55: VUSLATA EREN RUHLAR

17.7K 326 61
                                    

Hiç bir zaman muhtaç olmamıza rağmen kendimize yakıştırmadığımız yere, terapist'e gidiyorduk. Bilmiyorum ama Yağız'ın içinde bir yerde hâlâ isteksizlik ve gurur vardı; kendisine yediremiyordu ve sorunlu olarak gözükmek hoşuna gitmiyordu. Aynı şekilde bende... Ama yıllarca zorla sürüklendim. Hastane'nin önüne gelince rahatsızsa nefes vermişti. "İlk kadın doğum, gerisi halledilir sağlığın daha önemli" dedi ciddiyetle. Yönümü ona dönüp ne diyeceğimi bilemeden dudağımı büzmüştüm.

"Tedaviyi kabullendiremiyorsun kendine değil mi?" dedim sakince. Kaşlarını çatıp sesini biraz yüksekterek arabayı otoparka doğru hızla sürmüştü. "Merak etme o kadarda gurulu değiliz, sen daha önemlisin diye ben suçlu olamam" dedi, ve yine yanlış anladı... Tamam beni seviyor; hatta benim için her şeyi yapar ama biliyorum hâlâ isteksiz.

"Tamam, benden sonra senin-" sözümü kesen ani frenle lastiğin zeminde sürtme sesi kulaklarımı acıtmıştı. "Ben iyiyim, Altınsoy. Ben mükemmel'im." tabii...

Hafifçe gülerek dalga geçmiştim kendisini şişiren egosuyla "tabii o yüzden burdayız" dedim.

"Bence konuşmayalım"

"Bence de" Çünkü konuştukça batıyoruz.

...

"Kaçıncı sıradayız?" Doktorumuz -Yeşim Aydın-'ın odasının önünde bir çok çiftin arasında kalmış sıra bekliyorduk sıkıntıyla. "Daha var, dışarıya çıkalım mı?" Kalabalık ortamdan nefret ederdi; hemde o aşağıladığı diğer insanlarla yan yana kalamıyordu. Ego?

"Benim bu insanlardan farkım yok, aynı şekilde seninde. O yüzden rica ediyorum konuşma" Kaba davranmak istemiyorum ama zorunda bırakıyor. "Farkın var. Her neyse, eğer olumlu sonuç alırsak yurtdışına gideceğiz" Yağız benim ailemin olduğunu unutuyor galiba. Öyle kafasına göre çıkamam, evlenene kadar. Tamam aşırı fazla serbest yetiştirildim ama eğer bebeğimiz olursa ailem yanıma gelebilirdi.

"Kalsın, yine fazla erkenci hayallere daldın" Haklıyım, sanki çok kolay tüp bebek tedavisi. "Her türlü olacak Aylin, her türlü. Tüm mal varlığımı vereceğim; olacak" Bu kadar ciddi konuşması korkutuyordu. Onun kudreti, şöhreti, zenginliği yüzünden her dediği olduğu için kafası rahattı. Ama insan vücuduna parası yetemez.

"Dışarı çıkalım, bir şey diyec-" Yağız'ın sözünü şaşırdığım bir şekilde adımızın anons edilmesi ile birbimize şaşkınlıkla baktıktan sonra elimden tutup kalabalığın arasından geçerek içeriye girmiştik.

Karşımızda kıvırcık siyah saçlı, esmer ve uzun bir kadın vardı. Bakışları yumuşaktı, sesi gibi. "Hoşgeldiniz, şöyle geçin" dediğinde içimde korku ve tedirginlikle masasının önünde ki karşılıklı sandalyelerden birine geçmiştik ve benden önce Yağız sıkıntımı anlatmıştı, geçen sene ki raporlarımı da vermişti. Yeşim hanım raporları incelerken kaşlarını çatmıştı ve bir anda dediği şeyle kollarıma yaralaradan belli etmeden bir yenisini daha eklemiştim, gerçeği öğrendiler.

"Fazla alkol, yanlış ilaç ve tedavi" dediğinde sertçe yutkunup masumca Yağız'a baktığımda duygusuz bir tavırla bana dönmüştü ve başıyla 'sorun yok' anlamını veren işareti yapmıştı. Onun yüzünden alkol bağımlısı olduğumu biliyordu.
Ama aklıma takılan tek şey; yanlış ilaç ve tedavi. Nasıl olabiliyordu ki?

"Yanlış ilaç derken? Aylin doktorunun adı neydi?" Yağız tedirgince sorduğu soruları cevaplayacakken Yeşim hanım araya girmişti ve olanları anlatmıştı.

İkimizde yıkılmış bir şekilde anlattıklarını dinlerken beynimin içinde yankılanan 'yanlış ilaç; fazla ağır geciktirici ve aynı anda alınan alkol yüzünden kısırlık yaşadınız' sözleri canımı yakıyordu. Yağız sıkıntıyla nefes verip kollarını birbirine dolamıştı ve yavaş yavaş kızaran gözleri canımı daha da yakmıştı. "Tedavi, olur mu?" Bir umutla dediği şeyi gülümseyerek karşılamıştı doktor.

Mafya Tutsağı +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin