17. BÖLÜM

785 16 2
                                    

Bölüm şarkıları:

İyi okumalar 🤎

ANNE

Gözlerimi açtığımda Elvin yanımda değildi, etrafıma bakındım. Evde değildim, bembeyaz bir yerdeydim. Yatakta doğruldum ve gözlerimi ovaladım, etrafa daha dikkatli baktım. Hastanedeydim. Ayağa kalkmak için hareketlendim ama kolum sızladı, serum vardı. Serumu çekip çıkarttım. "Elvin?" Diye seslendim. Ses gelmeyince ayağa kalktım ve odadan çıktım, bir hemşire yanıma geldi. "Demir Bey neden kalktınız?" Diye sordu bir hemşire. "Neden buradayım?" Dedim.

"Kız arkadaşınızla saldırıya uğradınız, o ameliyatta." Dediğinde panik bedenimi ele geçirdi. "Ne, nerede?" Dedim. Hemşireyle beraber yürümeye başladım. Onu kaybedemezdim, hayatımdan bir kişiyi daha bu şekilde kaybedemezdim. Ameliyathanenin önüne geldiğimizde hemşire uzaklaştı. Derin nefesler alarak sandalyeye oturdum, kriz mi geçiriyordum? Ellerim titriyordu, "Şu an değil, şu an değil. Demir oğlum şu an değil." Diyerek kendimi sakinleştirmeye çalıştım.

Gelen seslerle kafamı sola çevirdim, Kinyas. Omzunu duvara yaslamış beni izliyordu. "Selam canım." Dedi sırıtarak. Ayağa kalkıp hızla ona doğru yürüdüm. Koridora girdiğinde peşinden ilerledim, "Sen ne yüzle buradasın!?" Diye bağırdı biri, Zeyneb. Kafamı çevirdiğimde Kinyas'ın sadece gölgesini gördüm. O tarafa doğru hızla yürüdüm. Morgun kapısı kapandığında oraya girdim, kimse yoktu. Karşımda biri yatıyordu, çarşafa yaklaştım. Titreyen ellerimle çarşafın ucunu tutup kaldırdım. Cesedin ayakları açıldığında kağıtta yazan isme baktım, Dilan Demir. "Hayır," Dedim ve cesedin başını açtım.

Sarı saçlarına baktım ilk, bembeyaz olmuş tenine baktım. "Hayır." Diye tekrarladım kendimi. Ceset gözlerini açtı, korkuyla yere düştüm ve sırtımı duvara yasladım. "Senin yüzünden oluyor bunlar!" Diye bağırdı. Nefesim iyice hızlandı, "Senin yüzünden öldürüldüm!"

"Pars!" Aldığım nefesle uyandım. Elvin yanımdaydı, "Kabus görüyordun sanırım." Dediğinde yatakta oturur pozisyona geldim ve onu kendime çektim. Kafamı boynuna gömdüm, "İyisin." Dedim. "İyiyim aşkım bak, ne gördün anlatmak ister misin?" Diye sordu. "Şu an böyle durmak istiyorum." Dedim, "Pekala dur bakalım öyle." Dedi ve saçlarımı okşadı. Derin nefesler alıp veriyordum, sonradan Dilan'ı arayacaktım.

"Elvin, gelin gari! Sizi mi bekleyeceğiz bütün gün." Diyerek odaya daldı Elif. Elvin'den ayrılacak gücü kendimde bulamadım ama Elvin'de bunu istemiyormuş gibi beni kendine bastırdı. "Elif niye dalıyorsun? Gece size girmeyin dedim, çık geliriz biz." Dedi Elvin. "Tamam çıkıyorum." Dedi Elif ve çıktı. "Pars bana bak." Dedi Elvin. Kafamı kaldırıp ona baktım, "Bembeyaz oldun, gel yemeğe." Dedi ve ayağa kalktı. Bende kalktım ve Dilan'ı aradım. İkinci çalışta açtı.

"Efendim abicim?"

"İyi misin?"

"İyiyim, bir şey mi oldu?"

"Yok merak ettim, sonra tekrar ararım."

"Peki görüşürüz." Dedi. Telefonu kapattı, bahçeye çıktık. "Günaydın." Dedi Zeyneb. "Sen ne yüzle buradasın!?" Sesi kulaklarımda çınlarken sandalyeme oturdum. Yemeğime başladığımda Elif'in gözlerini üzerimde hissediyordum. "Siz evlenmeyi düşünüyor musunuz?" Diye sorduğunda Elvin çayı püskürttü. Bende hafifçe öksürdüm, "Bunları konuşmak için çok erken." Dedim.

"Aynı yatağa girmek için erken değil mi?" Diye sordu Elif. "Ne diyorsun Elif?" Dedi Elvin. "Saçmaladın iyice." Diye bize destek verdi Zeyneb. "Elif, haddin olmayan şeylere karışma derim." Dedim saygımı bozmadan. "Bu ev ortak ve bu eve erkek gelmedi daha önce. Şimdi ne bu yakınlık, evlilik bile düşünmeden nedir bu?" Diye sorduğunda Elvin şok olmuştu. "Bizim aynı yatakta sadece uyumamız size neden bu kadar dert oldu? Zeyneb seni ayrı tutuyorum üstüne alınma lütfen. Misafirinizin karşısında böyle konuşmaya utanmıyor musunuz?" Dedim.

KOMUTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin