"Kadınım..." Dedi ben kucağında hazdan kıvranırken. Ara sıra verdiğimiz arada söylediği iltifatları durdurmak için dudaklarına kapanan kişi ben oluyordum. Alt dudağını bana yaptığı gibi acı çektirerek dişlerimin arasına almaya çalışsamda nâfile, çünkü her türlü yönetici oydu.
Aylar sonra bu yaptığımız şeyin yanlış olduğunu düşünmeden edemiyorum, ama bizi bağlayan şeydi dudaklarımız. Nefes nefese dudaklarından ayrıldığım anda iki parmağını dudaklarıma doğru götürdü, ufak bir gülümseme serdi hemen ardından. "Denizkızım." Dediğinde içimde oluşan hisler beni ona hapsetmişti. Tanrı bizi böyle ödüllendirirken azap çektiriyordu.
"Seni neden sevdiğimi hiç sormadın." Dedi bir anda ve parmaklarını dilimin üzerinde gezdirmeye başladı. Sıcak dilimde ki parmaklarını yoğun şekilde yalarken ben sormadan cevapladı sorusunu. "Altın kalpli, merhametli ve yaramazsın." Boğazıma kadar itelediği parmaklarını çektiğinde dilimle ıslanmıştı, bu durum hoşuna gitmiş olsa gerek; kendi dudaklarına doğru götürüp gözlerimin içine bakarak yalamıştı her ıslattığım noktayı.
Havanın kararmaya başlamasıyla perdeleri örtmek için ayağa kalacakken belimden tutup öyle sert oturtmuştu ki, onun bile dudaklarından aletin de hissettiği acıyla hırıltılı nefes verdiğini duymuştum. "Otur," Dedi devamını getirmek istercesine ve küçük L koltuğa koca bedenini sığdırmaya çalıştıktan sonra kollarımdan tutup göğüsüne doğru oturttu. Az önce ki sözüne yenisini ekleyerek, "Yüzüme." Diye tehdit edercesine bakış atarken tehlikeli sözleri yanmama yeterdi.
Çok fazla istekli olduğumu belli etmeden, "Hayır, erken daha." Dediğimde umursamdan bacaklarımı kavrayarak kalkmamı tekrar engellemişti. Sıkıntıyla nefes verdikten sonra bırakması için bakmıştım. O ise: "Sadece seks." Dedi.
"Burada olmaz. Hatta şimdi hiç olmaz," Bedenine doğru uzandım ve yüzüne doğru yaklaşarak, "Başka zaman." Dedim ve boynundan öpmüştüm kokusunu içime çekerek. Onun kokusu beni en derin okyanuslara götürüyordu... Onun kokusu benim denizimdi, benim en çok kaybolduğum okyanuslardan biriydi.
"Başka zaman olmayabilirim." Dedi ciddiyetle, ki bu durumu cilveye vurmuştum. "Sen mi? Hayranımsın, hep peşindesin ve gideceksin yine?" Çok geçmeden çenemden tutup gözlerini dudaklarıma çevirerek, "Aylin'im... Beni sınama."
"Tamam," Dedim ve beni yakalamasına izin vermeden kucağından kalkıp ayağa dikildim. "Tamam, bu sefer ciddiyim. Hep böyle yapıyorsun," Volta atarak söylenirken sözlerimde ki kırgınlığı ve ciddiliği belli etmeye çalışıyordum. "Her seferinde ortadan kaybolur, bir anda gelip 'sadece seks' yapacağız diyorsun. Beni sevmenin amacı çok açık ortadayken gözümün içine baka baka yalan söylüyorsun. Manüpüle edip yine kaybolacaksın." Dediğimde arkamı dönmüştüm ve beklenmedik bir anda kalçamdan tutup kucağına almıştı.
"İndir beni yeter!" Dedim inatla, o ise hiç duymuyordu benim çırpınışlarımda ki sessiz çığlıkları. "Koynunda yatacağım sadece, korkma dokunmam, söz veriyorum." Dediğinde onu kendimden iten kollarım durmuştu ve sakince konuşması bana da etki etmişti, kollarımı boynuna dolamama neden olmuştu.
"Yağız..." O beni yatak odasına doğru götürürken boşta kalan elini sırtıma götürüp bebeği gibi okşamıştı susmam için. "Yapma Yağız..." Dedim son kez, eğer zıttıma giderse karşılık vermeden izin verirdim dokunmasına. "Bebeğim benim," Kapıyı çoktan açmıştı ve geniş yatağa doğru oturmuştu, ben ise hâlâ elimi boynuna dolamış kucağında bekliyordum.
"Sahip olduğum tek sanat eserim sensin güzel kadınım." Kulağıma doğru fısıltıyla dediği sözlerin ardından boynuma sıcak nefesini verip kokumu içine çekmişti, yılların hatrı varcasına. "Okyanuslarımda ki denizkızım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Tutsağı +18
RomansaUyarı: Cinsellik seviyesi aşırı yoğun, kurgu karışık, yetişkin kurgusu ve hassas kişilerin okumaması tavsiye edilir.