Nasıl burda olduğunu bilemeden yalvaran gözlerle sözlerim dudaklarımın arasından çıkmıştı;
"Ben... İsteyerek yapm-"
"Gördüm biliyorum, hadi kalk"
Koluma girip yavaşça kaldırmaya çalışsada hâlâ olduğum yerde cesetten gözlerimi alamıyordum. Omzumun üstünden geriye doğru baktığımda alıştığım manzara vardı, korumalar. Elimden usulca sızan kan ve ölümü hak etmeyen adamın kanı birbirne karışmıştı. Baş dönmesi, mide bulantısı, göz yaşlarım ve krizlerim bünyeme ağır gelmişti. Yavaş yavaş kararmaya başlayan harelerim en sonunda kapanmıştı.
Yazardan:
Katil. Suçsuz yere can alan katil. Bu sabah damarlarına kadar işlenen günah ateşiyle artık katildi Aylin Altınsoy. Sebebi neydi? Belki de haklıydı? Neden bişey hissetmedi? Hak ettiği kişiye cezasını verdiği için mi hissetmedi?
Elini kana buladı, damarları artık kötülükle akıyordu; göz yaşları timsah gözyaşı. Ama hak etmişti.
Kanlar içinde krize girerken omzunda hissettiği elin ya yardım teklifinin sahibi, iyi biri miydi ki? Kimse masum değil.
Kollarında bayılmış olduğu adamın korumaları yerdeki yatan cesedi halletmişlerdi, kolay iş ne de olsa kirli işlerin sahibiydi Aylin'in aşık olduğu adam ve diğerleri.
...
Gözlerimi yavaşça aralasamda geri kapanıyor, açtığımda sadece bulanıklıktan başka bişey alanıma girmiyordu. Ortamın ağır kokusu başımı çatlatacak derece ağırdı ayağa kalkmamı zorlayacak derecede hemde.
Sol elimde hissettiğim acıyla sızlayarak gözlerimi açmıştım en sonunda. Nerdeydim? Neden tanımadığım birinin yatak odasındayım? Yağız nerde?
"K-kimse yok mu?"
Yataktan kalkmak için üstündeki yorganı kaldırdığımda elimin derince kesik olduğunu ve her tarafa dağıldığını fark edince korkuyla çığlık atmıştım. Elim niye kanıyor?!
"Yağız! Nerdeyim!"
Yataktan kalkamıyordum, mahkûm gibiydim. Sesimi kimse duymuyordu ve boğazımdaki acı susturmuştu bedenimi.
Odayı çekingence incelemeye başladığımda içimdeki korku artmaya başlıyordu. Mat tonlarda ve tek bir tablo, tam yatağın çaprazında sandalye, yatak vardı odada.
Tablo Judas ve Jesus'un olduğu bir parçaydı. Arkadaşına ihanet eden, Judas.
Tekrardan tabloya korkuyla kitlenmiş bir şekilde gözlerimi ayırmadan yardım istiyordum. Yavaşça açılan kapı sesini duymama rağmen kapkaranlık odadaki o tabloya baka kalmıştım. Korkunçtu.
Tablonun altında ki sandalyeye doğru ilerleyen karanlık yapılı beden bana doğru dönünce gözümden düşen yaşlar artmaya başladı, sessizce süzülüyordu yanağımdan.
Yüzüme bakarak sigarasını yakmıştı, dumanı dolana dolana odayı sararken sadece gözlerimiz birbiriyle konuşuyordu. Yardım isteyen yeşiller, anlamaya çalışan topraklar.
"Ben... Neden burdayım?"
"Bilmiyor musun?"
"Hiç bişey hatırlamıyorum! Neden burdayım! Elim... Yağız'ı istiyorum!"
"Gelecek... Anlatacağım şeylerden sonra isteyecek misin gelmesini bilmiyorum ama gelecek"
Ne anlatacak? Neden Yağız'ımın gelmesini istemeyecekmişim?
"Sadece neden burdayım... Lütfen söyle"
"Birini öldürdüğün için?"
Hayır... Hayır. Öyle bişey olmadı, Barlas Akarsu sadece yalancı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Tutsağı +18
عاطفيةUyarı: Cinsellik seviyesi aşırı yoğun, kurgu karışık, yetişkin kurgusu ve hassas kişilerin okumaması tavsiye edilir.