HATIRALAR
Bir hafta sonra
Dikişlerimi dün aldırmıştım ve sonunda kendi işlerimi halletmeye başlamıştım. Dilan iki gün önce eve geçmişti çünkü babam gelmişti. Elvin ile arabadaydık, benimle tesise gelecekti, "Bizimkilerin salak saçma lafları oluyor bazen takma tamam mı?" Dedim uyarır gibi. "Tamam, çok heyecanlıyım. Sen hastanedeyken geldiler ama pek tanımıyorum onları." Dedi Elvin. Elleri ile oynadığını fark ettim, elimi onun eline koyacaktım ama kırmızı yandığı için elimi bacağına koymuş oldum.
Üzerinde bej uzun bir kazak altında beyaz kısa bir etek vardı. Saçlarını topuz yapmış birkaç tutamını önde bırakmıştı, yüzünde hafif bir makyaj vardı. Kasıldığını hissettiğimde elimi çekmek yerine bacağını okşamaya başladım. Yeşil yandı, arabayı sürmeye devam ettim ama elim hala bacağındaydı. "Pars." Diye mırıldandı Elvin. "Hm." Dedim. "Elin," Sözünü bitirmesine izin vermeden elimi bacağına sürterek çektim. İki elimi direksiyona koyduğumda Elvin camını açtı.
Tesise girdik, birkaç asker bana selam verip ilerledi. Bizimkilerin genelde oturduğu odaya girdim, beni fark edince hepsi ayağa kalktı. "Oturun." Dediğimde oturdular. "Elvin sen otur yorulma." Dedim ve masaya yaklaştım. "Bir şey var mı?" Diye sordum. Umut, Yiğit'e bakıyordu. Yiğit kafasını eğdi. "Var komutanım var, Yiğit'in sorumsuzluğu yüzünden sizi vuran kişiyi kaçırdık. Neymiş kadın bir şeyler anlatmış!" Dedi Umut sertçe. "Doğru mu Yiğit, kadının sözüne kanıp bıraktın mı?" Diye sordum.
"Doğru komutanım." Dedi Yiğit. Bir anda masaya vurdum, "Lan biz ne zaman işimize duygularımızı kattık!? Dalga mı geçiyorsun oğlum sen, ne demek kadını bıraktım! Terörist oğlum o kadın, beni gözünü kırpmadan vurdu. Arkadaşlarımızı, kardeşlerimizi delik deşik etti ne duygusu olabilir onda! Yiğit, aslanım ben günlerce yoğun bakımda kaldım kim yüzünden?" Dedim bağırarak. Yiğit sustu. "Cevap versene kim yüzünden?!" Diye bağırdım, karnımdaki yeni alınmış dikiş sızlamaya başladığında karnımı tuttum. "Komutanım?" Dedi Yiğit bana doğru gelip.
"Yok bir şey." Dedim. "Sen ve Umut gidiyorsunuz o kadını buluyorsunuz." Diye devam ettim. Umut ayağa kalktı, "Komutanım neden ben?" Diye sordu. "Açıklamak zorunda mıyım Umut?!" Dedim sertçe. "Yok komutanım." Dedi ve ikisi çıktı. Derin bir nefes alıp sandalyeye oturdum, "Başka ne var?" Diye sordum. "Şu an bizlik bir şey yok komutanım, bizde izindeyiz zaten öyle takılıyoruz." Dedi Samet.
"İyi tamam, siz tatilinize devam edin." Dedim ve ayağa kalktım. Elvin'e baktım, hafifçe gülümseyerek bana bakıyordu. "Kalkalım mı?" Diye sordum. Başıyla beni onaylayıp ayağa kalktı. Bende ayağa kalkınca hepsi kalktı, "Keyfinize bakın." Dedim ve Elvin'le beraber çıktım. "Güzelim benim imzalamam gereken birkaç evrak var onları halledip çıkalım." Dedim. "Pekala." Dedi ve kolumu tutup yürümeye başladı. Onbaşının odasına girdim, ayağa kalkıp selam verdi. "Rahat Onbaşım, evrak varmış birkaç tane onun için geldim." Dedim.
"Tabii ki komutanım, siz oturun lütfen. Hanımefendi içecek bir şey ister misiniz?" Diye sordu Elvin'e. "Hayır teşekkürler." Dedi Elvin. Onbaşı evrakları bulup önüme bıraktı, bir kalem verdi ve oturup beklemeye başladı. Evrakları açıp göz attım ve imzalamaya başladım. Kapı açıldı, "Ahmet bir baksana lan." Diyerek içeri Yüzbaşı girdi. Beni gördüğü an hazır ola geçti, "Komutanım burada olduğunuzu bilmiyordum, kusura bakmayın lütfen. Ben çıkayım." Dedi. "İşim bitti zaten." Dedim ve evrakları onbaşının önüne bırakıp Elvin'le çıktık.
Arabaya doğru yürürken Elvin konuşmaya başladı, "Çok değişiktin içeride. Herkesin sana saygı duyması nasıl bir his?" Diye sordu. "Hak ettiğin bir saygıyı aldıysan mutlu olursun ama hak etmeden aldıysan bir anlamı yok. Ben buralara o kadar kolay gelmedim o yüzden mutlu hissediyorum. Korkutmak canımı sıkıyor ama bazen mecbur kalıyorum, teröristi salmak nedir ya?" Dedim. "Karnını tutuyordun, iyi misin?" Diye sordu Elvin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMUTAN
Teen Fiction"Ben seni sadece bir dakikalığına değil ömrümün sonuna kadar kahraman olarak bileceğim."