33

111 15 0
                                    

Riley

Bugün burada son günümüzdü. Onun için buranın tadını doya doya çıkarmaya karar verdim. Toz pembe pantolonumu, üstüne beyaz salaş tişörtümü giydim. Ayyakabı olarak, toz pembe babetlerimi giydim. Saçlarımı at kuyruğu yaptım. Beyaz çantama telefon, cüzdan vs. koyup dışarı çıktım.

Alışveriş yapmaya karar verdim. Bayan Kate' nin dediğine göre akşama karaoke partisine gidicekmişiz. Oraya uygun kıyafet bakmam lazımdı.

'Fashion Stayle ' adında bir mağazaya girdim. Elbiselerin olduğu bölüme yöneldim. Krem rengi, boyu dizlerimde ve sarı renk kemeri olan elbiseyi elime aldım. Bana uygun olan bedeni seçtim ve kabinlere yöneldim.

Elbise üzerime tam oturmuştu. Almaya karar verdim. Altına sarı renk babet aldım. Oldum olası topuklu ayyakabıları sevmemiştim.

Parasını ödeyip tekrar kaldığımız yere yöneldim. Poşetleri bavulumun yanına koydum ve tekrar dışarı çıktım. Buranın çok ünlü olan 'büyük çeşme ' adında biryer duymuştum. Sora sora o yere vardım.

Anlattıklarına göre, burada bir dilek kuyusu varmış. Çok eski zamanlarda, bir kız ölüm döşeğindeymiş. Çok sevdiği bir genç varmış. Gençte onu çok seviyormuş ve sevdiği kızın gözlerinin önünde ölmesine dayanamıyormuş. Genç, birgün kızı bu kuyuya getirmiş. Cebindeki son parayı bu kuyuya atmış ve sevdiği kızın iyileşmesini dilemiş. Ertesi gün kız, dimdik bir şekilde canlanmış ve iyileşmiş. Kız ve genç, beraber buralardan uzaklaşmışlar.

O gün bugündür buraya birçok kişi gelmiş ve dilek dilemiş. Cebimden bozukluk çıkardım ve dilek havuzuna attım. Dileğim, hasta olan herkesin iyileşmesi, sevdiklerine kavuşması.

Sevdiğinim gözü önünde yavaş yavaş ölmek ne kadar kötü bir durum. Sen ölürken, karşındaki kişinin sana acı, üzüntülü bir şekilde bakması daha da kötü bir durum bence. Kimbilir bu durumda kaç kişi ölmüştür.

Ama onlar hala yaşamaya çalışıyorlar. Tabii, bazıları sevdiklerinin arkasından onunla birlikte kendilerini öldürmüştür. Ben böyle bir durumda kalsam heralde kendimi öldüremezdim. Ama yaşayan ölüden de bir farkım kalmazdı.

Düşüncelerime bir son verip orada bulunan bir kafeye girdim. Şirin biryerdi. Acıktığımı hissettim. Tost ve çay siparişi verdim.

Yemeğim gelince yemeye başladım. Lokmamı yutunca çayımdan bir yudum aldım ve bardağı tekrar masaya koydum. Aklım hala o hikayedeydi.

Öyle ki, karşımdaki sandalyenin çekildiğini duymadım.

"Hikaye çok güzeldi deyil mi Riley? "

"Efendim? " diye sordum James' e. Daldığım için ne dediğini anlayamamıştım.

"Hikaye çok güzeldi deyil mi ?"

"Ahh, evet. "

"Öyle bir durumda kalsam bende iyileşmen için herşeyi yapardım. Ama eğer yaşamasaydın bende arkandan ölürdüm."

James bunları söylerken ciddi görünüyordu. Yani, James' i bilirsiniz, o asla ciddi olamaz. Bu olay hakkında bu kadar düşünmesine gerçek anlamda şaşırmıştım.

James' e baktığımda gözleri dalgındı. Herzamanki keyifli ifadesi yoktu.

"Hayır. Öyle birşey yapmıyacaksın James."

"Evet, yaparım Riley. " Şu an sanki gerçekte öyle bir durum var ve biz onu tartışıyoruz gibi.

"Sen beni nasıl buldun ? "

"Tesadüf. O tostu yiyecek misin? " Hayır anlamında kafamı salladım. İştahım kaçmıştı. Tosttan bir- iki lokma yemiştim, çayımdannda bir yudum almıştım.

James hiç tiksinmeden ısırdığım yerleride yiyordu. Öyle bir iştahla yiyordu ki bitiğinde bir tane daha istedi. Eski James geri dönmüştü.

Hesabı ödedi ve kalktık. Elini omzuma attı ve yolda öyle yürümeye başladık.

"Teşekkür ederim. " dedim.

"Ne için ?" Diye sordu.

"Herşey için. " dedim ve ona daha çok sokuldum. O da beni daha sıkı sardı. Sahile gittik. Şezlongların olduğu yere gittik. Saat 17:50 idi. Öğlene geliyordu. Neredeyse kimse yoktu. Ayakkabılarımı çıkardım ve bağdaş kurup James' ten tarafa döndüm. O da bağdaş kurdu ve benden yana döndü.

O şekilde birbirimize baktık. Dalgaların sesi kulağımıza geliyordu. Orada yaklaşık yarım saat felan durduk.

"Gidelim mi? " diye sordu. Olur anlamında başımı salladım ve ayakkabımı giymemi bekledi. Giydikten sonra kalktık. Kladığımız yere gittik. Eli omzumda, elim belinde.

Kaldığımız yere varınca ayrıldık. Tam kapıdan gireceği sırada hızlıca onun yanına gittim ve yanağından öpüp hızlıca iceri girdim. Bavulumun yanından poşetimi aldım ve giyinmeye başladım.

Giyindikten sonra makyaj işlemine geçtim. Siyah far ve göz kalemi sürdüm. Dudağıma da parlatıcı sürdükten sonra saçımı tekrardan at kuyruğu yaptım. İşte şimdi hazırdım. Diğerleri kapıdan içeri girmeye başladı. Sanırım yeni geliyorlardı.

Onlarda hazırlanmaya başladılar. Tamamen hazır olduklarında kapımız çalındı. Kapıda Bayan Kate, Chris ve erkekler vardı.

"Hazırsanız çıkalım. " dedi Bayan Kate. 'Hazırız 'dedikten sonra hepberaber çıktık.

Kocaman ve ışıklı harflerle 'Karaoke Beach ' yazısı olan yere girdik. İçeride bir tane kız şarkı söylüyordu. Şarkının adı Outside idi.

Bu şarkıyı çok severim. Bir yer bulup oturduk. O kızdan sonra birkaç kişi daha söyledi. James' in ismi okundu.

"Ben ismimi yazdırmamıştım ki? " diye sordu şaskın bir şekilde. Bunun üzerine Bayan Kate:

"Bütün erkekler şarkı söyleyecek. İtiraz istemiyorum, hadi sahneye James." dedi Bayan Kate ve James sahneye çıktı. Inside Out şarkısını söylemeye başladı.

Şarkı bitene kadar gözlerimin içine baktı. Bitince yanıma geldi ve oturdu. Ondan sonra sırayla Hunter, Eldon, West söyledi.

Listedeki isimler bitince isteyenler tekrardan gönüllü olarak söyledi.

Biz kızlarla anlaştık ve söylemeye karar verdik. Hepimiz sahneye çıktık ve Addicted To You şarkısını söylemeye karar verdik. Stephanie, Emily ve ben şarkıyı söylerken, Michelle, Giselle ve Chloe ise dans ediyordu.

Biz tekrardan şarkı söylemeye karar verdik. Turn Me Around.
Bu sefer biz dans ettik, diğerleri şarkı söyledi.

Sarkı bitince yerimize geçtik. Bu sefer erkekler sahneye çıktı. Hero -bu şarkı 2. Sezonda var. Söyleyenin ismini bilmiyorum koyabilirsem multiye koyacağım dinlemenizi tavsiye ederim- şarkısını söylemeye karar verdiler. James ve west dans ederken Eldon ve Hunter şarkıyı söylüyordu. Nakarat yerinde yer değiştirdiler ve James ile West şarkıyı söylemeye Eldon ve Hunter ise dans etmeye başladılar.

Bitince yanımıza geldiler ve Chris ile Bayan Kate kalktı onlar söylemeye başladılar. Yerlerine oturunca başkaları söyleme başladı.

James elimden tutup beni dans pistinin ortasına götürdü.

"Hadi Riley. " dedi ve tepetakla attı. Bende ona uyup dans etmeye başladım. Yanımıza bizim grup geldi onlarda bize katıldı. Başka birileri daha geldi ve ortam kalabalıklaşmaya başladı.

Sahnedeki çocuk şarkıyı bitirmeye yakın yakın James beni hafifçe itti, ben geri gittim durmama yakın beni tekrar kendisine çekti ve elini belime yerleştirip beni yatırdı. Burun buruna geldik. Ve tam o sırada şarkı bitti.

The Next StepHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin