platonik (ÇT)

bölüm 40

Çağan efe ak...

Çağan:Demir tamam. Yemin ederim inandık sus artık.

Dedim sıcaktan değilde demirin konuşmasından bayılacak gibi.

Demir:senin inanmana ne gerek var a*ına koyayım olayın baş rolü sensin.

Diye cevapladı hiç alınmadan.

Göz devirdim.

Demir abarta abarta bizi bastığı günü yağızlara anlatıyordu.

Ama asla doğru bir şekilde değil.

Ağzından çıkan tek gerçek beraber olduğumuzdu.

Demir:tuanayı kucağına almıştı. Dudağı bordo ruj ila kaplıydı hayvan kızın boynunu da morartmıştı. Ve nerdeyse yarı çıplaktı.

Klasik demirin abatma derecesindeydi.

Berat:abi onu bunu geçin de bu kız bizi ne zaman hatırlayacak?

Diye hepimizin konuşmak istemediği konuyu açtı.

Yağız:bilmiyorum. Gittikçe daha da umutsuzluğa kapılıyorum.

Diye ilk cevap veren o oldu.

Bakışlarını hemen yere eydi.

Yağız:korkmaya başlıyorum.

Hepimiz korkuyorduk.
Bizi bir daha hatırlamamasından.

Hiçbirimiz bu ihtimale cevap vermedik.

Zaten biz daha ağzımızı açamadan o aşağı indi.

Hepimize çekinir gözlerle baktı.

Arda:gelsene.

İlk başta kararsız kalsada boş bulduğu koltuğa oturdu.

Tuana:rüzgar-

Çağan:gitti!

Diye sert bir sesle cevap verdim.

Ben Rüzgardan ölmesini dileyecek kadar nefret ederken o kızın bana rüzgarı sorması ondan daha da nefret etmemi sağlıyordu.

Demir sesizliği bozup elindeki jelibon paketini tuanaya uzatı.

Demir:ister misin?

Tuana:teşekkürler jelibon sevmem.

Dedi gülümseyerek.

Arda kaşlarını çatı.
Demir tek kaşını kaldırmış ona bakıyordu.

Diyer ikisi afalamıştı.

Dudaklarımda buruk bir gülümseme belirdi.

Sevdiği şeyleri unutacak kadar ilaçlar etki ediyordu.

Tuananın yani önceden en sevdiği şey jelibondu bunu ben de dahil hepimiz biliyorduk.

Ne zaman birimiz dışarı çıksak istiyordu artık hepimiz alışmıştık o istemese de alıyorduk.

Kutu kutu jelibon aldığını dahi görmüştüm.

Şimdi jelibon sevmediğini mi söylüyordu?

Demir:peki.

Diye mırıldandı.

Arda:birkaç işim var gitsem iyi olacak.

aslında işi yoktu duygularına hakim olamıyordu.

Yüzündeki kırgınlığı hepimiz görmüştük. Bunu Tuanaya yansıtmamak için gidiyordu.

Yağız:ben de geleyim bekle.