3.0

14K 622 280
                                    

Selam canlarım🫶🏻Nasılsınız?

Hikayenin sonunu okuyup fikrinizi bildirmenizi rica ediyorum.

Keyifli okumalar🤍

~8 sene önce~

Çocukluğumu elimden almışlardı. Peki ben nasıl bir çocuktum? Ya da nasıl bir evlat? Daha kendi sorumluluklarımdan kaçan biriyken kimse benden büyümemi beklememeliydi.

Bugün babamın toprağa verildiği gündü. Ben ve kardeşimin"çocuk"olduğunu söyleyip gelmemize izin vermemişti annem. Pekala kardeşim gerçekten anlamaya bilirdi. Ama ben. Her şeyin farkındaydım.

Bizi emanet ettiği uzak akrabamızla koridorda konuşurken duymuştum babamın mezarının yerini. Saklanıp annemin gitmesini bekledim. O beni götürmezdise ben kendim giderdim.

Biraz geçtikden sonra emanet ettiği kadın hafif uykuya dalmıştı. Benimse 2 seçeneğim vardı. Ya kardeşimin yanında olacaktım, ya da gidecektim.

2.seçeneği seçmiştim.

Kardeşime yaklaşıp"Polatcığım, canım kardeşim. Benim gitmem gereken bir yer var. Sakın merak etme tamam mı? Döneceğim."dedim.

Polat benden 2-3 yaş küçük olduğu için anlam veremeyerek bakıyordu.

Bense daha da vakit kaybedemezdim. Parmağımın ucunda kapıya yaklaşarak ayakkabılarımı giydim ve dışarı çıktım. Gideceğim yer çokta uzak değildi. Ama niyese yürü yürü varamıyordum.

Daha 10 yaşındaydım ve ilk tek gideceğim yer mezarlık olacaktı.

Önümde yürüyen baba ve kızı görmemle tüm iradem yok olmuştu. Benim yaşlarımda bir kız babasıyla parka gidiyor olmalıydı. Bizde böyle olabilirdik dedim içimden. Bizde böyle olabilirdik baba.

Gözyaşlarıma engel olamıyordum. Akmamalıydılar. Yere düştüğümü dizimdeki acıyla anlamıştım.

"Kızım, iyi misin? Küçük halinle sokakta ne işin var?"bir amcanın sesiyle bakışlarım yukarı doğru kaymıştı. Küçük halinle mi? 10 yaşındaydım ben. Küçük değildim.

"Babama gidiyorum."dedim ben de. Gülümsemeye çalışarak. Ama yüzümde akan gözyaşları tam aksini söylüyordu.

"Peki. Babanın yerini biliyor musun? Gidebilecek misin?"sorduğu sorulara zoraki gülümse yaparak kafam salladım. Zaten bunları gören adam artık uzaklaşmıştı.

Mezarlığa baya yaklaşmıştım. Sesler geliyordu çünkü. Peki ben bununla yüzleşecek miydim? Gerçekten bunu istiyor muydum?

Yakın bir bankta oturarak düşünmeye başladım. Ağlamamda şiddetlenmişti.

Ben istemiyordum aslında. Babamı öyle görmek istemiyordum. Buraya gelmem yanlıştı. Ben babamı bana sıcak gülümsemesiyle bakan, merhametli bir adam gibi hatırlamak istiyordum. Böyle değil.

Gözyaşlarımın duramadığını fark ettiğimde daha da sinirlendim.

Binasından çıkan bir çocuk etrafa bakınıyordu. Beni görmesiyle kaşlarını çatmıştı. İyice yaklaştı.

"Neden ağlıyorsun?"dedi yanıma oturarak.

"Babam öldü."dedim ona direkt. Yüzüne bakınca gözlerinin açıldığını ve bocaladığını görmüştüm.

"Başın sağolsun. Yani böyle derler değil mi? Genelde."diyerek parmaklarıyla oynamaya başladı. Sanırım yanlış bir şey söylemekten korkuyordu.

Nefret Aşk-ı || Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin