44. Bölüm

3.4K 305 104
                                    


en son ne yazdığımı bile hatırlamıyorum. olsun. yeni bölümlere yelken açıyoruz.

<>

Babamın sofraya oturmasıyla hepimiz ona günaydın dedik.

"Günaydın baba." dedi Arat. Ondan sonra Batı da Eren de Yankı da ve ben de günaydın demiştik.

"Size de günaydın benim bozuk çocuklarım." Sonra bana bakıp gülümsedi. "Sen hariç kızım. Güzel ve aydınlı günlerin olsun." Yüzümde bir sırıtma peydah olurken Arat bir ekmeği kocaman ısırdı.

"İyice dış kapının dış mandalı olduk amına koyayım ya." diye sessizce mırıldayıp ağzına kocaman bir ekmek parçası atan Arat'ın sesini duyan babam, ellerini arkasında birleştirdi.

"Bir şey mi dedin oğlum?"

Arat ağzında çiğnediği ekmeğin yanına bir parça daha ekmek attı. "Hayır baba." dedi yarım yamalak. "Ne diyeceğim?"

Onun bu haline gülerken göz göze geldik ve o da göz kırpıp güldü.

O sırada çalan telefonum atmosferi bozdu. Cebimden çıkarıp kim olduğuna baktım. Engin abimdi. Gülümsediğim sıra benden bir açıklama bekleyen aileme döndü yüzüm.

"Engin abim." diyebildim ve hiçbiriyle göz teması bile kurmadan telefonu sessize alıp yemeğimi yemeye devam ettim. Şu an kahvaltı yapıyordum, daha sonra da arayabilirdim.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra ben odama gidip çantamı alacakken telefonumu cebimden çıkarıp saate baktım, o esnada da Engin abimin cevapsız aramalarıyla karşılaştım. Doğru ya! Onu unutmuştum.

Hemen geri arayıp telefonu kulağıma koydum. Fakat telefonu meşgule attı.

Üzgünce surat astım ve çantamı alıp odamdan çıktım. Eren ve Batı beni bekliyorlardı. Ama onlardan önce görmek istediğim biri vardı.

Yavaş adımlarla odasının önüne geldim. Kapıyı iki kere tıklatıp içeriye doğru adımladım. Yatağının üstündeydi ve telefonuyla oynuyordu.

"Selam." diye mırıldandım. Tek koluma astığım çantamı diğer koluma da astım.

Odaya girenin ben olduğunu görünce yerinde kıpırdadı ve yorgun bakışlarını üzerime doğrulttu. "Selam." dedi hastalıklı sesiyle.

(şurada araya girmek istiyorum. hasta olup da sesi boğuk çıkanların sesi çok tatlı olmuyor mu?)

"Nasılsın diye bakmaya geldim." dedim.

Dudaklarını büzüp cevap verdi. "Bilmem." Derin bir nefes aldı. "Normal işte." dedi. O sırada çalan telefonumu cebimden çıkardım. Abimdi. Ama şu an konuşamazdım.

"Abin mi?" diye sordu Yankı. Gözleri telefonumdaydı. Başımı salladım tereddütle ve telefonu cebime koydum.

"Açsana." dediğinde ne diyeceğimi bilemedim. Senin için açmadım demek istemiyordum. Sonra telefonum bir daha çaldı. Sesini kıstım.

"Sonra ararım onu." dedim ve biraz daha yaklaştım Yankı'ya. Meraklı gözlerle ne yapacağımı beklerken elimle yavaşça alnına dökülmüş saçlarını geriye doğru taradım. Boşta kalan ve terleyen alnına elimi bastırdım. Ateşi vardı.

AlmedaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin