32 (2)

167 16 10
                                    

Arkadaşlar diğer bölümü yanlışıkla yayınladığım için eksik olmuştu. Hemen devamını yazmaya başladım. Bu bölümde serbest oldukları için randevu tarzında yazdım. Sadece çift olarak varlar. Hazırlanırken felan birbirleriyle de karşılaşmıyorlar. O konu biraz tuhaf ama öyle iyi okumalar.

Ve bu bölümü yeni tanıştığım wattpad arkadaşım Merve' ye ithaf ediyorum. Ve ona teşekkürlerimi iletiyorum.

Emily

Kapı tıklatıldığında hazırlanmamı bitirmiştim. Makyajları çantama koydum ve kapıya doğru ilerledim. Kulpu kavrayıp açtığımda kalakaldım. Hunter harika görünüyordu. Ciddi anlamda harika.

Yani ciddili ciddili harika. Fazla ciddi harika. Hatta ciddinin harikası. Ya da harikanın ciddisi mi demeliyim? Kafamı sallayıp konuşmaya çalıştım. Ama olmadı. O konuştu:

"Hey" dedi aklımdaki düşünceleri dağıtırken. Siyah bir kot, siyah bir kazak ve lacivert ceket ve ayakkabı giymişti. Ciddili ciddili harika görünüyordu. Vay be. Demek ki ben bile saçmalayabiliyormuşum.

-Yazarın anlatımı-

Hunter Emily' i süzmeye başladı. Lacivert bir elbise giymişti. Ve bu ona çok yakışmıştı. Sonunda konuşabildiğinde ağzından sadece ' hey' kelimesi çıkmıştı. Ona bile dua edebilecek durumdaydı. Emily' de ona ' hey' diye geri dönüş yapmıştı.

Bu şoktan çıkmaya çalışırken bilinçsizce elini kıza uzatmıştı. Kız da heyecanla ve utanarak elini adamın eline koymuştu. Adamın elleri sıcaktı, tıpkı yanakları gibi. Kalbi küt küt atarken kapıyı kapamayı akıl etti ve çantasını alıp tekrar adama yöneldi.

Bu sefer koluna girdi. Dışarıdan biri görse onları harika bir çift olarak görürdü. Hoş, zaten öylelerdi. Beraber, kol kola hep beraber yemek yedikleri yere geldiler.

Boş bir masa bulup oturdular. Karşılıklı oturmuşlardı. Yanlarına bir tane garson geldi. Erkek. Hunter o an Emily' i kıskandı. Hem de ölesiye. Emily' e ne almak istediğini sordu. O da sen ne istersen demişti. Yani zevkine güveniyordu.

Soslu makarna sipariş ettiler. " Hesabı bölüşerek ödüyecez. Herkes kendi hakkını. Tamam mı? Yoksa gerçekten şu an masadan kalkıp giderim. " Hunter Emily'nin ciddi olup olmadığına baktı. Ciddiydi. Ama yinede sormaya karar verdi.

"Emily ciddi misin?" diye inanamayarak sordu Hunter.

"Evet, ciddiyim. " dedi. Ciddili ciddili ciddiyim dememek için kendini zor tuttu. Bu kelime nereden aklına gelmişti? Daha önce duyduğunu yada gördüğünü hatırlamıyordu. Bunu odaya gidince düşünmeye karar verdi. Ciddili ciddili düşünecekti. Ah! Gerçekten şu kelimenin kaynağını bulmalıydı.

Hunter daha fazla üstelemenin bir işe yaramayacağı için kabul etti. Aksi halde Emily gidebilirdi. Kalbinden değil ama buradan, bu restauranttan gidebilirdi ve bunu hiç istemiyordu.

"Tamam. " dedi. "Olur. " Sonra yemekleri gelince yemeye başladılar.

Tamamen doyduktan sonra biraz sohbet ettiler.

~~~Yazardan , Eldon ve Michelle~~~

Sabah ikisde 12 gibi kalkmışlardı. Bütün günlerini beraber geçirmişlerdi. Chris herkesi bugün serbest bırakmıştı. Onlarda bu fırsatı beraber, burayı keşfederek geçirmişlerdi. Akşama doğru bir buluşma kararı aldılar. Bunu restaurantta değilde akşam bir piknik yapmaya karar verdiler. Evet, akşam akşam.

Büfeden bir kaç poğaça, marketten içecek ve ıvır zıvır almışlardı. Açık havada buluşacakları için salaş giyinmeye karar verdi. Siyah tayt- pantol ve siyah salaş hir kazak giydi. Saçlarını at kuyruğu yaptı ve makyaj yapmadı. Eldon elinde piknik sepetiyle kapıya geldiğinde fazla bekletmeden telefonunu alıp çıktı. Tabiki anahtarınıda.

The Next StepHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin