"Ben çıktım!"
Yağız cevap vermeden hazırlanmış ve üstüne geç kalmış şekilde evden çıkmıştım. Korumalar dış kapıyı açar açmaz arkamdan Yağız seslenerek durdurmuştu.
"Dur dur bişey diyeceğim"
Aceleyle yanımı gelmişti ve konuşacağımız için adamlar yanımızdan ayrılmıştı.
"Bugün erken gelmeye çalış, akşam korumalar bir yere götürecek"
"Nereye? Noldu? Hadi merak ettim"
"Süpriz... Üniversite işini hallettim haftaya salı getireceksin projeni"
Gözlerimin içi gülmeye başlamıştı ve boynuna atlayıp onu çok sevdiğimi söylerek sarılmaya başlamıştım. Kokusunu içime çekerek boynundan öpmeye başladım. Harika birisi...
"Seni hmm Pasifik okyanusu kadar derin seviyorum... İyi ki varsın"
Benzetmeme gülmüştü ve dudağımdan kısa bir şekilde öpüp geç kalmamı tekrar söylemişti.
...
Karlı yoldan heycanla aklımda bin bir çeşit düşünceyle taksi durağına gidiyordum. Her zaman ki sessiz ve biraz ıssız yolda havanın soğukluğu sebebiyle yolu en kısa şekilde bitirmek istiyordum, ara yoldan birine girip güvensiz hissetmemek için çantamda hâlâ duran bıçağı kolayca almamı sağlayacak şekilde bırakmıştım. Her ne kadar üç beş tane insanda olsa hiç biri tekin tipler değildi. Geçit tarzı üstü kapalı yoldan geçecekken garip torbacı gibi bir erkeği fark edince sanki yanlış yola girmiş gibi geri dönecekken beni fark edip oturduğu yerden kalmışlardı.
"Ablam gel benden mi korkuyon?"
Aynen senden "korkuyom". Hangi kafayla şu siktiğimin Anadolu yakasından üniversite yazdım ki?! Hiç bir mahallesi tekin değil üstüne en güvenli yerlere gitmek için bu tarz yollardan geçmemiz lazımdı.
"Ne korkacağım? Yanlış yol sadece"
Umursamamış gibi elindeki bira'dan içmeye devam etmişti. Ne olur ne olmaz bıçağı montumun cebine koymuştum çaktırmadan. Yavaş adımlarla uzun sessiz geçit altına yürümeye başladım. Şuanda arkamdan Yağız'ın korumlarından biri gelip alsa diye dua ediyordum.
"Korkma korkma bişey yapmam"
Göz devirdim ve her saniye daha da titreyen bacaklarımla yanına doğru yaklaştığımda bira şişesini uzağa doğru atmıştı. Ellerini cebine koyarak benim yanından geçmemi bekliyordu ve dik dik bakarak ondan korkmadığımı belli ediyordum.
"Bişey sorcam sarışın"
Ne zaman doğru karar verip düzgünce gidecektim şu üniversiteye?! Yaşını tam kestiremediğim esmer ense traşlı ve boynunda dövmesi olan çocuk şimdi daha yanına gelmeden soru sormak istiyor!
"Ne var?"
"Ev boş mu? Senin gibi üniversitelilerin fizik taş gibi"
Sikeceğim şimdi bunun belasını. Sarkıntılık yapmasına sessiz kalamam. Ben kurtulursam benden sonraki kızlara da aynı şekilde yanlışlıkla bile bakmasına izin vermeyeceğim.
Cevap vermeden yanından tam geçerken kolumdan tutup duvara doğru bedenimi attığında öfkeyle olduğum yerde cam parçalarının kestiği elimden akan kanıma bakmıştım.
Adam üstüme doğru gelirken montumun cebinden çıkarttığım bıçakla ayağa kalkmıştım. Bir kaç adım geriye gitmişti başlarda ve tehditler savurarak gitmesini söylemeye başladım.
"Acımam. Elimde bu sefer senin kanın olsun istiyorsan gel"
"Atarlı sarışın dur indir o bıçağı bir"
"Siktir git!"
Üstüme doğru elimde ki bıçağı umursamadan gelmeye başladığında ağlamamak için kendimi durdursam da elimdeki derin kesik ve köşeye sıkışmış ruhum sonunda yenilmişti.
Bıçağı hafifçe indirdiğim anda adam bir anda üstüme gelmişti ve boğazımı tuttuğu anda elimdeki bıçağı boynuna tüm gücümle saplamıştım. Yüzüme sıçrayan kanıyla çığlık atmıştım ve donup kalan bedeni hâlâ boğazımda olan elini tutarak üstünden atmıştım. Bembeyaz montum, yüzüm; tam damarına gelen bıçak darbesiyle fışkıran kanına bulaşmıştı.
Olduğum yerde öylece kalmıştım. Hiç bir şey hissediyordum. Ağzım açık kalmış bir şekilde yerde boynundan fışkıran kanlar göl olmuş halde yatan adam duruyodu.
Neden öldürdüm? Neden yanımda bıçak vardı? Neden bıçağı saplarken ve şuanda hiç bişey hissetmiyordum? Elimde be yüzümdeki kanla kim olduğumu bilmiyordum... Ne yapacaktım bundan sonra? Yüzümü haberlerde gördüğünde Yağız ve ailem artık beni sevmeyecek miydi şimdi? Kafamın içinde polis sirenleri ve yanıp sönen ışıklar canlanıyordu. Bu yaptıklarımın sebebi neydi? Güzel bir gün yaşayacakken herşeyi mahvettim, yine.
Olduğum yere öldürdüğüm adamın yana dizlerimin bağı çözülmüş şekilde yığılmıştım. Öylece yanağımdan durmadan akan gözyaşını kanlı ellerimle siliyordum. Diğer elimde her tarafı koyu renk kanla kaplanmış bıçağı görünce tiksinti ve korkuyla yere düşürmüştüm. Dudaklarımın arasından çıkan hıçkırıkla kanlı elimi beyaz montuna sürtüp ağzımı kapattığımda hâlâ iğrenç koku gelemeye devam ediyordu. Elimin ayağımın titremesi arttıkça artıyor, hıçkıra hıçkıra çığlık atarak ağlamamı durduramıyordum.
Başım dönmeye başlamıştı ve kimse olduğumuz yerden geçip gitmemişti. Karşımdaki cesetle tek kaldığımı sanmıştım ki omzumda hissettiğim elle başımı korkuyla dönmüştüm, konuşmama izin vermeden teklifte bulunmuştu;
"Yardımcı olabilir miyim?"
.
.
.Ay taslakta kalmasın atayım :)
Bu bölümden sonra 1.5 hafta civarı bölüm yok maalesef...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Tutsağı +18
RomantizmUyarı: Cinsellik seviyesi aşırı yoğun, kurgu karışık, yetişkin kurgusu ve hassas kişilerin okumaması tavsiye edilir.