BÖLÜM 30 : ÇAKMA PRENS

577 82 20
                                    

Carleen ve Derek ikisi de ağlamaktan yorulmuş ve yere çökmüş vaziyette oturuyorlardı. İkisinin de hiç dinmeyen acıları göz yaşları ile son bulmuş gibiydi. Anılarındaki yalnızlıkları ve özlemleri kavuşmaları ile bitmişti. 

Sakince oturmuşlardı. İkisi de karşılıklı bir şekilde sadece birbirlerine bakıyorlardı. Her ne kadar kavuşmuş olsalar da bu ana inanamıyorlardı. Her ikiside bu anın biteceğini ve tekrar birbirlerini kaybedecekleri düşünceleri ile boğuşuyor şu an ki kavuşma anını bozmak istemiyorlardı. 

Yine de birbirlerini bulmalarının ardından kaybetme hissinden vazgeçemiyorlardı. İkisi de birbirlerinin görünüşünü zihinlerine kazımak istiyordu. İki büyük çocuk birbirlerine olan derin sevgi yüzünden delicesine korkuyorlardı. 

Birbirlerini yeniden kaybetmekten, ortadan kaybolmaktan ve bir daha bulamamaktan korkuyorlardı. Carleen on yıl boyunca yaşadığı işkenceden sonra hayatın tatlı yanını tatmıştı. Üstelik çocukluk arkadaşını da bulmuştu. 

Bu da demekti ki ailesini de bulabilirdi. Ama korkuyordu. Gale onun burada olduğunu öğrenirse onu tekrar yakalardı. Ve hayatın tatlı yanını bırakmak istemiyordu. Çektiği onca işkence sırasında hiçbir özlem duymuyordu. Özgür hayatında neler yaptığını unutmuştu. 

Güzel bir yemeğin tadı nasıldı? Gülmek nasıldı? Rahat bir yerde yatmak ve üşümemek güzel miydi? Temiz ve güzel kıyafetlerle nasıl görünüyordu? Bu ve bunun gibi onlarca cevabı unutmuştu. İnsan tatmadığı, bilmediği bir şeyi özler miydi? Hayır özlemezdi. Carleen'de unutmuştu, bilmiyordu. Özlemiyordu fakat şimdi her şey farklıydı. 

Özgürdü, yanında gülüp eğlendiği ve birbirlerine kıyamadıkları arkadaşı Ember vardı. Tek bir derdinde ve korkusunda yanında olan, onun elini tutan onunla uğraşsa da mutlu ve huzurlu hissettiği Aragon vardı. Ailesi yanında olmasa da aile gibi olan kraliyet ailesi vardı. Onunla ilgilenen, bilgisine saygı duyan köylüler vardı. Güzel ve temiz kıyafetleri, sıcacık bir yemeği ve rahat bir yatağı vardı. Carleen hayatın tatlı yanını biliyordu ve artık bundan vazgeçemezdi. Vazgeçmemeliydi. 

"Ne düşünüyorsun Carleen?" ona düşünceli bir şekilde bakan Derek'e baktı. Yakışıklı ve oldukça yapılı bir adam olmuştu. "Ailemi. Seni gördüğüm ilk andan beri kafam çok karışık. Ben babamı ve annemi çok özledim. Ama onları görmek istemiyorum Derek. Korkuyorum. Gale'den, tekrar yakalanmaktan. Ne yapacağımı bilememekten korkuyorum." Derek, karşısında ufak ve narin kıza baktı. Korkusuz ve cesurdu bir zamanlar bu kız. 

Tek başına saray dışına çıkar, koca insanlara kafa tutar, sonucunu düşünmeden kavga eder ve her zaman kavgadan galip gelen kıza baktı. Şimdi ise o kız yerine korkudan titreyen küçük bir çocuk vardı. Hepsinin babası yüzünden olduğunu biliyordu. Babası onun için kötü bir ebeveyn hiçbir zaman olmamıştı yine de Carleen'e yaptıkları yüzünden onu bu hale getirdiği için derin bir öfke ve nefret duyuyordu. Güce olan takıntısı daha kaç insana bedel olacaktı. 

"Carleen, şimdilik burada kalmaya devam et. Senin için en iyisi bu gibi gözüküyor. Ben saraya döndüğüm vakit generale olanları anlatırım. Eminim o bir çözüm yolu bulacaktır. Seni bulduğumu öğrendiği an seni görmek isteyecektir ama akıllı adamdır. Eminim ki bir yolunu bulup seni koruyacak ve rahatlıkla seninle görüşebilecek şekilde bir plan yapacağına eminim. Bu süre zarfında olabildiğince gözden uzak dur. Yakında düğünüm olacak. Ben buradan ayrıldığım vakit sende ayrıl. Merkeze git. Seni orada bir şekilde buluruz. Kimse yerini bilmesin. Burada ben ayrıldıktan sonra da kalma sakın. Anladın mı beni?"

"Anladım. Senden bir ricam var o zaman. Burada olduğun süre boyunca beni tanımadığından emin bir şekilde rolüne uy. Kim ne derse desin beni savunma, yanımda durma. Ben senin yanına gelmediğim sürece yanıma dahi gelme. Kimse bir şey bilmese de benimle dolaşman kötü dedikodulara sebep verebilir." Derek, dikkatlice Carleen'i dinliyordu. 

EJDERHA CADISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin