Üstümü değiştirip hızla bahçeye yürüdüm. Az adam kalmıştı masada. Herkes yemeğini yeyip, tatilin keyfini çıkartıyordu. Gözlerimi bahçede iyice gezdirdim.
Masada oturup, beni bekleyen Boraya kaydı gözlerim.Kahvaltını yaptıysan, gitsene ne bekliyon!
Yavaş addımlarla yaklaştım. Masadaki sandalyeyi kendime çekmemle Bora'nın bakışları bana kaydı.
"Şükür gelebildin."Bir şey demeden oturdum. Bana bakıp sırıtmasına karşı kafamı sallayarak noluyor? bakışı attım.
"Yok bir şey."dedi.
Önümdeki peynire uzandım.
"Keçi sütündenmiş o. Seversin."Ne ima ettiğini anlamamış gibi yemeye devam ettim.
"Bal da ye." Balı önüme koymasıyla onu durdurdum.
"Olmaz."dedim.
Kaşlarını çatarak"Sevmiyor musun?"Kafamı iki yana salladım.
"Hayır seviyorum ama alerjim var."Bunu bilmiyordu. Hemen geri çekti.
Yavaşça mırıldandı"Bal bal'ı yiyemez haklısın."
Ne demişti o az önce?
"Ne?"dedim.
"Hiç."
Duydum ama:)
Sustum.
Bir iki bir şey yedikten sonra ayağa kalktım. Benim ayaklandığımı görünce Bora da ayağa kalktı. Restorandan dışarı çıktım. Nereye gittiğimi bilmeden öylesine yürüyordum, Bora da yanımdaydı.
Aniden sohbeti açmaya başladım.
"Dün için özür dilerim. Senin üzerine kalmışım, benimle sen uğraşmışsın yani."
Bana baktı.
"Öyle de denile bilir. Ama o hallerini görmeye değerdi."dudaklarını usulca kıvırdı.
Ellerimle yüzümü saklayıp"O kadar mı kötü?"dedim.
Ellerini ellerimin üzerine koyarak yüzümden çekti. Ve açıkta kalan yüzüme baktı.
"Hayır. İlk defa gerçek hislerini içinde saklamayan Selinle konuştum dün. Hep içirsem mi seni ya?"Sonunu alay eder gibi söylerken ben daha da utanıyordum.
Bana gülen yüzüyle bakarken boğazımı temizledim.
"Hâlâ senden nefret ediyorum. Dünden sonra bir şeyler değiştiğini sanıyorsan, yanılıyorsun."Beni takmadı.
"Hı hı Aynen. Zaten benden uzaklaşma deyende ebemdi."Ağzını açıp eliyle beni geçiştirdi.
"Sarhoşluk etkisi."dedim gözlerimi kısıp.
Önüne dönerek"Bence başka bir şeyin etkisi de ama neyse."dedi.
Yüzüne baktım. E ben de bazı şeyleri hatırlıyordum.
Sinsice sırıtıp"Dün Ateş'i niye kovdun ki? Ne güzel tanışıyorduk."dedim masumca.
Ben küçük bir kızım, zararsızımm.
Boynundaki damarlar gittikçe belli oluyordu. Oldukça gerildiği barizdi. Sinirle yüzüme baktı. Aniden duraksadı.
"O piçden o kadar etkilendin mi? Keşke dün dövüp, gönderseydim."Sırıttım.Aynı onun gibi.
"Neye sırıtıyorsun?"Sinirle söylediği şey iyice beni keyiflendiriyordu.
Kaşlarımı kaldırıp kafamı iki yana salladım.
"Hiç."diyerek yürümeye devam ettim.
Beni durdurdu.
"Neye gülüyorsun, Selin?"Onun bu halini görünce kendimi tutamayıp, kahkaha attım.
"Sen beni mi kıskandın?"Kahkaham şiddetleniyordu.
İfadesiz şekilde yüzüme baktı.Daha sonra konuşmak için ağzını araladı.
"Evet."söylediği şeyle durdum. Artık gülmüyordum. Çünkü böyle bir şey söyleyeceğini düşünmemiştim!
"Evet mi?" Anlam veremeyerek ona bakınca iyice bana yaklaştı. O kadar yaklaşmıştı ki, nefesi yüzüme değiyordu.
"Evet. Kıskanıyorum."Gözlerimin içine baktı ve devam etti.
"Kıskanamaz mıyım?" Kafasını yukarı kaldırdı.
Verdiği soruya nasıl cevap vereceğimi bilmiyordum. Panikledim.
"Şey.. Kendin bilirsin. Bana ne sonuçta."Gözlerimi kaçırdım.
Yüzündeki keyifli gülümsemeyle benden uzaklaştı ve yürümeye devam etti. Ben de hızlı adımlarla yürümeye başladım.
Aklıma Nil'in söyledikleri geldi.
"Ateş."dedim.
Yukarıya bakıp gözlerini kapadı ve derin nefes aldı.
"Ya sabır!"Sonraysa yüzüme baktı.
"Bir bitmedi.Ağzına alma şunun ismini."dedi ve ekledi"Yine n'olmuş?"
Yavaşça konuşmama devam ettim.
"Sen kovunca gidip partiyi Baran'ın babasına söylemiş. Baran sabah kavga etmiş babasıyla."dedim.
"Haa..."dedi durarak.
Kafasına parçalar yeni oturuyordu sanırım.
"O yüzden sabah apar topar çıktı odadan. Gelince de araba gitti, kardeşim dedi."Kendi kendine konuşurken ben de ona katıldım.
"Arabayı elinden alarak ceza vermiştir babası büyük ihtimal."dedim.
"Öyledir.Keşke gerçekten dövseydim ya. İçimde kalmazdı."böyle düşünürken birden bire kaşlarını çattı.
"Sen nereden biliyorsun peki? Baran bana bile söylememiş."Kafamı kaldırarak yukarı baktım, sonraysa yüzümü ona çevirdim.
"Nil'e söylemiş."
Bana bakıp kafasını aşağı yukarı salladı "Anladım."
Yürümeye devam ederken aniden"Ne düşünüyorsun Baran ve Nil hakkında?"diye sordu.
Bakışlarımı yerde gezdirdim.
"Bilemiyorum. Yine üzerse Nil'i zor toparlanacak. Ama seviyor diye de bir şey söyleyemiyorum."ellerimi cebime yerleştirdim.
"Baran bilmiyor ki Nil'in onu sevdiğini. Hep arkadaşıymış gibi baktı ona."
Uzaklara bakarak onun söylediklerine cevap verdim.
"İşte kötü yanıda bu. Umut veriyor ona. İstemese de."
"Haklısın."dedi.
Aklıma gelen soruyu sordum.
"Sen nereden biliyorsun Nil'in onu sevdiğini."Gülümseyerek cevap verdi"Çok belli ediyor."
Önüme döndüm.
"Anlıyorsun galiba bu işlerden."
Sorduğum soruya gülerek kafasını sağa sola haraket ettirdi.
"İnsanız, Selin. Hepimizin duyguları var. Ne kadar gizlemeye çalışsak da."Sonunu vurgular gibi söylediğinde bana laf çarptığını anlamıştım.
Konuyu dağıtmak için"Gel bizimkileri bulalım."dedim.
Teklifimi beğenmemişti sanırım. Yüzünü buruşturdu.
"Ne güzel sohbet ediyorduk. Yeri mi?" Kolundan tutarak çekiştirip"Gel, gel."dedim. Yüzünü bir daha buruşturdu ve zorla beni takip etti.
Bölüümm sonuu
Sizin gazınıza gelip bugün bir bölüm daha yükledim OSMDPDMDLDF
İyi alıştınız siz ha!
Bu arada birden bire sevgili olmalarını istemiyorum önce yavaş yavaş yakınlaşmalar, flörtleşmeler olsun ya!
Hem tanısınlar birbirlerini.
Görüşürüz canım okuyucularımm💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret Aşk-ı || Texting
HumorNe demiş atalarımız "En büyük aşklar nefretle başlar." Nefretten doğan aşkı okumaya hazır mısınız? @bora_atalarr: beni dikizlemeyi kes @selinnozgur: Ne saçmalıyorsun? @bora_atalarr: Diyorum ki @bora_atalarr: Nefret eden birisine göre bu bakışlar faz...