş ve saçını okşamıştı. Daha fazla ağlamaması için ona gülümsemişti.
Sanki her şeyi halledeceğim üzülme dermiş gibiydi. Dean'ın önüne geçmiş ve onu son kez uyardığını söylemişti. Yaptığı hiçbir şey yoktu. Ne sesini yükseltmişti ne kılıcını çıkarmış ne de şiddete başvurmuştu. Tek söylediği son kez uyardığıydı.
Dean duyduğu kelimelerden sonra Aragon'u ikiletmemiş ve sessizce kraliyet konağına dönmüştü. Dışarıdan gayet sakin bir abi kardeş konuşması gibi görünse de Carleen iki erkek kardeşinde ne düşündüğünü biliyordu. Aragon'un etrafa yaydığı gücü Dean'ın üzerine uyguladığı yoğun baskı yüzünden Dean ikiletmemişti. Sözünü dinlemezse Dean'ın ağır sonuçlarla karşılaşacağını biliyordu. Aragon'un tek bir sözü ile askerler Dean'ı yakalardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EJDERHA CADISI
FantasyYüzlerce yıl önce ejderhaların kraliçesi DRAKEN insanoğlunun masumiyetini korumak için yemin etti . Bunun için koruyucuları yarattı. İnsanoğlunu koruyacak ejderhaları... İnsanoğlu ise kendine bağlı ejderhaların kraliçesinin yeminini kana buladı. D...