25. Bölüm

576 11 5
                                    

İyi okumalar 🩰

   YÜK

Annemi alıp benim eve geçmiştik. Dilan ve Batu annemle kaldılar, ben ve Elvin karakola gittik. Ufuk bizi orada bekliyordu. "Pars, iyi misin?" Diye sordu Elvin. "Sanırım değilim." Dedim ve arabayı park ettim. Beraber indik ve karakola yürüdük. "Yanındayım." Dedi güven verici bir tonda. Elini tuttum ve içeri girdik, kapıda yine tanıdık biri duruyordu. "Barkın?" Dedim ona doğru yürüyüp. Konuştuğu polisten uzaklaştı ve bana baktı, sonra Elvin'e. "Merhaba," Dedi. Elvin tanışmak için elini uzattığında bir adım geri çekildi, sonra eldivenli elini kaldırıp elini sıktı. "Elvin," Diye mırıldandı Elvin, çekindiği belliydi.

"Barkın." Dedi, Barkın kendinden emin bir tavırla. "Elvin, Barkın benim çocukluk arkadaşım." Diye açıkladığımda hafifçe gülümsedi. "Neden gitmedin?" Diye sordum Barkın'a. "Senin için, babanla kimseyi görüştürmüyordu avukat bende onunla konuşman için bir şeyler ayarladım." Dediğinde sarılmak için uzandım ama Barkın irkildi. "Özür dilerim, unuttum." Dedim. "Sorun yok, hadi git." Dediğinde Elvin'e yanından ayrıldık. Elvin koluma girip, "Korktu, neden?" Diye sordu.

"Geçmiş, geçmemiş."

Sorgu odasının önünde durduk, "Hadi." Dedi Elvin beni bırakıp. "Hayır, sende gel." Dedim. "Emin misin?" Diye sorduğunda başımla onayladım. Beraber içeri girdik, gördüğüm manzara donmama sebep oldu. Elvin çığlık attı. Babam, alnının ortasından akan kanlarla sandalyede duruyordu. Duvarlar kan içindeydi. "Çıkın!" Dedi bir polis. Elvin beni sürükleyerek odadan çıkarttığında zar zor nefes alıyordum. "Pars?" Dedi Elvin. Ellerim titriyordu, birkaç dakika içinde dışarı çıktık. Elvin beni bir yere oturttu.

Tepki veremiyordum, bedenim donmuştu. Sadece nefes almaya çalışıyordum ve titriyordum. "Pars." Yüzümü ellerinin arasına aldı ve bana baktı. "Nefes al sevgilim." Diye mırıldandı Elvin.

Elvin'den

Pars kriz geçiriyordu ve şu an ne yapsam onu sakinleştiremiyordum. "Gel arabaya bin." Dedim ama beni duymadı. Biraz sonra Barkın yanımıza geldi, "Ne oldu?" Diye sordu. Olanları kısaca anlattığımda hiçbir tepki vermedi, onun yerine iki polis çağırdı ve Pars'ı arabaya bindirmelerini rica etti. "Teşekkür ederim." Dedim ona. Arabaya binip hemen sürmeye başladım. Pars hıçkırıyordu ama ağlamıyordu. "Pars ağlayabilirsin." Dedim yalvarır gibi.

Bir anda hıçkırarak ağlamaya başladı, resmen çığlıklar atıyordu. Sağa çektim, arabadan inip hemen Pars'ın kapısını açtım. Bacaklarını arabadan sarkıtıp oturduğunda kafamı onun karnına yasladım ve sarıldım. Yirmi dakikaya yakın o halde durduk, bir polis arabası arkamızda durdu ve yanımıza geldiler. "Ne oldu?" Dedi biri. "Sevgilim kriz geçiriyordu, panikleyip buraya çektim." Dedim. Pars'a baktı, gözleri kan çanağı olmuştu ve nefesi hala düzene girmemişti. "Anladım hanımefendi. Yardım lazım mı?" Dedi polis. "Hayır, teşekkürler." Dedim, polis kafa sallayıp uzaklaştı.

"Pars'ım." Dedim dikkatini çekmek için. Kafasını kaldırıp bana baktı, "Hm?" Diye mırıldandı. "Biraz uyumak ister misin? Evine götüreyim mi seni?" Diye sordum. "İstemiyorum, anneme gidelim." Dedi küçük çocuklar gibi. İtiraz etmeden arabaya bindim. Biraz ilerledikten sonra Pars'ın uyuduğunu gördüm. Küçük çocuğum, bu hikayenin en masumu sensin.

Açıklama yapacağım için kısa tuttum.

Yeni okul, yeni insanlar, yeni bir düzen... Buna alışmaya çalışıyorum. Okula biraz biraz alışmaya başladım şimdiden arkadaşlar sağ olsun samimiyiz. Haftada en az bir bölüm atacağım bundan sonra. Bu da fazla bekletmemek için 💗

KOMUTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin