35: TESADÜF GÜLLERİ

17.7K 358 39
                                    

Saat 16:20'ydi ve kış olduğu için hava erkenden kararmaya başlamıştı yine. Yağız arabanın dışında kızarmış elleriyle trençkot'un üstüne düşen karları atıyordu, beni fark eder etmez arabanın kapısını açıp gülümseyerek acele etmemi istemişti. Yanağından öpüp arabaya geçtim ve çantamı arka koltuğa attığımda içinde eşyalarımın düştüğünü fark edince arkamı dönerek iki koltuğun arasından bedenimi sığdırmış eşyalarımı toplarken Yağız arabaya binmişti.

Arkam dönük ve kalçam dik bir şekilde durduğu için hafifçe dokunduğunda eşyalarımı toparlamam bitmesine rağmen Yağız'ın parmaklarının ve damarlı elinin kalçamda gezdirmesini istiyordum... Doğru düzgün yakınlaşmamıştık bayadır.

Gülerek geri koltuğa oturdum ve aynı şekilde Yağız'da tatmin olmuşcasına gülmüştü.

"Kütüphaneye gidebilir miyiz?"

"Söyle ben alırım yarın"

"Yok yok özledim oranın havasını kısa sürer zaten"

"Her zaman gittiğin vardı geçen senelerde-"

"Vay vay ne kadar da sıkı takipçimmişsiniz"

"Öyleymişim"

Bir anda Yağız'ın telefonu çalmıştı ve araba kullandığı için benim bakmamı istemişti. Ekranda beliren yazıyı görünce kaşlarımı çattım ve alayla arayan kişinin adını söylemiştim.

"Gökçe? Hm güzel-"

"Ver bir telefonu"

"Araba kullanıyorsun hayatım olur mu öyle şey? Ben açayım konuşuruz güzelce? Sessiz olursan sevinirim"

Ani frenle durmuştu ve telefonu elimden almaya çalışıyordu. Eğer bi boklar cidden dönüyorsa bittin Yağız.

"Aylin bak ver şunu yanlış anlama"

"Ay kızda arayıp duruyor bekle. Alo?"

Telefonu açıp kızla konuşurken Yağız öfke ne tedirgince benj izliyordu.

"Yağız bey'le mı görüşüyorum?"

"Sevgilisiyle görüşüyorsun? Sorun ne?"

"Verir misin telefonu ona?"

"Hayırdır?"

"Tamam o zaman sevgiline söyle bir daha olmazmış o iş"

"Ne işi kızım! Ne bok yiyorsu-"

Yüzüme kapatmıştı ve telefonu Yağız'a atarak açıklama yapmasını bekliyordum.

"Bir daha olmazmış dedi Gökçeciğin! Aldatıyor mus-"

"Öyle bişey yok! İş teklifiydi olmadı bitti! Şimdi kafanda kurup beni mı suçlu yapacaksın?!"

"Umarım iş teklifidir sadece"

"Güvemiyor musun? Kanıtlarım"

"Kes tamam"

Yüzüne bile bakmadan kadının dediklerini tekrar düşündüm, Yağız bey demişti, olmazmış o iş dedi. Ya ne olur ne olmaz diye bey şeklinde hitap ettiyse? Daha fazla düşünüp ağlamak istiyorum ama şüphelendiriyordu insanı.

20 dakika sonrasında eski büyük kütüphanenin önünde durmuştuk ama hevesim kaçmıştı.

"Girmeyecek misin?"

Cevap vermeyip arabadan indiğimde arkamdan gelip içeriye girmiştik. Aradığım klasik kitabı ve çizim tasarım defteri bulmam lazımdı.

Rafların arasında dolaşıyordum ve Yağız arkamdan geldiği için onu yormak istiyordum. Aradığım "Savaş ve Barış" Kitabını çizgi roman bölüme bakarak boş boş peşimden gelmesini sağladığımda bir yandan içeriye gelen insanların kapıdan girerken çalan çan sesi ortama çok güzel hava katıyordu.

Mafya Tutsağı +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin