2/Her Şeyin En İyisine Layık 🛍

262 29 42
                                    

Mesai saati dolduğunda, kız kardeşini evinden alıp yanıma gelecekti. Sonrada beni alışverişe götürecekti ama, benim param yoktu...

Bir süre sonra kapı tıklatıldı, içeri genç neşeli bir kız girdi, "Selam, ben Neslihan." diyerek selam verdiğinde saatlerdir oturduğum, kıçımı uyuşturan yerden kalkıp, gülümsemeye çalışarak uzattığı eli tuttum, "Bende Elzem." dediğim sırada sırtındaki çantadan birkaç parça kıyafet ve ayakkabı çıkardı,

Yakut Komutana göz ucuyla baktığım sırada Neslihan bana, "Alışverişe gidecekmişiz, üzerinde askeri kıyafetlerle gidemezsin." dedi. Başımı sallayıp bana verdiklerini aldım, odanın içindeki kapıyı açıp, içeri girdim. Üzerimdeki, asker ceketini, asker pantolonunu çıkarıp, dünden kalan beyaz yırtık pırtık elbiseyi de üzerimden çıkardım.

Her tarafı morluk içindeki vücudumu bir süre aynada izleyip, geçmişime lanet ettikten sonra, beyaz düz tişörtü, mavi kotu üzerime geçirdim, pembe detaylı beyaz spor ayakkabıyı ayağıma geçirip, saçlarımı da elimle düzelttikten sonra çıkardıklarımı katlayıp bir kenara bıraktım. Ceketin yakasında, Hamzaoğlu yazıyordu, Yakut Komutanın soyadı...

Banyodan çıkıp, odaya geçtiğimde, gözüm önce Yakut Komutana değdi, gülümsemeden başını salladığında bu sefer Neslihan'a baktım, o gülümseyerek, "Çok güzel oldu." dediğinde gülümsedim.

Dün buraya ilk geldiğimde, hafiftende olsa gülümsüyordu, yüzünde bir gülümseme beliriyordu en azından. Şimdi tık yoktu, diğerleri gibi asık suratla gezmeye başladı. Hepimiz odadan çıktığımızda, gün içinde askeri kıyafetle gördüğüm ama şuan sıradan günlük tarzda giyinmiş komutanlara çarptı gözüm. Bu değişikliğe, Yakut Komutanda dahildi.

İçlerinde yine en sade, Yakut Komutandı, beyaz gömlek, siyah pantolon vardı üzerinde, ayağında ise beyaz bir spor ayakkabı. Mesai saatleri içerisinde askeri araba kullanıyordu ama bu sefer arabası sıradan sivil bir arabaydı.

Eski model bir arabaydı, ama o zamanların en pahalı arabasıydı. Neslihan, ön koltuğa, Yakut Komutanda şoför koltuğuna oturduğunda arka kapıyı açıp, yolcu koltuğuna oturdum. Kapıyı kapattığım an kontağı çevirip arabayı çalıştırdı.

Yola çıktığımızda, kardeşiyle sohbet etmeye başladı, günlük sorunlardan bahsediyorlardı. Yakut Komutan bana dikiz aynasından bakarak, "Sen ne düşünüyorsun?" dedi. Ona bakıp, "Ne hakkında?" dedim. Neslihan, bana dönmeden, "Zamlar, abim bu aralar babama çok benzemeye başladı." dedi. Gülümsedim, "Zamlar hakkında bir şey düşünmüyorum, param yok çünkü." dedim.

Yakut Komutan kırmızı ışıkta durduğunda, cebinden bir kart çıkardı, bana uzattığı kartı alıp, "Ne bu?" dediğimde, yine dikiz aynasından bakıp, "Kart? Kredi Kartı..." dedi. Elimdeki kredi kartına bakarken üzerinde Elzem Çekiç yazdığını gördüm.

"Benim adıma kart mı çıkarttınız?" dediğimde başını salladı, "İş bulursan ya da bulduğunda hatta bulmasanda sana lazım olacak. Cebinde parası olmadan gezdirmem ben tanıdığım hiçbir kadını. İki bin lira limiti var." dedi. Başımı salladım, "Teşekkür ederim." dedim. Başını sallayıp, "Önemli değil, bu arada şifresi iki dört sıfır sıfır." dedi.

Başımı salladım. Büyük bir AVM'nin otoparkında durduk. Yakut Komutan, kontağı kapatıp arkasına döndü, "Neslihanda bir kart var, oradan ödeyeceksiniz. O 'Hesabınızdan para çekildi' mesajını göreceğim." dedi. Başımı salladım, bir süre düşündü, "Ya da durun." dedi. Emniyet kemerini çıkarırken, "Bende sizinle geliyorum, gözümle görmem lazım benim hesabımdan para çekildiğini." diye söylendi.

Mütemmim CüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin