TeklifFas'a gelmiştik, yolun yorgunluğunu daha atamadan yola çıkmıştık. Parmaklarımın arasındaki sigara bitmek üzereydi. "Berk'ciğim, canım, anlıyorum." Dedi Umut bırakarak. "Anlamana bir şey demiyorum amına koyayım, yapmıyorsun." Dedi Berk. Ne konuştuklarını kaçırmıştım. "Git komutanıma sor, bana ne soruyorsun?" Diye söylendi Umut. Berk benim yanıma geldi, "Komutanım bir şey sorabilir miyim?" Diye sordu.
"Sor." Diye yanıtladım. "Time adı Hasan olan birini alır mısınız?" Diyr sorduğunda kaşlarımı çatıp ona baktım.
"Neden?"
"Hasan boka basan esprisi yapacağım."
"Berk,"
"Komutanım?"
"Sen dangalak mısın?"
"Siz öyle diyorsanız..."
Güldüm ve sigaramı yere atıp söndürdüm.
Saatler geçtiğinde bir evin önündeydik, ihtişamlı bir evdi. Ben çıkabileceğim bir camın yanına gittim ve giriş için komut verdim. Camı sessizce açıp içeri girdiğimde koridor temizdi. Biraz ilerledim, sola döndüğümde karşımda bir adam vardı. Sessizce adamı indirdikten sonra odaları kontrol etmeye başladım. Şimdilik hiçbir şey bulamamıştım. "Çekil!" Çığlık sesinin geldiği yere doğru koşmaya başladım. Alt kata inip geniş salona girdim. "Ne oluyor?" Dememe kalmadan karşımızdaki kadına baktık, üstünde canlı bomba vardı. "Yaklaşmayın." Dedi kadın.
Berk, Umut, Samet, Ufuk ve ben salondaydık. Diğer iki kişi çatıda olmalıydı. "Kimsin sen?" Dedim kadına. "Aradığın kişiyim, silahını bırak." Dedi. Babamı öldüren kişiydi, "Neden yaptın lan?" Diye sordum silahımı diğerlerinkinin yanına bırakırken. "Emir buydu." Dedi soğuk bir sesle. "Nasıl vicdanın sızlamadı.." Derken beni susturdu. "Yeter!" Dedi ve bombayı patlatmaya hazırlandı. "Dur!" Diye bağırdım. "Birkaç dakika ver bize." Dedim. "On beş dakika veriyorum." Dedi ve beklemeye başladı.
"Komutanım ne yapacağız?" Diye sordu Umut. Etrafa baktım, çıkabileceğimiz herhangi bir nokta yoktu. "Dikkatini dağıtacağım ve yapmam gereken bir şeyi yapacağım." Dedim ve telefonumu çıkarttım. Elvin'i aradım. Birkaç çalıştan sonra açtı, "Efendim?" Dedi. "Elvin, sana bir şey söyleyeceğim." Dediğimde kadın kaşlarını çatıp bana baktı. Ufuk kadının dikkatinin tamamen dağılmasını bekliyordu, silahını alacaktı.
"Bir şey mi oldu Pars?" Diye sordu Elvin. "Hayır sakin ol. Elvin," Dedim ve derin bir nefes aldım. "Benimle evlenir misin?"
Bir silah sesi, ardından patlama. "Pars!"
Gözlerimi açtım, ambulanstaydım. Vücudumu hissetmiyordum, kıpırdayamıyordum. Yutkundum. "Sakin olun beyefendi, hastaneye çok az kaldı." Dedi yanımdaki kadın. Gözlerim kapandı.
"Hocam hasta uyandı!" Etrafıma bakamadan bana bakan kadınla karşılaştım. "Demir Bey günaydın." Dedi kadın. "Ne oluyor?" Dedim. "Patlamadan sonra buraya getirildiniz, kontrollerinizi yapayım sonra sizi bekleyenlerle görüşebilirsiniz." Dedi kadın. Bana yaklaştı, "Kıpırdayamıyorum." Diye mırıldandım. "Bu geçici bir şey, saat gece üç sabaha karşı hareketlenmeler başlayacaktık. Patlamanın etkisiyle ağır bir şeyin altında kalmışsınız." Dedi kadın bir kağıda not alırken. "Herkes yaşıyor değil mi?" Diye sordum. "Evet yaşıyorlar." Dedi kadın gülümseyip.
On beş dakika sonra doktor ve hemşireler çıktı, içeri Elvin, annem ve Dilan girdi. Elvin ağlayarak yanıma oturdu ve bana sarıldı. "İyi misin?" Dedi. "İyiyim. Elvin, sana sarılamıyorum." Dedim. Kalkıp kaşlarını çattı, Dilan'da aynı şekilde bana bakıyordu. "Geçici bir şey merak etmeyin." Dedim, Dilan yanıma oturup yanağımı öptü. "Çok korktum abi." Dedi. "İyiyim güzelim iyiyim, bak acımıyor hiç." Dedim.
Annem beni uzaktan izliyordu, direkt yüzüme ve kollarıma bakıyordu. Yaralara bakıyordu büyük ihtimal, gözlerim doldu. "Anne," Dedim. Onunda gözünden bir damla yaş aktı ve yanıma oturdu. Saçlarımı okşadı. "Oğlum, iyi misin?" Diye sordu annem. "Değilim." Dedim ve ağlamaya başladım. Ağlamam bittiğinde burnumu çektim ve anneme baktım, "Güçlü oğlum benim." Dedi ve alnımı öptü. Elvin bana doğru geldi, "Pars, telefonda son söylediğin şey..." Diyip sustu.
"Geçerli Elvin." Dedim. Annem yanımdan kalktı ve Dilan'la dışarı çıktı. "Evet." Dedi Elvin. "Seninle evlenirim." Diye ekledi. Yüzüme eğilip dudaklarıma bir öpücük bıraktı.
•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMUTAN
Genç Kurgu"Ben seni sadece bir dakikalığına değil ömrümün sonuna kadar kahraman olarak bileceğim."