30

139 15 4
                                    

Giydikleri yorumda.



Emily

''İşte böyle Stephanie''

''Vay canına. ''

''Evet. ''

'' Şimdi ayağın nasıl? '' dün odaya geldikten sonra direk yatmıştım. Stephanie' ye sonra konuşuruz demiştim. Oda tamam diyerek beni onaylamıştı. Gece ayağımın ağırmasıyla uyanmıştım. Nasıl olduysa Stephi' de uyandırmıştım.

Ayağımı burktuğumu söylemiştim ve oda buzdolaptan bana buz getirmişti. Ayağıma koyduktan sonra daha iyi hissetmiştim. Stephanie daha ayrıntılı bir şekilde anlatmamı isteyince en baştan anlatmıştım.

Sabah ise havuzdaki olayı anlatmıştım. Şu an ayağım biraz morarmakla sararmak arası bişeydi. Ecza dolabından merhem bulduk ve onu da sürmüştük. Şu an daha iyiydim. En azından yürüyebiliyordum.

DÜn çok yorulduğum için direk yatmıştım ve duş alamamıştım. Bugünde saba erken kalkıp almıştım.

Bugün tur rehberi bize eşlik edicekti. Buranın tarihi yerlerini görücektik. Bugün herkes alarm kurup kalkmıştı. Hazırlanmaya başladık. Ben pembe üzerinde beyaz renk yazılar olan kazağımı ve altıma yeşil pullu şortumu giydim. Ve saçımı açtım.



Stephanie, pembe pantol, üzerine gri askılı kazak ve boynuna sarı, yeşil, pembe renklerinden oluşan flar taktı. Son olarakta sarı renk bileklik. Ve saçını açtı.

Michelle, grimsi pantol, üzerine beyaz yarım kol kazak ve siyah kemer. Ve koluna bileklik taktı. Ve saçını açtı.

Riley, siyah beyaz çizgili badi ve altına beyaz pantol giydi. Saçını açtı.

Giselle, kahverengi askılı kazak ve altına gri tayt giydi. Saçını açık bıraktı.

Chloe, kot pantol ve siyak kısa kol tişört giymişti ve saçını toplamıştı.

Hepimiz hazır olunca beklemeye başladık. Michelle ile benim telefon aynı anda titredi. Mesaj gelmişti. Bayan Kate hazırsanız dışarı çıkın yazmıştı. Sanırım Michelle' de aynı mesaj gelmişti. Hep beraber dışarı çıktık.

Bayan Kate ve Chris kapıda erkeklerle beraber bizi bekliyordu. Beraber bir aranaya bindik. İlk önce biraz eski çağdan kalmış bir görüntüsü olan biyere geldik. İçinde, taşlara çizilmiş yazılar ve resimler vardi. Telefonumla fotoğraf çektim. Diğerleride çekiyordu.

Bugün hep bu tarz yerleri gezmiştik. Gerçekten güzel yerlerdi. Akşam restoranta gidip karnımızı doyurmuştuk.

Odamıza gelince resimlere bakmıştım. Kendim çekilirken arkadan Hunter' de çıkmış ve 2 parmak yapıp gülmüştü.

Bu resmi mesajla Hunter' e yolladım ve orada ne işin var yazıp gülücük koydum. Çok geçmeden mesaj gelmişti.

'' Bende çıkayım dedim. Güzel olmuş. ''

'' Çok güzel çook. ''

'' Evet çook. '' dediği imaya güldüm. Beni gerçekten gülümsetiyordu.

'' Ee napıyorsun. ''

'' Yatağımda yatıp seni düşünüyorum. Sen. '' dediği şeyle gülümsemem daha çok büyüdü.

'' Bende. '' yazıp yolladım ve utamçtan yerin dibine girmek istedim. Ama iyi ki bunları yüzüne söylemiyordum yoksa... Ben ne ara böyle utangaç olmuştum ki. Bu Emily' i hiç sevmedim. Telefonum titreyince elime aldım.

'' Müsait misin. ''

'' Evette ne oldu. '' mesajı yolladıktan sonra telefon çaldı. Hunter arıyordu. Anahtarımı alıp kapının önüne çıktım ve aramayı yanıtladım.

''Hey. ''

''Hey. Nasılsın. ''

'' İyi. SEn. ''

'' SEni gördüm daha iyi oldum. ''

''Ne.''

'' Sağına bak. '' kafamı sağ tarafıma çevirdim ve bana el sallayan Hunter' e baktım. O ne ara dışarı çıkmıştı. Aramayı kapadım ve Hunter' e doğru yürümeye başladım. Oda bana doğru geliyordu. Ortada buluştuğumuzda kıkırdadık.

Cidden. Ne ara böyle oldum ben. Bunu sonra düşünmeye karar verdim. Düşüncelerimi dağıtan Hunter' in sesi oldu.



''Dalmışın. ''

'' Aa... şey pardon. ''

''Sorun değil de ne düşünüyordun. ''

''Hiç. '' dedim ve gülümsedim o da gülümsedi. Beraber odalarımızın arkasına geçtik. Odalarımızın arka tarafında hamak varmış. Hiç fark etmemiştim. Beraber oturduk. Gökyüzünde birkaç tane yıldız vardı.

Hava hafiften esiyordu. Ve manzara mükemmeldi.Gece lambalarıyla aydınlatılmış belirli yerlerdeki ışıklar çok güzel hava katıyordu.

'' Emily bak. '' parmağıyla gökyüzünü işaret etti. Kafamı kaldırıp baktığımda yıldız kaydığını fark ettim.

''Bir dilek tut. '' dediğinde gözlerimi kapamıştım. Dileğim mutlu olmaktı. Gerçek anlamda. Bu mutluluğumun uzun bir süre bitmesini istemiyordum. Hatta mümkünse hiç bitmesin.

Gözlerimi açtığımda bana bakıyordu.

'' Çok güzelsin. ''

'' Ve bu güzelliğin benim sevgilim olması ayrı bir güzel. '' dediği iltifata kıkırdadım. Şu an hiç birşey diyemiyordum. Diyecek bişey olamasından deyil, diyecek bir sürü şey var ama birşey dersem bu anın bozulmasına neden olurum gibime geliyor.

Titreyince kollarını bana sardı. Ne ara hava bozmuştu.

'' Ne diledin. '' diye sordum.

''SÖylersem gerçekleşmez. SEn ne diledin. ''

''Söylersem gerçekleşez. ''

'' O benim repliğim. ''

''Artık deyil. '' dedim ve kahkaha attım. Oda gülüp beni daha sıkı sardı.

''Beni asla bırakma. ''

''Seni asla bırakmam. ''

Sonra zaten uyuya kalmıştık. En huzurlu yerde. Sevgilimin yanında.

The Next StepHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin