4. BÖLÜM

1.5K 33 28
                                    

                       BAYRAK

Kışlaya Elvin'le beraber gelmiştik çünkü gelmek için çok ısrar etmişti. Kışlanın önünde durduğumda arabadan indik, Elvin arabanın önüne geldi. "Ne zaman döneceksin?" Diye sordu. "Bilmiyorum, şehit olmazsam bir ay." Dedim. Derin bir nefes aldı ve önüne gelen saçları arkaya attı, "Pars," Dedi ve sustu. "Söyle." Dedim.

"Dikkatli ol." Dedi. Farklı bir şey söylecekti ama değiştirmişti. "Bakarız." Dediğimde omzuma vurdu. "Gitmem lazım." Dedim üzgün bir sesle. "Geri gel olur mu?" Diye sordu Elvin masumca. Güldüm, "Arabayı al, yürüme bu havada." Dedim. "Yok olmaz, bir şey olur falan." Dedi Elvin. "Hadi Elvin hadi." Dedim ve anahtarı ona verdim. "Okula giderkende kullan." Diyip içeriye girdim.

Yarım saat sonra hepimiz hazırlanmış, bizi götürecek helikopterin önüne gelmiştik. Yarbay önümüzde durdu, "Sizi orada Kerim Yarbay karşılayacak. Biliyorsunuz ki önceliğiniz kendiniz değil yanınızdaki arkadaşınız. Size güveniyoruz." Dedi ve bana baktı. "Demir, bu timi en iyi senin yöneteceğini biliyorum. Tim seninle." Dedi. "Nasıl isterseniz komutanım." Dedim ve helikoptere yürüdük. İki helikopter vardı, Berk, ben, Umut, Poyraz aynı helikopterdeydik. Bindiğimiz ve havalandığımız zaman Berk, Umut'a döndü.

"Umut, beni koruyacaksın değil mi?" Diye sordu sırıtarak. "Seni Allah korusun Berk." Dedi Umut, ekiptekiler güldü. Umut kumraldı ve ela gözleri vardı. Berk siyah saçlı mavi gözlüydü. "Kalbimi çok kırıyorsun." Dedi Berk kafasını eğip. "Komutanım alın şu deliyi başımdan." Dedi Umut çaresizce bana dönerek. "Ben sizin ilişkilerinize karışamam." Dediğimde Berk resmen kahkaha attı.

Başım ağrıyordu. Başımı ovarken Poyraz bana baktı, "Komutanım, iyi misiniz?" Diye sordu. "Evet." Dedim sadece. Hayır halsizdim, sanki dört duvar arasında kapana kısılmoş gibiyim. Her şeyin biteceğine, yoluna gireceğine inanmaya çalışıyorum ama hiçbir şey ne yoluna giriyor ne de bitiyor. Kimse görmeden, duymadan bitiyorum. Bir rüzgar esse savrulacak gibiyim.

Helikopterden indiğimizde akşam olmaya başlamıştı. Karşımızdaki adam bize doğru yürümeye başladı. Başıyla selam verip, "Komutanım, ben Yüzbaşı Emir. Yarbayım meşgul olduğu için beni gönderdi." Dedi. "Binbaşı Demir." Diye tanıttım kendimi. "Hepinizi tanıyoruz komutanım. Taburda boş odamız olmadığı için sizi bir otele götüreceğiz. Bugün toplantı yapılmayacakmış o yüzden sizi direkt otele götürecekler, yol yorgunu olmalısınız." Dedi Emir. Kafamı çevirip time baktım, Berk bile sustuğuna göre gerçekten yorgunlardı. "Tamam otele geçelim." Dedim.

Otel odama girdim, herkes iki kişi kalıyordu. Ben Ufuk'la kalacaktım çünkü en sessiz oydu. Kahverengi saçları ve saçlarıyla uyumlu gözleri vardı. Oda genişti, küçük bir televizyon altında bir sehpa. Balkona baktım, iki sandalye dışında bir şey yoktu. "Ufuk ben lavaboda değiştireyim üstümü sen burada." Dedim. "Tamamdır komutanım." Dediğinde derin bir nefes aldım. "Demir de oğlum, görevde miyiz?" Dedim. "Tamam komu-" Diyordu ama susup boğazını temizledi. "Demir Abi."

Gülerek lavaboya girdim, siyah bir tişört ve gri eşofman giydim. Dişlerimi fırçaladıktan sonra yatağa oturdum ve telefonumu aldım. Elvin ve Dilan'dan mesaj gelmişti, ilk Dilan'a baktım.

Dilan'ım: Abiii (16.42)
Dilan'ım: Evinde yangin cikmis hic haber vermiyorsun kirildib ;((
Dilan'ım: Abi niye bakmiyon ya (17.21)
Dilan'ım: İyisin degil mii (18.34)
Dilan'ım: AHA OKUDU GUZEL ABIM BE (20.37)

Pars: Yaşıyorum Dilanım.
Pars: Karabayır'dayım.

Dilan'ım: BEN ESSEK BASI MIYIM ABI NEDEN HABER VERMEDIN BANA :(

Pars: Caps kapat.

Dilan'ım: Emredersiniz komutanim
Dilan'ım: Evinin haberini bermemen izdu
Dilan'ım: Neyse sen yine de muthis bir kardesin olduguna sukret
Dilan'ım: Halledecegim her seyi champ

KOMUTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin